CHP ve İyi Parti, ‘Tıpış tıpış oy verecek’ kimseyi bulabilecek mi?
Meral Akşener’i dinliyor musunuz? Önce Fatih Altaylı’nın YouTube kanalına epey ayrıntılı açıklamalar yaptı, son olarak dün de partisinin Trakya İstişare Toplantısında karşısındaki kalabalığa aynı öyküyü bir kez daha tekrarladı.
6’lı masa ve ittifakla ilgili anlattıkları gerçekten ibret verici ve siyaseti yakından uzaktan izleyen herkes için çok büyük bir hayal kırıklığı yaratacak şeyler.
Örneğin, kendi söylediğine göre Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş Anadolu’da turlar atmaya başlayıp bir popülerlik biriktirince, Akşener gidip Kemal Kılıçdaroğlu’na, ‘İkisi birden olmaz, birinden biri geri çekilsin, biri adayımız olsun’ demiş. Ama hepimiz biliyoruz, Kılıçdaroğlu her iki isme de ‘Anadolu’da miting yapmayın’ dedi. Anlaşılan Meral Akşener bunu işitmemiş, ortak aday olarak gördüğü bu isimlerin geri çekilmesine ses çıkartmamış.
Masadan kalktığı meşhur 3 Mart toplantısı için, ‘Ben sanıyorum ki Cumhurbaşkanı adayını belirleme yöntemini konuşacağız’ diyor, ‘Halbuki orada oylama yapıldı, herkes Kılıçdaroğlu dedi.’
Bu kadar saf olduğuna mı inanmamızı istiyor sahiden Meral Akşener? Diyelim ki onun saf olduğuna inandık, peki bu kadar saf bir insanı mı başbakan seçeceğiz?
Söylemesi ayıptır, sadece 3 Mart günü değil ondan önceki aylar boyunca Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olduğunu bizim evdeki kedi bile biliyordu, bir tek Meral Akşener mi bilmiyordu?
Akşener ne Fatih Altaylı’da ne de dün yaptığı uzun konuşmada o konuya hiç girmiyor, aylar önceden beri adı çıktığında Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Siz aday olmayın, seçilemezsiniz’ cümlesini dostça neden söylemediğini anlatmıyor. Akşener, bütün Türkiye’nin konuştuğu bu konuyu onlarca yüz yüze görüşmesinde bir kez bile Kılıçdaroğlu’nun kendisine sormamış.
E şimdi, ‘Zehir içtim ben’ diyor. Belki de sahiden zehir içti ama içmemek elindeydi.
Hepimiz Meral Akşener’in bu geçmişe ilişkin konuşmaları neden yaptığını biliyoruz. Kendi liderliğini partisi ve seçmen nezdinde kurtarmaya çalışıyor. ‘Ben elimden geleni yaptım, seçim yenilgisinin sorumlusu ben değilim, Kemal Kılıçdaroğlu. Bu yüzden biz de parti olarak bedel ödedik, oylarımız düştü, yani ben de mağdurum’ demeye getiriyor. Elini bu yolla yıkayıp temize çıkacağını düşünüyor herhalde.
Akşener’in geçmişe ilişkin bu değerlendirmeleri, bunların içine ‘Ben 2018’de Abdullah Gül’ü engellediğim için bugün eleştiriliyorum’ cümlesini eklemesi çok bir şeyi değiştirmiyor, sadece siyasette bizi temsil etsin diye ‘lider’ mertebesinde görülen isimlerden birinin daha kalitesi ve siyaset yapma biçimi hakkında bize fikir veriyor, o kadar. Herhalde hepimiz, emin adımlarla yeniden CHP Genel Başkanlığına yürüyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun kalitesi ve siyaset yapma biçimi hakkında da yeterince fikir edindik şu geride kalan aylarda.
Meral Akşener partisinin 2028 seçimi dahil Millet İttifakı’na veya herhangi bir ittifaka girmeyeceğini ilan ediyor. Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde bir ittifak zaten saçma ve yersiz olur; ilk ittifaktan farklı bir sonuç da alamaz.
Mesele şu: Türkiye’de 28 Mayıs akşamından beri bir tek kale maç yapılıyor. Üstelik maç daha tam başlamadı. Ekim ayında Meclis açıldıktan sonra iktidarın tek başına top koşturduğu, muhalefetin ise m’sinin bile olmadığı günler, aylar, yıllar başlayacak.
Ha elbette, hem Kemal Kılıçdaroğlu hem Meral Akşener koltuklarını koruyacak ve bize yüksek perdeden konuşmalar yapacak, Tayyip Erdoğan’ı eleştirecekler. Bu yaptıklarını da bize ‘muhalefet etmek’ olarak anlatacaklar.
Hayır, iktidarı eleştirmek yetmez zaten muhalefet olmaya ama bu iki ‘lider’in bir sorunu daha var: Kendilerine kulak veren kimse de olmayacak, yani boşa ve boşluklara konuşacaklar.
Sokaktaki insanların ne Kılıçdaroğlu ne de Akşener’in adını bile duymaya tahammül edemediğini bilmiyorlar herhalde.
Bu iki liderin gerçeklerden ve hayattan kopukluğuna iki örnek vereyim:
1. Meral Akşener nasıl Kılıçdaroğlu’nun aday olduğunu 3 Mart günkü liderler zirvesinde öğrendi…
2. Kemal Kılıçdaroğlu ise daha seçimden önce çıkıp ‘Ben aday olmadım, beni aday gösterdiler’ dedi…
Az değil, bu iki siyasi liderin partisi seçimde yüzde 35 oy aldı. Yani her üç seçmenden biri bu iki lidere ve partisine oy verdi.
Ama bugün o seçmen aynı liderlere bakıp kendini sahipsiz ve temsil edilmiyor görüyor.
Hani Kılıçdaroğlu bir seferinde ‘Tıpış tıpış oy verecekler’ dediydi ya, bir daha denesin bakalım, tıpış tıpış gelip oy vereni görebilecek mi?