Turizmcilerin bitmeyen çilesi ve THY’nin yetersizliği
Türkiye’yi sarsan 6 Şubat depremlerinde çok sayıda insana mezar olan Hatay’daki Rönesans Rezidans'ta 55 kişiye hâlâ ulaşılamadı. Aileler, kaybettiği yakınlarının birer mezarı olması için bekleyişte. Bu kederli bekleyişe gömülenlerden biri de kızını ve iki torununu kaybeden Suna Öztürk...
“Enkazın başında insanların feryatlarını dinledik. Tüpler patladıkça sesler azaldı. O sesleri duymamak için kafamı battaniyenin altına sokuyordum”
Bu cümleleri, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen Hatay’daki Rönesans Rezidans’ta kızını ve iki torununu bulunan Suna Öztürk kuruyor.
Rönesans Rezidans, 6 Şubat depremlerinin en çok konuşulan yapılarındandı. Yapıda bin kişi yaşıyordu, 750 kişiye mezar oldu. Fakat bu sayı, enkazdan çıkarılan kişileri kapsıyor. ‘Çıkarılamayanların’ hikayesini ise evinin balkonuna “Rönesans Rezidans kayıplarını arıyor” pankartı asmak zorunda kalan Suna Öztürk anlatıyor.
Hatay’ın en lüks konutlarından biri olan Rönesans Rezidans’ta yaşayan Tuğba Koşar, özel eğitim öğretimi olarak çalışıyordu. ‘Cennetten bir köşe’ olarak duyurulan Rönesans Rezidans’taki dairelerine dört yıl önce kredi çekerek almışlardı. Eşi, o krediyi hala ödüyor. Mustafa Kemal ve Mehmet Akif adında iki çocuğu vardı. Mehmet Akif, henüz 8 aylıktı, ailenin de neşe kaynağıydı.
6 Şubat’ta, Türkiye’deki binlerce aile gibi onların da neşesi söndü. Depremde yıkılan A2 bloğunda olan onlarca kişiden biri de Tuğba Koşar ve çocuklarıydı. O bloğun diğerlerinden daha dezavantajlı olmasının nedeni çıkan yangındı. O yangın, evlerde bulunan tüpler nedeniyle büyüdü, depremin etkisini arttırdı.
Tekrar depremin yaşandığı ilk anlara dönersek; Suna Öztürk, depremi Aksaray’daki evinden hissedip, kızını aradı. Ulaşamayınca yola çıktı. Beş saat sonra Rönesans Rezidans’ın önündeydi. Kızı ve torunlarının olduğu bloktaki yangın sürüyordu…
6 Şubat öğleden sonra paylaşılan bu videoda da Rönesans Rezidans’taki yangının sürdüğü gözüküyor:
https://twitter.com/yukseltemiz/status/1622591197377069056?s=20
Dairelerdeki tüpler, yangının etkisiyle patlıyor, alevler büyüyordu. Öztürk, “İki gün sonra Denizli İtfaiyesi geldi. 5 dakika su sıktı, ‘Suyumuz bitti’ diyip gitti. Bir sonraki itfaiye iki gün sonra geldi” diyerek enkaz başındaki müdahale edilmesi için beklediklerini anlatıyor. Bunları anlatırken Öztürk’ün telefondaki sesi titriyor, “İnsanların feryatlarını dinledik günlerce” dedikten sonra ise ağlamaya başlıyor.
Öztürk, 30’a yakın tüp patlama sesi duyduğunu, müdahale edilemediği için insanların öldüğünü söylüyor. O, kızı ve torunlarından bir haber gelir diye 20 gün enkazın başında bekliyor. Çıkarılan yüzlerce cenazeye şahitlik ediyor.
O, önce enkazdan gelecek ‘güzel’ bir haber umudunu yitiriyor, ardından cenazelerinin bulunacağına dair inancını. Ekipler, enkaz toplama çalışmalarına başladığında isyan edip, “Cesetlerimizi bulamadık” diyor. Enkazları toplayan yetkililer ise Öztürk’e “Burası televizyonda çok gündem olduğu için Valilik kaldırılması talimatını verdi” diye yanıt veriyor.
Depremin üzerinden geçen 193 gün, bir haber gelir umudunu yitiren Öztürk, “Mezarları olsun diye dişlerinin bulunmasına razıyız” diyor telefonu kapatmadan önce.
O ve 50’den fazla aile Rönesans Rezidans enkazında yapılacak çalışmalardan gelecek DNA eşleşmesi haberini bekliyorlar.
Bu arada, eşini ve iki çocuğunu kaybeden Yasin Koşar, ailesine mezar olan evin kredisini ödemeye devam ediyor…