700 bin kamu işçisinin 1 Mayıs umudu havada kaldı, gözler seçimde
IMF eylül sonunda gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinin ardından ekonomide alınması gereken önlemlerle ilgili bir rapor hazırladı. Raporda önerilenler bildiğimiz IMF önlemleri. Bizde uygulanmak istenen özellikle ücret artışı politikalarıyla da uyumsuz değil.
Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) bir heyet son ekonomik gelişmeleri, görünümü ve politikaları görüşmek üzere 25-29 Eylül arasında Türkiye’yi ziyaret etti. Heyet ziyaretin ardından Türkiye’nin görünümüne ve geleceğe yönelik tahminlerine ilişkin görüşlerini içeren bir rapor hazırladı ve rapor IMF tarafından yayımlandı. Rapor heyetin geleceğe dair görüşlerini yansıtmanın yanında bazı rakamsal tahminleri de içeriyor.
Raporda;
– Politika faizinin yükseltilmesi,
– Vergilerin artırılması ve
– Bazı finansal sektör önlemlerinin serbestleştirilmesi yönünde atılan adımların riskleri azaltmaya başlayıp yatırımcı güvenini artırdığı, böylece Merkez Bankası’nın rezervlerinde de iyileşme sağlandığı belirtiliyor.
Rapora göre;
– Yaşanan depremlere rağmen direnç gösteren büyümenin bu yıl yüzde 4, 2024’te yüzde 3,2 olması öngörülüyor.
– Enflasyonun döviz kuru baskıları hafiflese de geriye dönük ücret artışları ve beklentiler nedeniyle 2023 sonunda yüzde 69, 2024 sonunda yüzde 46 olacağı tahmini var.
– Özellikle altına olan talebin azalmasıyla dış cari açığın azalması ve GSYH’ye oranının 2023’te yüzde 4,1 ve 2024’te yüzde 3,1 olması bekleniyor.
– Brüt rezervler artış gösterirken swap hariç net rezervlerin negatif kalacağı öngörülüyor.
Raporda ilave olarak,
– Enflasyonla mücadeleye öncelik verilerek politika faizinin artırılmaya devam edilmesine,
– Para ve kredi piyasalarında serbestleşmenin (sadeleşmenin) sürmesine ve mali açığın kontrol altına alınması gerektiğine yer verilmiş.
Raporda yer alan ilave konular arasında yurt içinde temel riskin şu anda süren politika değişikliğinin ivme kaybetmesi, güveni aşındırması ve bunun sonucunda artan döviz talebi ve rezerv akışına yol açması olduğu belirtiliyor. Türkiye için yurt dışındaki riskler ise yüksek emtia fiyatları, ticaret ortaklarının talebindeki yavaşlama ve küresel sistemik finansal istikrarsızlık olarak görülüyor.
IMF heyeti politika faizinin artırılmasının olumlu olduğunu, bunun güveni artırarak TL üzerindeki baskıyı azalttığını, iç talebi soğutmaya ve negatif reel faiz oranlarının yarattığı çarpıklıkları hafifletmeye başladığını vurguluyor.
Bunun yanında gelecekte enflasyonun kalıcı şekilde düşürülmesi için esas olanın daha fazla politika faizi artışına ihtiyaç duyulduğu, para ve kredi piyasalarına yönelik alınan önlemlere daha az bel bağlanması gerektiği belirtiliyor.
Raporda krediler üzerindeki düzenlemelere de değiniliyor. Özellikle parasal aktarım sınırlamalarını iyileştiren ve borç verme faiz tavanlarının kaldırılması gibi risk bazlı kredi fiyatlandırmasına izin veren bazı önlemlerin daha hızlı fayda sağlayacağı söyleniyor. Alınan belirli liralaşma önlemleri ve kur korumalı mevduat (KKM) hedefleri gibi diğer tedbirlerle muhtemelen daha yavaş ilerleme kaydedilmesinin beklendiği ve bunlardaki esas gelişme için politika faizindeki artışın beklenmesi gerekeceği de yer alıyor.
Raporda maliye politikası ile ilgili;
– Depremle ilgili harcamalar,
– Büyük ücret artışları ve
– Çeşitli sübvansiyonlar nedeniyle harcamaların arttığı belirtiliyor.
Son dönemdeki vergi artışlarına rağmen 2023 genel kamu açığının GSYİH’nin yüzde 5,5’i olacağı öngörülüyor.
Enflasyonla mücadele hedefleriyle tutarlı olması için;
– 2024 bütçe açığının Orta Vadeli Plan tahmininin altında olması gerektiği,
– Bu amaçla da geriye dönük yerine ileriye dönük emekli ve çalışan ücret düzenlemesinin getirilmesi,
– Genel enerji sübvansiyonlarının daha kısıtlı, hedefe yönelik yardımlarla değiştirilmesi gerektirdiği
vurgulanıyor.
Sonuç olarak rapordan çıkarılacak özet şöyle:
– Alınan önlemler genel olarak olumlu.
– Politika faizi sıkı para politikasının temel aracı olmalı ve daha yükseltilmeli.
– Bankalara yönelik alınan özellikle kredi ve KKM konularındaki kısıtlayıcı önlemler ve hedeflerin kısa sürede çok büyük fayda sağlaması beklenmemeli.
– Özellikle ücret ve maaş artışlarında beklenen enflasyona göre hareket edilmeli, yani artış oranları düşük tutulmalı.
– Sübvanse edilen ürünlerdeki (örneğin konutlarda ücretsiz doğalgaz) sübvansiyonu azaltacak önlemler alınmalı.
Görüldüğü üzere önerilenler tipik IMF önlemleri. Bizde uygulanmaya çalışılan ise yarım yamalak IMF önlemleri. Yarım yamalak olunca da başarı olur mu; çok zor. Ya tamamını uygulamak ya da başka yollar bulmak gerekir.