Anayasa’ya Erdoğan da girdi: İlk dört maddeyle ilgili tartışma yok
Suriye Devlet Başkanı Esad, Arap Birliği'ne yeniden kabul edilmesinin ardından ilk röportajını Sky News Arabia'ya verdi. Görüşmede Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sert eleştiriler yönelten Esad, "Erdoğan ile neden görüşeyim? Meşrubat içmek için mi?" dedi.
Abu Dabi merkezli Sky News Arabia kanalı çarşamba günü Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yapılan röportajdan kısa bir fragman paylaşmış, bu kısa kesitte Suriyeli liderin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la beklenen görüşmesi hakkında, “Erdoğan’ın koşulları altında bu görüşme gerçekleşmez’ sözlerini dile getirdiği görülmüştü.
Suriye’nin mayıs ayında Arap Birliği’ne kabul edilmesinden bu yana ilk kez bir kanala röportaj veren Esad, 2011’de başlayan iç savaştan, Türkiye ile kesik ilişkilerden, ülkelerine dönen Suriyelilerin durumundan, bölgede bir sorun haline gelen Captagon uyuşturucusundan, ABD ve İsrail’den bahsetti.
2011’de başlayan iç savaş için, “Teoride Suriye’nin hak ve çıkarlarından vazgeçmiş olsak, Suriye’ye dayatılanlara boyun eğsek bu savaştan kaçınabilirdik” diyen Esad, bunun pratikte gerçekleşmeyeceğini vurguladı ve yine de kimsenin ülkedeki yıkımın boyutlarının bu raddeye varacağını beklemediğini dile getirdi.
Çatışmaların Cumhurbaşkanlığı Konutu’nun çok yakınlarında gerçekleştiği sıralarda nasıl bir his içinde olduğu sorusuna Esad, “Tehlikeden korkmayan her insan anormal ve dengesizdir. Korku insan doğasının bir parçasıdır ve insanın korkması doğaldır. Ama korkunun panikten tedirginliğe ve karasızlığa kalmaya kadar değişen biçimleri var. Biz kesinlikle bu paniğe düşmedik. Kişisel olarak ben hedef alınmadım, herkes hedef alındı. Hepimiz bu sokaklarda ve yollarda yürüyoruz ve yıllardır evlerimizdeyken bile mermi yağıyor, bu nedenle korku ve endişe bilinçaltımızın bir parçası haline geliyor” dedi.
Türkiye, 2011’de Suriye ile diplomatik ilişkilerin tamamen kopmasının ardından Esad’ı iktidardan indirmeyi isteyen Özgür Suriye Ordusu ile Suriye’nin kuzeyinde ortak operasyonlar düzenledi. Türkiye bu saldırıların bölgeyi teröristlerden arındırmak için şart olduğunu dile getirirken, Suriye bunu toprak bütünlüğüne saygı duyulmaması olarak değerlendiriyor.
Savaşın başından beri Rusya ve İran’ın desteğini alan Esad, son birkaç yılda Suriye’nin çoğunu geri almayı ve savaşın gidişatını kendi lehine çevirmeyi başardı. Esad, savaştan zarar gören ülkesinde şiddetin bu denli yüksek olmasından Türkiye’yi sorumlu tutarak, “Halk isterse başkan gider, dış baskılarla değil” dedi.
Kendisine iktidarı bırakmayı düşünüp düşünmediği sorulduğunda ise Esad, “Açık olmak gerekirse, Suriye Devlet Başkanı iktidardan gitmeli söylemleri dillendirildiğinde durum şöyleydi: Bu sorun bir kişinin sorunudur, dolayısıyla bu şahıs vatandan daha önemli olamaz, ne olursa olsun gitmelidir. Sadece ben değil, devlet olarak bu imajın farkındaydık. Ama başkanın iktidardan ayrılması için içeriden herhangi bir çağrı yapılmadı. Bir başkan görevinden veya sorumluluklarından ayrılacaksa bu dış baskı veya dışarıdan dayatılan bir savaşla değil, halk istediği için gitmelidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son zamanlarda sıkça dile getirdiği, ‘Esad ile görüşürüm’ söylemlerine değinilen röportajda görüşmenin ne zaman olduğu sorulduğunda Esad, “Önkoşulsuz görüşme gündemsiz, dolayısıyla hazırlıksız ve sonuçsuz görüşme anlamına gelir. O halde Erdoğan’la ben neden buluşayım, meşrubat içmek için mi? Net bir hedefe ulaşmak istiyoruz, bizim amacımız Suriye topraklarından çekilmeleri, Erdoğan’ın amacı ise Türkiye’nin Suriye’deki işgalini meşrulaştırmak, bu nedenle Erdoğan’ın koşulları altında, bir görüşme yapılamaz” dedi.
Şam ilişkilerin normalleşmesi için Türk askerlerinin Suriye’den çekilmesi yönünde Ankara’dan bir takvim verilmesi gerektiğini savunuyor. Mayıs ayında Rusya’da dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleşen dörtlü zirvede bir ‘yol haritası’ belirleme konusunda anlaşılsa da daha sonra yapılan Astana zirvesinde taraflar kendi şartlarında diretmeye devam etti.
