Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek, ağızlarından çıkanı duyuyor mu?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Programı oluşturmak için çalışıyor. OVP’nin çeşitli paydaşlarıyla bir araya gelen Yılmaz, dün de Bankalar Birliği’nin konuğuydu.
Burada yaptığı açıklamada, eylül ortasında açıklanacak OVP’nin hedeflerinden birinin de Türkiye’nin kronik tasarruf açığını kapatmak olduğunu söyledi.
Bu temenni, yani Türkiye’nin tasarruf açığını kapatma temennisi, ben kendimi bildim bileli söylenir, çünkü gerçekten de tasarruf açığı Türk ekonomisinin en önemli sorunlarından birinin dışa vurumudur.
Biz, tasarruf açığımız olduğu için sürekli yurt dışından borçlanmak zorunda olan bir ekonomiyiz. Kendi yapacağımız işlere kendi paramız yetmediği için yurt dışından, başka ülkelerin tasarruf fazlalarını borç olarak alıyoruz.
Peki ama tasarruf açığımızı nasıl kapatacağız, hatta tasarruf fazlası vereceğiz? Birinci şart, ayağımızı yorganımıza göre uzatmak. Olmayan paramızı harcamayacağız, durduk yerde borca girmeyeceğiz. Bunu sadece ülke için değil tek tek her birey için de söylüyorum.
Bireyler olmayan paralarını harcamayacak, hatta olanı da az harcayıp bir miktar tasarruf yapacak.
Peki ama neden ve nasıl tasarruf yapacağız? Nedeni belli, zor zamanlar için para biriktireceğiz. Peki bunu nasıl yapacağız? Ülkede uzun zamandan beri negatif faiz var. Merkez Bankası’nın politika faizi ne bireylerin ne şirketlerin tasarruf yapmasını teşvik ediyor.
Tasarruf edebilenlerimiz o yüzden ya dolar alıyorlar ya da dövize endeksli kur korumalı mevduat hesabına para koyuyorlar. Son çare altın alanlarımız da var.
Bunu yapan bireyler kendileri açısından doğrusunu yapıyor olabilirler ama döviz satın alıp bankaya veya yastık altına koymak demek aslında ülkenin yurt dışına borçlanması demek. Çünkü malum, o dolarları biz basmıyoruz, Amerika basıyor. Başka ülkenin bastığı parayı tasarruf aracı yapmak, dediğim gibi tasarruf anlamına gelmiyor ülkemiz için.
Cevdet Yılmaz, bu tasarruf açığı konusunda samimiyse ilk yapması gereken şey, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı Merkez Bankası faizini yükseltmesi için ikna etmek.
Bakın, bizim devletimiz vatandaşın tasarruf etmesini teşvik için bireysel emeklilik yatırımlarına yüzde 25 de cebinden katkı sağlıyor. Aslında bu çok ciddi bir katkı demek; normalde BES’in bu sayede çok daha büyük bir rakama ulaşması gerekirdi. Ama son birkaç yıldır BES hesaplarında ciddi çözülmeler gördük. Salgında ve ekonomik krizde insanlar orada duran paralarının durmaya devam etmesini anlamsız buldu, BES hesaplarını bozdu.
Türkiye reel anlamda negatif faiz vermeye devam ettiği müddetçe bu ülkede sermaye birikimi de tasarruf da olmaz, olamaz. Bunu en iyi bilenlerden biri de Cevdet Yılmaz’ın kendisi.
Gelelim Mehmet Şimşek’e… O da dün memleketi Batman’daydı. Orada gazetecilere, ihracatçıların son dönemde yaşadıkları Eximbank kredileriyle ilgili, Körfez ülkelerinden gelecek parayı adres gösterdi. Türk Eximbank’ı elbette dünyanın pek çok ülkesiyle kredi ilişkisi içinde, şimdi buna Körfez ülkelerinden gelecek ilave kredilerin de eklenmesi gayet normal ve iyi bir şey.
Ama Bakan Şimşek’in sözlerinden öyle bir anlam çıkıyor ki, halen Eximbank’ta para yok, ancak Körfez’den gelince olacak, o zaman ihracatçılar yeniden Eximbank kredisi kullanabilir hale gelecekler.
Daha fazla ne diyeyim, bilemedim.