Türkiye doğal gazda tedarik güvenliği için Shell ile de el sıkıştı
Kosova ve Sırbistan arasındaki yeni kriz, silahlı milislerin sınırda devriye gezen Kosovalı polislere düzenlediği saldırı. Kosova hükümeti, saldırının ardında Sırbistan'ın olduğunu iddia ederken, Sırp asıllı Kosovalılar öldürülen üç milisin yasını tuttu. AB arabuluculuğundaki görüşmeler çıkmazda.
Kosova’da Sırbistan sınırına yakın bölgede polislere yapılan saldırı sonucu bir polisin ölüp diğerinin yaralanması üzerine artan gerginlik devam ediyor. İki ülkenin arası yıllardır zaten iyi değildi ama son yıllarda aralarındaki sürtüşmenin boyutu daha sık zirveyi zorlamaya başladı. Kosova polisine 24 Eylül’de düzenlenen saldırı anlaşmazlığı artıran son olay oldu. Önce ne olmuştu, bir hatırlayalım:
Sırbistan sınırı yakınlarındaki Banjska köyünde devriye gezen polis memurları 24 Eylül’de silahlı ve maskeli kişilerin saldırısına uğradı. Çatışmalarda Kosovalı polislerden biri ve 30 kişilik silahlı çeteden üç kişi hayatını kaybetti. Sırp grup daha sonra zırhlı araçlarıyla köy yakınlarındaki bir manastıra sığındı ve burada çatışma başladı. Kosova polisinin manastırı kontrol altına almasından biraz önce çetenin bazı mensupları kaçarak Sırbistan’a geçmeyi başardı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Kosova polisine yönelik saldırıyı kınayarak, “Bu suçun failleri şeffaf bir soruşturma sürecine tabi tutulmalıdır. Kosova ve Sırbistan hükümetlerine gerilimi daha da tırmandıracak her türlü eylem ve söylemden kaçınmaları çağrısında bulunuyoruz” dedi.
Priştine, çetenin kullandığını söylediği Sırp yapımı iki zırhlı araç ve bir roketatarın Sırp ordusu tarafından tedarik edildiğini iddia ediyor. Kosova hükümetine göre çetenin lideri, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’e bağlı Sırp asıllı Kosovalı siyasetçi Milan Radoicic, çatışma sırasında öldürülen üç paramiliter savaşçıdan biri ise temmuz ayında ABD tarafından yolsuzluk nedeniyle yaptırıma tabi tutulan Sırp istihbarat şefi Aleksandar Vulin’in eski korumasıydı.
Radoicic, Kosova’nın kuzeyindeki Sırpların çoğunlukta olduğu dört belediyede siyasete hakim olan Belgrad destekli Sırp Listesi Partisi’nin başkan yardımcılığını yapıyor. Sveçla’nın iddiasına göre Kosova İçişleri Bakanı Celal Radoicic, çatışma sırasında yaralanarak Belgrad’daki bir hastaneye götürüldü. Ne var ki bu iddia henüz doğrulanamadı. Bununla birlikte Sırbistan Dışişleri Bakanı Ivica Dacic, Kosova hükümeti tarafından yayınlanan ve Radoicic’i ‘paramiliterlerden biriymiş gibi gösteren videonun düzmece olduğunu’ öne sürüyor.
Sveçla, İngiliz gazetesi The Guardian’a verdiği demeçte, “Bu grup Sırbistan’dan geldi, Sırbistan’da eğitildi, onları Sırbistan fonladı ve Sırbistan ordusu ile polisi sayesinde silahlandılar. Silahların bir kısmı ordunun depolarından alındı ve Sırbistan’dan Kosova’ya gelen bu teröristlere teslim edildi” dedi.
Sveçla, bakanlığın kanıtları Batılı büyükelçiler ve ajanslarla paylaştığını söyleyerek, “Yapmak istedikleri şey Kosova toprağını ele geçirmek ve Sırbistan’dan Kosova’ya yeni bir iletişim hattının yolunu açmaktı” dedi ve ‘nihai amacın Kosova’nın bölünmesi’ olduğunu vurguladı.
Sırbistan hükümeti silahlı çeteyle herhangi bir ilişkisi olmadığını söylüyor. Ülkenin kuzeyinde yaşayan Sırp asıllı Kosovalılar ise öldürülen üç milisin yasını tutmak için sokaklara döküldü.
İki ülke arasındaki bu anlaşmazlık, tam da Avrupa Birliği (AB) arabuluculuğunda yapılan normalleşme müzakerelerinde Vucic’in ‘Kosova’yı asla tanımayacağına’ yemin etmesi, Kosova hükümetinin de Sırp belediyelerden oluşan yarı özerk bir birlik oluşturmayı reddetmesi nedeniyle tıkandığı bir dönemde yaşanıyor.
Hem ABD hem de AB normalleşme görüşmelerinin başarısız olmasının sorumluluğunu Kosova Başbakanı Albin Kurti’ye yüklüyor. ABD ve AB’nin bu tavrının, Kurti’nin iktidara gelmesinden beri kendi egemenliği konusunda daha katı bir tutum sergileyerek, ABD ve AB’nin kendi iç işlerine karışmasını engellemeye çalışmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Zira daha öncesinde her iki taraf da Kosova’yı destekleyen bir tutuma sahipti. Ancak son olayda Blinken’ın açıklamasında da görüldüğü üzere, Biden hükümeti söz konusu saldırının ardında Sırbistan’ın olup olmadığının araştırılmasını destekliyor.
Belgrad’ın bu işe karıştığı tespit edilirse hem ABD ve AB’nin müzakerelerdeki yaklaşımı değişikliğe uğrayabilir hem de Sırbistan’a yaptırım uygulanabilir. Sırbistan’daki Helsinki İnsan Hakları Komitesi Başkanı Sonja Biserko, “Sırp ordusunun kuzeyde yoğun olarak ikamet eden Sırp halkını korumak ve sonuç olarak Kosova’yı ikiye bölmek için böyle bir çatışmayı kışkırttığı giderek netleşiyor. Bu operasyon, Batı’nın kabul edemeyeceği kırmızı çizgiyi geçti. Belgrad’dakilerin değerlendirdiği gibi bu çatışmayı kışkırtan Kurti olmadı. Tam tersi, Kurti olgunluk, Kosova polisi ise profesyonellik göstermiştir” dedi.
Nitekim Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın Kosova’daki eski misyon şefi yardımcısı Edward P. Joseph, saldırgan çetenin arkasında Belgrad’ın olması halinde ABD’nin bölgeye yönelik yaklaşımını bir kez daha gözden geçirmesi gerekeceğini söyledi. Şu anda Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu’nda kıdemli bir araştırmacı olan Joseph, “Mesele şu ki Vucic’in Sırbistan’ını ‘ortak’ haline getirme stratejisi patladığına göre diyalog çağrıları da boşa çıktı” dedi.
Kosovalı bağımsız siyasetçi ve Priştine’nin eski Belediye Başkanı Şpend Ahmeti ise, “Önümüzdeki günlerin ve haftaların gergin geçeceği açık. Bu iş henüz bitmedi. Ölen milislere kahraman muamelesi yapıldı ve bu da daha fazla ‘kahraman’ çıkması çağrısı anlamına geliyor” diye belirtiyor.