Birleşmiş Milletler’in insani yardım kurumları aracılığıyla geri dönüş projeleri finansmanına ilişkin görüşmelerin başlatıldığını söyleyen Esad, milyonlarca mültecinin ülkeye geri gelmesinde en büyük zorluğun ‘lojistik olarak, teröristlerin yok ettiği altyapı’ olduğunu söyledi. Esad, “Suriye’deki terörizm Türkiye’de üretiliyor” diye de ekledi.
Esad, Suriye’de geçen yıl da olaylara karışan herkes için af yasası çıkardıklarını belirterek “Geçtiğimiz yıllarda, yarım milyondan biraz daha azı Suriye’ye döndü ve hiçbiri hapse atılmadı. Bu dönüş yaşam koşullarının realitesinden dolayı durdu. Bir mülteci susuz, elektriksiz, çocuklarına okulsuz, tedavi olmadan nasıl geri dönsün? Hayatın temelleri bunlar, sebebi de bu” diye konuştu.
Yakın zamanda BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından Suriyeli mültecilerle yapılan ankete katılanların sadece yüzde 1,1’i gelecek yıl Suriye’ye dönmeyi planladığını söyledi. Bu mültecilerin yüzde 56’sı ise ‘bir gün’ Suriye’ye dönmeyi umduğunu dile getirdi. Türkiye’de üç buçuk milyondan fazla Suriyeli mülteci yaşıyor.
Bu durum mayıs ayındaki seçimlerde özellikle ikinci turda en çok öne çıkarılan konu olmuştu. Erdoğan katıldığı programlarda gelecek sene 1 milyon Suriyeliyi gönüllüce ülkelerine göndermeyi amaçladığını belirtirken, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, seçim kampanyasını ‘Suriyeliler gi-de-cek’ şeklinde şekillendirmişti.
Ancak Suriyelilerin bir kısmı hapse atılmasalar bile askere gönderilmekten çekiniyor. Ayrıca savaş Esad’ın lehine dönmüş olsa da ülkedeki çökmüş ekonomi de mültecileri ülkelerine dönmekten alıkoyuyor.
Suriye’nin Arap Birliği’ne yeniden kabul edilmesinde Körfez ülkelerini harekete geçiren, son dönemde bölgede artan Captagon tehlikesiydi. Aşırı derecede bağımlılık yapan amfetamin benzeri bir uyuşturucu türü olan Captagon’un Avrupa, Afrika ve Asya’da dolaşımda olduğu biliniyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleri, Suriye’yi izolasyondan çıkararak Captagon’un Körfez’deki dolaşımını durdurmak istiyor.
Esad Sky News Arabia’ya bu uyuşturucu hakkında, “Ülke olarak Suriye’de bu ticareti teşvik etmek isteyen bizsek demek ki biz devlet olarak teröristleri Suriye’ye gelip yıkım ve öldürmeye teşvik ettik, çünkü sonuç aynı. Bunu birden fazla kez söyledim; eğer halkı terörle uyuşturucunun arasına koyarsak o zaman toplumu ve ülkeyi kendi ellerimizle yok etmiş oluruz. Uyuşturucu ticaretinden Suriye’de kaos çıkaran ülkeler sorumludur” ifadesini kullandı.
İngiliz medya kuruluşu BBC, bir ay önce yaptığı bir haberde Captagon ticaretinin Esad’ın ailesine ve Suriye ordusuna kadar dayandığını iddia ettiği bir haber kaleme almıştı. BBC’ye göre bu uyuşturucuların geçiş güvenliğinin sağlanmasında Esad’ın kardeşinin yönettiği Dördüncü Tümen’in araçları kullanılıyor.
ABD ve Suriyeli diplomatların görüştüğü bilgisini teyit eden Esad, bu görüşmelerin zaten yıllardır aralıklı olarak devam ettiğini belirterek talebin ABD’den geldiğini söyledi. “Ama onların değişeceğine dair bir an bile umudumuz yoktu. Onlar alır ama hiçbir şey vermez” diyen Esad, “1974’ten beri ABD ile ilişkilerimizin doğası budur. Dolayısıyla umudumuz yok ama Suriye’deki politikamız hiçbir kapıyı kapalı bırakmıyor” diye ekledi.
İsrail ile görüşme teklifi almadıklarını belirten Esad, “Çünkü 1990’da barış müzakerelerinin başlangıcından beri tutumumuzu biliyorlar. İsrail’in işgal ettiği toprakları iade etme isteği yoksa zaman kaybetmeye gerek yok” yorumunu yaptı. İsrail’in ‘İran’ı bahane ederek’ Suriye ordusunu hedef aldığını savunan Esad, “İsrail düşman olduğu sürece bu devam edecek” diye vurguladı.
Pazartesi günü Şam yakınlarındaki mevziler hedef alınmış ve Suriyeli dört asker hayatını kaybetmişti. Suriye bu saldırıdan İsrail’i sorumlu tutmuştu. İsrail’in Suriye’ye yapılan hava saldırılarıyla ilgili politikası genellikle sessiz kalmak olsa da Suriye’deki İran destekli gruplara karşı operasyonlar düzenlediğini kabul ediyor.