Orta Vadeli Program: Biraz gerçekçi, biraz hayalci, çokça karnından konuşuyor
Türkiye, gerek Avrupa Birliği standartlarına gelebilmek ve gerekse ekonomide öngörülebilirliği arttırmak için uzun zamandan beri adına ‘Orta Vadeli Program’ denen bir program açıklıyor her yıl. 2021 yılına kadar OVP’ye bir de ‘Orta Vadeli Mali Program’ eşlik eder, bu programda da özellikle iç borçlanmayla ilgili öngörüleri görebilirdik, artık OVMP ayrıca açıklanmıyor.
Ben yakın dönemde bir OVP açıklamasına dünkü açıklama kadar yüksek beklentinin eşlik ettiği tek bir sefer daha hatırlıyorum: 2018’de Berat Albayrak’ın İstanbul’da yaptığı ve bolca terlediği meşhur sunum.
Albayrak’ın sunumunda dağ fare doğurmuştu
O zamanlar Berat Albayrak yeni bir isimdi, ne yapacağı çok merak ediliyordu, kendisi de OVP açıklamasını kendi ekonomik programının duyurusu gibi takdim etti, hatta OVP’nin adını değiştirdi. O yüzden o zaman beklentinin yüksek olması normaldi. Sonunda biliyorsunuz gayet şık bir PowerPoint sunumu oldu ama dağ fare doğurdu.
Dünkü sunum için de beklentiler çok yüksekti. Örneğin göreve geldiğinden beri yazılı bir ekonomik program açıklamamakla suçlanan, sosyal medyadaki bazı kısa mesajları dışında kamuoyunun önüne neredeyse hiç çıkmayan Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, OVP ile bir yol haritası açıklanacağını söylediğinde herkes bunu ‘Şimşek’in ekonomi programı açıklanacak’ diye anladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da OVP ile ilgili beklentileri arttırdı, o da ‘yol haritası’ndan söz etti.
Oysa OVP doğası gereği zaten bir nevi yol haritası, adı üzerinde ‘orta vadeli’ yani 3 yıllık bir niyet beyanı. Amacı zaten kamunun önümüzdeki 3 yılda nasıl hareket edeceğini, hedeflerini ve amaçlarını ekonominin bütün paydaşlarına duyurmak ve öngörülebilirliği arttırmak.
Yeni program bekleyenler yanıldı
Ama dediğim gibi beklenti daha fazlaydı: Herkes, geçmiş çöken ekonomi programının yerine yepyeni bir stratejik bakış ve bu stratejiyi tamamlayan taktik adımlar bekliyordu.
Oysa dün, ‘Programa yapısal reformlar da ekledik’ dense bile ortada ne açık bir strateji duyurusu ne de gerçek manada yapısal reformlar vardı. Olan tek şey, okuyanın her niyete yorumlayabileceği muğlaklıkta yazılmış Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bazı beyanlarıydı.
Onlara geleceğim ama önce açıklanan OVP’ye ilişkin bazı gözlemleri söylemeliyim.
Özellikle son birkaç yılın tamamen temenni niteliğinde olan ve dolayısıyla alay etmek dışında hiç ciddiye alınmayan OVP’leriyle kıyaslayınca, dün açıklanan OVP biraz daha ciddi ve üstelik biraz daha gerçekçi.
Tutmayan OVP tahminleri
Geçmişten birkaç örnek vereyim.
2020 yılı için ortalama dolar kurunu o zamanın OVP’si 6 lira tahmin etmiş, kur 7,04 gerçekleşmiş. Sapmaya bakın. Aynı OVP enflasyonu yüzde 8,5 tahmin etmiş, 14,6 olmuş. Neredeyse iki kat.
2021 tahmininde dolar kuru 7,68 olmuş; ama dolar 8,98 gerçekleşmiş. Enflasyon yüzde 8 tahmin edilmiş, 36 olmuş. Tam 4 kat.
2022 dolar tahmini 9,27 imiş; 16,57 olmuş. Enflasyon tahmini 9,8 imiş, 64,3 olmuş. Kaç kat fark olduğunu varın siz hesaplayın.
2023’e ilişkin dolar tahmini 21,51 imiş; dün açıklandı yeni ortalama dolar kuru tahminimiz 23,88’e çıktı, bunun tutması da şüpheli. Enflasyon tahmini 36,1 imiş, dün bu tahmin yüzde 65’e çıkarıldı.
Dediğim gibi OVP ile yeni bir ekonomik program açıklanmadığı için mecburen bu belgenin bazı makro rakamlarla ilgili tahminlerini konuşuyoruz. Önümüzdeki yıllar için hemen bir cennet vaat edilmemesi, örneğin enflasyonun ancak 2026’da yüzde 8,5’a gerileyeceğinin söylenmesi, ister istemez geçmişe kıyasla daha ‘gerçekçi’ duruyor. (Bütçe de ancak 2026’da faiz dışı fazla verecek tahmine göre.)
