'Hayvan Krallığı' "Uygarlık bitti, ormana geri dönüyoruz" diyor. Hastalıklı bir megaloman ile birlikte olmak mı buyrun 'Narsistle Aşk'a... Duyguların tehlikeli bulunduğu, yapay zekanın efendi haline geldiği 'Yaratık'ta aşkla sınanan bir aşık çıkacak karşınıza. Buyurun Filmekimi güncesine...
‘İlk Dövüşte Aşk’ filmiyle tanınan Thomas Cailley’nin bilim kurguyla aksiyon arasında gezinen duygusal filmi ‘Hayvan Krallığı’, bildiğimiz uygarlığın bittiği bir zamanda geçiyor. Bu zamanda anlaşılamayan bir mutasyon sonucu bazı insanlar hayvana dönüşüyor. Tabii onlar hemen yakalanıyor. Ama bazıları kaçıp ormanda yaşamaya başlıyor. François de hayvana dönüşüp ormana kaçan karısını aramak için oğluyla yollara düşüyor.
Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış bölümünün açılış filmi olarak gösterilen ‘Hayvan Krallığı’ için yönetmen “Bu film sayesinde bedenler ve arzular, dürtüler ve bozukluklar, vahşi yanımız, çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakmak istediğimiz, aidiyet hissi ve hatta hâlâ etrafımızda olan ortak atalarımız hakkında düşünüp kendimi ifade etme fırsatı buldum” diyor.
Deneyimli görüntü yönetmeni Molly Manning Walker’ın yönetmen koltuğuna ilk kez oturduğu ‘Nasıl Seks Yapacağız’ güneş altında, kumlu plajlardaki çılgın partilerle dolu, hüzünlü, acı-tatlı bir büyüme öyküsü anlatıyor.
Film, yetişkinler dünyasına adım atmadan bolca içip partileyip birileriyle takılacakları bir yaz tatiline çıkan İngiliz üç genç kızın yaşadıklarını anlatıyor. Cannes’da prömiyerini yaptığı Belirli Bir Bakış bölümünün en iyisi seçilen ‘Nasıl Seks Yapacağız’, gençlerin cinsel hayatlarına hınzırca, düşünceli ve mesafeli bir bakış atıyor, yetişkinliğe geçiş klişelerinin tuzağına düşmüyor. Yönetmen Molly Manning Walker filmle ilgili “Lise arkadaşlarımla buluşup kız kıza çıktığımız tatilleri andığımızda anlatılanların seks hakkındaki düşüncelerimizi nasıl da etkilediğini fark ettim. Bu film hayatlarımızın hem en iyi hem de en kötü zamanlarını yakalıyor” diyor.
Blanche, Grégoire ile tanıştığında ideal eşini bulduğunu düşünür. Tutkuyla birbirlerine bağlanırlar, aynı eve çıkar, birlikte Blanche’ın ailesinden uzağa taşınırlar. Artık yeni bir hayata başlamışlardır. Ama zaman geçtikçe Blanche kendini bu son derece sahiplenici ve tehlikeli adamın pençelerinde bulur. Grégoire’ın görünüşteki sakinliğinin altında hasta ruhlu, karanlık, her şeyi kontrol ettiğini düşünen bir canavar yatmaktadır.
Éric Reinhardt’ın aynı adlı romanından ‘Kürtaj’ filminin yönetmeni Audrey Diwan ile Valérie Donzelli’nin uyarladığı ve Donzelli’nin yönettiği film ilk gösterimini Cannes’da yapmıştı.
Karanlık sürprizleri, güncel sanat dedikoduları, yolsuzluk, narkotik ve şiddetle bezeli acımasız bir sınıf ayrımı manzarası çizen ‘Gecede Kaybolanlar’ gerilimli bir intikam hikâyesi anlatıyor. Küçük bir madenci kasabasında yaşayan Emiliano, yıllar önce annesine yapılanların sorumlularını aramaktadır. Uluslararası bir madencilik şirketinin etkinliklerine karşı çıkan annesi kaçırılmış ve kaybolmuştur. Umudunu kaybetse de adaleti kendi elleriyle yerine getirmek isteyen Emiliano’nun bulduğu ipucu onu zengin Aldama ailesine yönlendirir ve bir şekilde aileye sızmanın bir yolunu bulur.
Meksika sinemasının öne çıkan yönetmenlerinden Amat Escalante İstanbul’a sık sık yolunu düşüren sinemacılardan. Filmleri de festival sayesinde epey ilgi görüyor. Bizden hatırlatması…
Yapay zekânın her yanı kuşatıp baskın teknoloji olduğu yakın bir gelecekteyiz. İnsanların duyguları artık tehdit olarak algılanmaktadır. Gabrielle, DNA’sını saflaştırarak duygularından arınmak amacıyla geçmiş yaşamlarına geri döner. Her defasında büyük aşkı Louis ile bir araya gelen Gabrielle’in içi ne yazık ki her defasında korku dolar, her an büyük bir felaketle karşı karşıya kalacağı önsezisi benliğini boğmaktadır.
Henry James’in romansı ‘Ormandaki Canavar’dan esinlenen yönetmen Bertrand Bonello, “Belki en yürek burkan his olan aşk korkusundan söz etmek istedim” diyor. 1910’dan 2044’e, Paris’ten Los Angeles’a seyahat eden bu dokunaklı ve romantik bilim kurgu, ilk gösterimini Venedik Film Festivali’nde ana yarışmada yaptı.