Tarifsiz acı: Depremde kaybolan 47 çocuk var; aileleri onlar ölü mü sağ mı hala bilemiyor
Antakya'da yüzlerce kişiye mezar olan Rönesans Rezidans'ta yaşayan öğretmen Biray Beşerikli ile kızı Nazende Dila Açıkgöz’den deprem gününden sonra haber alınamadı. DNA testi veren Mehmet Beşerikli, depremden 180 gün sonra DNA eşleşmesi ile hayatını kaybeden kızı ve torununun mezar yerini öğrendi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Ekinci Mahallesi’nde 2013’te tamamlanıp, ‘Cennetten bir köşe’ sloganıyla daireleri satılan, 12 katlı Rönesans Rezidans da yerle bir oldu. Toplam 250 daireden oluşan rezidansta yüzlerce kişi hayatını kaybetti.
5 yıl önce eşinden ayrılan sınıf öğretmeni Biray Beşerikli de 4 yıl önce taşındığı bahçe katındaki dairede, kızı Nazende Dila Açıkgöz ile birlikte yaşıyordu. Biray Beşerikli ile kızı Nazende Dila Açıkgöz, enkaz kaldırma çalışmalarının 17’nci günde tamamlandığı Rönesans Rezidans’taki kayıp onlarca kişi arasında yer aldı. Enkaz altında kalan kızı ve torununu bulmak için arama kurtarma çalışmalarını takip eden Beşerikli Ailesi, çalışmalardan herhangi bir sonuç alamadı.
Sahiplerine ulaşılamayan cenazeler DNA örnekleri alınıp çeşitli mezarlıklara defnedilirken, depremden 1 hafta sonra Mehmet Beşerikli, 2 hafta sonra ise eşi Nilay Bulgurcu Beşerikli Adli Tıp Kurumu’na gidip DNA testi verdi.
Geçici olarak Bursa’daki Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne ait misafirhaneye yerleşen Mehmet Beşerikli, 6 ay sonra, 4 Ağustos Cuma günü, beklediği haberi aldı. Cumhuriyet savcısı tarafından aranan Mehmet Beşerikli, kızı Biray Beşerikli ve torunu Nazende Dila Açıkgöz’ün mezarının belirlendiğini söyledi. Aile, aldıkları haberle birlikte, Hatay’a gitti.
Gıyabi cenaze namazı kılıp, kızı ve torunu için dua eden Mehmet ve Nilay Beşerikli, gelen acı habere sevindiklerini söyledi. Kızı Biray Beşerikli’nin Hatay Şehitler Mezarlığı’nda 915 numaralı mezara, torunu Nazende Dila Açıkgöz’ün ise 369 numaralı mezara defnedildiğini belirten Mehmet Beşerikli, deprem anını aklından çıkaramadığını söyleyerek, şunları kaydetti:
“O an bizim için kıyamet alameti gibi bir şeydi. Neye uğradığımızı şaşırdık. Ben de aynı olayı yaşadım. Dünyanın sonunun geldiğini düşündük. Bir an önce dursun diye dua ettim. Kelimeler kifayetsiz kalıyor. Eşimle birlikte evdeydik. Oğlum yeni evlendi, o kendi evindeydi. Kızım da sitedeydi. Kızıyla birlikte yaşıyordu. Biz, eşimle birlikte o anı yaşadık.”
Kızı ve torununun mezarlarının bulunduğu an buruk bir sevinç yaşadığını belirten Mehmet Beşerikli, şu ifadeleri kullandı:
“Biz ilk hafta başvurumuzu yaptık. Çıkan cenazeleri de takip ediyorduk fakat ilk günlerde arama kurtarma ekipleri bize çıkan cenazeleri göstermediler. Hangi hastaneye gideceğimizi bilmiyoruz. Arkalarından gitsek, çıkan cenazeleri göremeyeceğiz. Onların takibini yapamayacağız. Ortam karışıktı. Her şey birbirine girdi. Biz de başvurumuzu yaptık. İlk hafta ben, ikinci hafta eşim DNA örneğini verdi. Aradan 6 ay geçti. Bizi 6 ay sonra cumhuriyet savcısı aradı. Kalbim yerinden fırlayacaktı, çok heyecanlıydım. DNA eşleşmesinin gerçekleştiğini, cenazelerin bulunduğunu söyledi. O an için dünyanın en mutlu insanıydım. Hem buruk sevinç hem üzüntü var. Hepsini bir arada yaşıyorum. Eşim de yanımdaydı, o da hareketsiz kaldı. Donduk kaldık. Birkaç gün sonra Adli Tıp Kurumu’ndan yüzde 99,9 kesinleşmiş sonuçları geldi. Bizim için gözümüz aydın diyorum. Darısı diğer depremzede kardeşlerimizin başına. Onlara inşallah umut oluruz. İnşallah onların da beklentileri sona erer.”
Mezar yerlerinin belirlenmesinden 5 gün sonra, torununun doğum günü olduğunu söyleyen Mehmet Beşerikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün torunumun doğum günüydü. Cennette meleklerle beraber kutluyordur. Kendisi hem şehit, hem melek. Bizim haberimizin olması 6 ay sürdü ama buna da şükür. 6 ay sabrettik, dua ettik. Çok mutluyum, çok huzurluyum. Hem buruk sevincim var hem üzüntüm var. En azından cenazelerimize kavuştuk. Darısı diğer depremzedelerin başına. Ayın 4’ünde haber geldikten sonra 6’sında kesin raporu aldık. Gıyabında eş, dost, akrabalarla cenaze namazlarını kıldık. Hatimlerini indirdik. Daha sonra oradan ayrıldık. Devletimizden Allah razı olsun. Bizden desteklerini esirgemeyen Bursa Gençlik Spor İl Müdürümüz Rahmi beyden Allah razı olsun. Çok teşekkür ediyoruz. Sürekli bizim arkamızda durdular.”
Acılarının hala taze olduğunu dile getiren anne Nilay Bulgurcu Beşerikli ise duygularını şu sözlerle ifade etti:
“Kayıp kızımızı ve torunumuzu çok şükür bulduk. İnşallah arafta olan bütün insanlar için umut olur. Bizi aradıkları zaman ‘Size ne diyeceğimizi bilmiyoruz’ diyorlar. Gözünüz aydın diyebilirsiniz. Biz 6 aydan beri üzüntümüzü yaşayamadık. İnancımıza sarılıyoruz, dua ediyoruz ama bize yerine ulaşmış gibi gelmiyor. ‘Buradan da okusanız gider’ diyorlar ama bize öyle gelmiyor. Şimdi en azından yerleri belli. Acımızı gömdüğümüz bir yer var. Dua edebiliyoruz. Çocukları bulup mezarlarının başına gittiğimizde, yüreğimiz genişledi. Somut acıya dokunabilmek, ‘İşte buradalar. Artık yerleri belli’ diyebilmek çok mühimmiş. Bazı şeyler nimetmiş. Biz bunu anladık. Ağlayabilmek, cenazeni gömebilmek, onların ortaya çıkması, bunlar nimet olur mu? Biz bir tek parmaklarına razıydık. Bir parmakları çıksın razıyız diyorduk. Acı bitmeyecek. Sırtımızda bir yük vardı, onu elimize aldık. Onla hayatımızı idame ettireceğiz. Rabbim bütün hayatını kaybedenlere rahmetiyle muamele eylesin.”