İma yoluyla öngörülebilirlik yaratmak
Ancak bu gerçekçiliğin hayata geçebilmesi için alınan ve alınacak tedbirlerin OVP’ye açık açık değil ima yoluyla konulmuş olması ve ima edilen şeylerin de her şeyi yoruma bırakması büyük eksiklik. Anlaşılan OVP’yi hazırlayanlar bazı şeyleri açık açık yazıp taahhüt altına girmek istememişler. Bu bakımdam Mehmet Şimşek’in dün OVP açıklanırken dinleyici olması, hiç konuşmaması da anlamlı bence. Şimşek, kendi kişisel kredibilitesini korumak istiyor olmalı, o yüzden başrolde Cevdet Yılmaz vardı.
İktisatçılar OVP’nin rakamlarının iç tutarlığının sorgulayacaktır; geçmişte bu konuda ilkokul öğrencilerinin yapmayacağı türden rakamsal tutarsızlıklar ortaya çıkarılmıştı. Bu sefer de örneğin Ali Babacan OVP’nin kendi içinde tutarlı olmadığını söyledi ama somut örnek vermedi. İnsan kuvvetli ve tutarlı bir iktisadi eleştiri arıyor aslında OVP ile ilgili.
Faiz için papatya falı açmaya devam
Ekonomik aktörlerin en kısa vadeli beklentisi aslında para politikasının geleceğini görmekti. Yani Türkiye faiz arttıracak mı, arttıracaksa ne kadar arttıracak? Faizlerin nereye kadar artacağının önceden ilan edilmesinin faydalarını en son ABD, İngiltere ve AB örneklerinde gördük. Böylece orada Merkez Bankaları sözlü iletişim yoluyla faizi arttırmaları gereken seviyenin altında tutarak enflasyonu kontrol altına almayı başardılar, yani toplumsal maliyeti azalttılar.
Bizim Merkez Bankamız son yaptığını daha ilk gün yapıp faizi doğrudan yüzde 25’e çıkartsaydı ve enflasyonu izleyip ona göre yeni faiz arttırımları yapacağını duyurmuş olsaydı, topluma maliyeti daha düşük olacaktı. Ama öyle yapmadı, her ay piyasanın papatya falı açmasına neden oldu ve olmaya devam ediyor, bu da aslında nihai maliyeti çok arttırıyor.
OVP sunumunda Cumhurbaşkanı’nın da konuşması açıkçası alışılmadık bir durum. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşma yapması, açıklanan OVP’ye daha yüksek siyasi inanırlık katmak içindi herhalde.
Erdoğan’ın iki kritik cümlesini yorumlamak
Bugün Erdoğan’ı destekleyen gazetelerde ve köşelerde, onun ‘Bu programın arkasındayım’ sözlerine özel önem verilmiş. Oysa herhalde tersini söyleyecek, ‘Ben desteklemiyorum ama arkadaşlar yapmak istedi’ demesini beklemiyorduk.
Erdoğan’ın konuşmasını dikkatle okudum, satır aralarına sıkıştırdığı mesajları görmek istedim. Bence iki mesaj en önemli şeylerdi:
1. ‘…. sıkı para politikasının da desteğiyle enflasyonu yeniden tek haneye düşürecek, cari işlemler dengesini iyileştireceğiz’ sözleri. Bu cümleyi herkes kendi niyetine göre yorumlayacak, bazıları Erdoğan’ın ilave faiz artışlarına yeşil ışık yaktığını söyleyecek ama böyle olup olmadığı hep bir belirsizlik alanı olarak kalacak, yani bu ay dahil sürekli faizle ilgili papatya falı açacağız.
2. ‘Bürokratik ve hukuki öngörülebilirliği güçlendirerek, doğrudan yatırımları ülkemize çekmeyi hedefliyoruz’ cümlesi. Burada geçen ‘Hukuki öngörülebilirlik’ sadece iş insanları ve yabancı yatırımcılar için mi geçerli, yoksa hukuk devleti ve demokrasiye dönüş de hedefleniyor mu? Yurt dışından kalıcı sermayenin gelmesi için hukuk devletine ve demokrasiye dönüşün gerekli olduğunu hepimiz biliyoruz.
Normalde OVP öngörülebilirliği arttırmak için ilan edilen bir belge. Bu sefer bu belge bu işlevini yerine getirmeye son 5 yıla göre daha yakın belki ama görüyorsunuz, bırakın orta vadeyi kısa vade için bile belirsizlikleri gidermekten uzak.