Şimşek ‘yapısal reform’ dedi, Eğilmez yanıt verdi: Kendini kandırmak
Mehmet Şimşek yakın çevresine "Bütçeye ek harcama getiren yasa taslaklarını, kararnameleri sonradan öğreniyoruz, iş işten geçmiş oluyor” diye yakınmış. Şimşek'in bu durumla başa çıkabilmek için bulduğu sıra dışı çözüm ise işlemiyormuş
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, göreve geldiğinde durumun anlatılandan çok daha ağır olduğunu gördü. Bu da yetmiyormuş gibi sürekli olarak bütçeye ek harcamalar geldiğini, bütçe açığının büyümeye devam ettiğini ve bir şey yapamadığını görünce çok şaşırdığını anlıyoruz.
Şimşek’in konuştuğu iş insanlarına, özellikle krediler konusundaki şikayetler üzerine, kendisinden bir şey istememelerini rica ederek, ek bütçe yaptıklarını ama bu bütçenin de yetmeyeceğini anlattığını, “Benden bir şey istemeyin, gerçekten kimseye ek harcama yapacak durum yok” dediğini zaten duyuyorduk.
Bakan Şimşek, kendisine yakın kişilere ise temmuz ayı içindeki konuşmalarında ek harcamalardan daha samimi biçimde yakınmış. Şimşek’in yakınlarına, eskiden bakan olduğu dönemde, bütçeye ek harcama getiren kararname ve yasa taslaklarını sümen altı edip ek harcamaları rahatlıkla önlediklerini hatırlatmış. Bunun ardından ise mevcut durumdan yakınarak, “Şimdi bütçeye ek harcama getiren yasa taslaklarını, kararnameleri sonradan öğreniyoruz, iş işten geçmiş oluyor” demiş.
Bakan Şimşek, bu şikayetler arttığında bir şey yapmak istediğini belirterek, “Düzenlemeler konusunda önceden bilgi sahibi olmak için Meclis’e özel olarak bir elemanımızı tahsis ettik. Ancak bu yolla da ek harcamaları önlememiz mümkün olamadı” demiş. Şimşek, bakanların, başkalarının Cumhurbaşkanı’nı ikna ederek bütçe açığını artıracak düzenlemelere imza attırabildiklerini, bütçe disiplini açısından bunun büyük bir tehdit olduğunu da anlatmış.
Şimdi ise Mehmet Şimşek’in OVP toplantısı ardından yaptığı açıklamalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın OVP ve uygulanan parasal programa desteğinin tam olduğunu, bu konuda hiçbir tereddüdünün bulunmadığını söylüyor. Bakan Şimşek’in her an işlerin değişebileceğini bildiği, bundan tedirgin olduğu açık. Ancak öyle bir noktaya geldi ki; eriyen döviz rezervleri, devam eden kur baskısı, yüzde 70’lere giden enflasyon nedeniyle, artık acil olarak güveni sağlamaya ihtiyacı var. İşte bu nedenle, herkesin tedirgin olduğu, Erdoğan’ın değişebilecek muhtemel tavrı nedeniyle var olan rahatsızlığı gidermeye çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önceki toplantılara katılmadığı halde, bu kez OVP tanıtım toplantısına katıldı ve konuşma yaptı. Bu konuda Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz’ın taleplerinin önemli rol oynadığını sanıyoruz.
Peki, Cumhurbaşkanı’nın “Sıkı para politikasıyla enflasyonu düşürüp cari açığı azaltacağız” diyerek güçlü destek verdiğini göstermesine rağmen bu güven sağlanabildi mi? OVP’nin ardından özellikle yabancılardan gelen “Cumhurbaşkanı ekonomi politikasında U dönüşü yaptı ama seçim öncesinde tekrar U dönüşü yapmayacağının güvencesi yok” mealindeki yorumlar, güvenin oluşturulamadığını açıkça gösteriyor. Bence Bakan Şimşek’in bu konuda garanti vermeye çalışması, buna inanmasından çok, piyasaları inandırmaya dönük bir çabası olarak algılanıyor.
Tayyip Erdoğan’ın mevcut Cumhurbaşkanı, Mehmet Şimşek’in mevcut Hazine ve Maliye Bakanı olmasından bağımsız olarak; mevcut idare sisteminin ekonomide istikrarın sağlanmasının önünde önemli bir engel oluşturduğunu düşünüyorum. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı kendisine bağlı strateji ve plan başkanlığı kanalıyla harcama önceliklerini belirliyor, verdiği talimatlarla harcamaları gerçekleştiriyor. Çoğu zaman da yıl içinde harcamaları artırıp, gelir getiren kalemlerde erteleme ya da bağışıklık kararlarını verebiliyor.
Cumhurbaşkanlığı kendisine bağlı başka birimlerle harcamaları belirleyebiliyor. Yıl içinde harcama kararları sürekli değişiyor ve bunun gelirini sağlama görevi Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda bulunuyor. Kısacası; Hazine ve Maliye Bakanlığı kendisinin planlamadığı, önceden bilmediği, sürekli artan harcamalar ve azalan gelirle bütçenin finansmanını sağlamaya çalışıyor. Böyle bir idari sistemde mali disiplinin sağlanmasının ne kadar zor olacağı açık.
Bununla birlikte Merkez Bankası’nın bağımsız olmaması, artan harcamaların finansmanında, son KKM kararında olduğu gibi, Merkez Bankası’nın devreye sokulması, karşılıksız para basımını beraberinde getiriyor. Yani sadece mali disiplinle sınırlı değil, parasal disiplinin de, makro ekonomik istikrarın da bu idari sistemle sağlanması neredeyse imkansız.
Mehmet Şimşek’in dediği “Cumhurbaşkanı Erdoğan programın arkasında” sözleri şimdilik geçerli olabilir. Kredi faizleri sürekli arttığı için, çok ucuz kredilere alıştıran KOBİ’ler ve esnaflar yakında şikayetlerini artıracaklar. O zaman parasal disiplini bozacak kararlar alınırsa, bu destek ne olacak?
OVP hedefleri, parasal disiplin, makro ekonomik istikrar ancak bunu sağlayabilecek, dengeleri gözeten bir idare sistemle mümkün olabilir. Herkesin övgüler düzdüğü yeni politikalar ve OVP’nin başarısına, bu gözle de bakılmalı.