Akbelen tartışmasına bir de böyle bakın: O iki termik santralı kapatamaz mıyız?
Bu hafta yeniden alevlenen Akbelen ormanları tartışması beni aldı 80’li yıllara götürdü…
Hiç son 40 yılda mavi yolculuk yaptınız, cennetten bir parça olan Gökova Körfezi’nde aile eş dost arkadaş kiralık bir tekneyle bir hafta vakit geçirdiniz mi?
Ben uzun zamandır Gökova’da tekneyle dolaşmadım ama 80’lerin ikinci yarısı ve 90’lı yıllar boyunca her yıl en az bir haftamı 8-10 arkadaş doluştuğumuz guletlerde mavi yolculukta geçirdim.
Gökova Körfezi gerçekten bir cennettir ama bir de o cennetin ortasında, denizin hemen kenarında bir canavar yaşar. Bu canavarın adı Ören civarındaki Yeniköy Termik Santralıdır.
Özal: Bacasını yeşile boyarız
80’li yıllarda Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde, bütün Türkiye’nin canhıraş bağırmasına rağmen Özal tarafından inşa edildi. Özal, çevreyle ilgili endişeler belirtenlere de alay eder gibi, ‘Biz de bacasını yeşile boyarız’ dedi.
Halbuki aynı Özal o Gökova’yı ne çok severdi. Bir iş insanının teknesiyle senelerce her yıl mavi yolculuk yaptı; en sonunda Yeniköy Santralına göre körfezin güney kıyısında, Okluk Koyu’na Cumhurbaşkanlığı için yazlık konutu da o yaptırdı. (Şimdi o mütevazı konutun yerinde devasa bir ‘yazlık külliye’ var.)
Her neyse, zamanında Türkiye Elektrik Kurumu tarafından yapılan bu deniz kıyısındaki Yeniköy Santralına daha içeride bir başka santral daha eklendi, Kemerköy. Sonra bu iki santral ve onların maden sahaları 2014 yılında özelleştirildi; ihalede 2,67 milyar dolar veren Limak-IC İçtaş ortaklığı burayı devraldı. O zamandan beri de işletiyor.
Ne kadar karbon salıyor, biliyor muyuz?
Bu iki santralın toplam kurulu gücü 1050 Mw. Yeni yapılan yatırımla 100 Mw kadar daha kurulu güç eklenecek, 1153 Mw’ye çıkacak. Santrallar yılda 7 milyar kWh elektrik üretiyor.
Bu santralların bu kadar elektriği üretmek için yılda kaç ton karbondioksit salımı yaptığını bilmiyoruz; şirket karbon ve su ayak izi için uluslararası sertifika aldığını söylüyor ama yılda kaç ton karbondioksit salımı yaptığını söylemiyor.
Oysa mesele Akbelen ormanı olduğu kadar, hatta daha fazla bu karbondioksit salımı meselesi.
Termik santral basitçe şu demek: Yerin altından kömürü çıkarıyorsunuz, onun yanarken çıkardığı ısıyı arttırmak için kömürü yıkıyor, yani suyla işlemden geçiriyorsunuz. Sonra o kömürü yakıp su kaynatıyor ve kaynayan suyun buharıyla da bir türbini döndürüp elektrik üretiyorsunuz.
Yani bu termik santrala linyit kömürü çıkartmak, bunun için dağların ve ormanların içini oymak, kömürü yıkayıp doğaya pis su salmak gerekiyor. Linyit kömürü, doğa tarafından milyonlarca yılda toprağın altına depolanmış olan karbon aslında. Siz onu doğanın o deposundan çıkarıp yakarak yeniden atmosfere salıyorsunuz. Bu arada atmosferdeki karbonu yakalayan en etkili şey olan ağacı kesiyorsunuz, yani doğanın atmosferdeki korbondioksiti yakalayıp depolamasını da engelliyorsunuz.
Sorsanız termik santral tasarlayan, inşa eden ve işleten herkes de küresel iklim krizinden şikayetçi. Evet ama o krizin bir sebebi de sizsiniz.
O maden sahası büyüklüğünde bir alanda güneş santralı olsa
Birkaç yıldır Akbelen ormanını konuşuyoruz ama rakamlarla bakınca Akbelen minik bir şey. Bu iki santral halen 23 bin 307 hektar büyüklüğünde bir maden işleme sahasında ruhsata sahip zaten. Bütün Akbelen sadece 78 hektar. Yani doğaya ve atmosfere zaten çok büyük bir zarar verilmiş durumda; şirketler bu zararı 20 yıl daha sürdürmek istiyor, santralların ömrünü uzatmaya çalışıyor.
Basit bir hesap yapalım. Güneşten elektrik üretmek istediğinizde kabaca her bir Mw kurulu güç için 12 dekar kadar araziye ihtiyacınız var. Bu şirketlerin maden saha ruhsatları 23 bin 307 hektar, yani 233 bin 070 dekar. Bunu 12’ye böldüğümüzde 19 bin 422 Mw kurulu güç yaratma imkanı doğuyor.
İki santralın dört katı elektrik mümkün
Termik santral gece gündüz, yaz kış çalışabiliyor, güneş ise sadece hava açıkken ve aydınlıkken elektrik üretebiliyor. O yüzden kaba hesapla termik santral ile güneşte eşit kurulu güce sahip olsanız bile termik santral 4 kata yakın daha fazla elektrik üretiyor. Uzun lafın kısası, Yeniköy ve Kemerköy’ün üreteceği elektrik için aslında 4 – 5 bin Mw güneş enerjisi kurulu gücüne ihtiyaç var.
Yine hesap yapalım: 12 dekardan 1 Mw kurulu güç elde ediyorsak, 5 bin Mw için 60 bin dekara, yani 6 bin hektara ihtiyacımız var. Oysa şirketin ruhsatlı maden sahası büyüklüğü bunun 4 katına yakın.
O kömürü çıkarmasak, toprağın altında bıraksak şirket daha fazla para kazanabilir, toplum ve dünya da bu işten kazançlı çıkar. Nitekim şirket kendisi de bu sahalara güneş paneli kurma hazırlığında zaten.
Hazır panelleri kuruyorken şu madenleri işletmeyi de bırakın bari.