02-12-2023
İsmet Berkan

Fatih Terim’in 3-3,5 milyon dolar alacağı acaba nasıl bir hesaptaydı?

Fatih Terim’in 3-3,5 milyon dolar alacağı acaba nasıl bir hesaptaydı?

Sözcü’den İsmail Saymaz dün Fatih Terim’in avukatıyla konuşmuş. Avukat, Terim’in 3-3,5 milyon dolar kadar alacağı olduğundan söz ediyor.

Biliyorsunuz, Fatih Terim savcılığa gidip şikayette bulunduğunda, bu Seçil Erzan meselesinde DenizBank’a kızdığı için parasını bu bankadan çekmeye karar verdiğini ve şubede konuştuğu ‘Rüya’ isimli bir görevliden hesap dökümünü istediğini, kendisine bir Excel tablo gönderildiğini, bu tabloda yazılı TL ve dolar hesabını bankadan transfer ettiğini ama aynı tabloda yazılı 3 milyon dolarlık ve yanında ‘O/N saklama hesabı’ notu bulunan parayı alamadığını söylüyor.

Terim, Seçil Erzan’a fon adı altında para vermediğini belirtiyor.

Gelin, bu Fatih Terim meselesine başka bir açıdan bakalım bugün.

‘Over the counter’ hesaplar

Bankaların sunduğu standart hizmetlerden biri, müşterilerine yatırım hesabı açmak. Ama bu hesabı açmak için bankaların internet sitesinde bir çeşit testi geçmek gerekiyor. Yani müşterinin yatırım yapacağı alanda alacağı riskleri bilip bilmediği ölçülüyor, bilene hesap açılıyor.

Sunulan yatırım hesabı seçeneklerinden biri ise bence tamamen profesyonel yatırımcılar için bir hesap olan, adı da ‘Over the counter’ yani ‘Tezgah üstü’ olan bir hesap.

Bu hesap daha çok dolar bazında oluyor ve hesap sahibine özellikle vadeli işlemler piyasasında dolar-TL başta Forex işlemler ve borsada işlem yapma imkanı veriyor.

Bu hesaplar için neredeyse her zaman alım satım talimatları telefonla veriliyor. Bankalar o yüzden bu telefon kayıtlarını yıllarca saklıyor.

Bu hesapları müşterinin takip etmesi ve her an ne durumda olduğunu bilmesi bile büyük profesyonellik gerektiriyor.

Hesabı izlemek çok profesyonel olmayı gerektiriyor

Bir örnek vereyim: Diyelim bankada böyle bir hesabınız var ve gün içinde telefonla bankacınıza, ‘Falanca hisse senedinden bana 100 milyon liralık al’ dediniz.

Aynı gün akşam saatlerinde bankadan o günkü hesap dökümünüz ve son durumunuz size iletildiğinde, hesabınızda fazladan 100 milyon lira görebilirsiniz.

Bunun sebebi, sizin hisse alımı için verilmesini söylediğiniz 100 milyonun henüz sizin hesabınızdan çıkmamış olması ama 100 milyon liralık hisse senedinin hesabınıza varlık olarak eklenmesi.

Muhasebe tekniğinden kaynaklanan bu durumu düzeltmek için banka, müşterisine bir de o günkü veya haftaki talimatlarını da içeren, vadeli işlemlerini de içeren bir de Excel tablo gönderiyor. Yapmanız gereken, Excel tablo ile hesap dökümünüzü bir arada karşılaştırmak ve bir sağlama yapmak.

Yani bu hesaplarla işlem yapmak için sadece piyasa profesyoneli olmak yeterli değil, bir de ciddi matematik ve muhasebe bilgisine sahip olmak, banka muhasebesinin nasıl işlediğini bilmek gerekiyor.

Hele vadeli opsiyon işlemi yapılıyorsa…

Daha karmaşık bir örnek de verebilirim: Diyelim bu hesabınızdan 3 ay sonraya vadeli dolar alımı veya satımı yaptınız. Bu alım veya satımı da o günkü banka hesap dökümünde göremezsiniz, çünkü para henüz sizden çıkmamıştır ama çıkacaktır. O tarihe hazırlıklı olmalısınız.

Derken o tarih gelir ve ‘opsiyon’unuz gerçekleşir.Diyelim ki bu işlemden para kazandınız. Peki ne kadar kazandığınızı nereden bileceksiniz? İşlem yaptığınız günün kurunu, işlemin gerçekleşme kurunu ve bu dönem için TL faizi bilmelisiniz ki kaç para kazandığınızı veya kaybettiğinizi hesaplayabilin. Bu da yüksek bilgi ve tecrübe gerektiren bir şey. Alışık olmayana hesaplaması uzun sürecek bir şey.

Ya bir de kaldıraç kullanılıyorsa…

Daha da karmaşığı var: Bankaların yatırım şirketleri de, diğer yatırım şirketleri de kimi müşterilerine 1’e 10’a kadar varan kaldıraç kullanma imkanı veriyor.

Yani diyelim 1 milyon dolarınızla bir opsiyon (bir hissenin veya para biriminin, bazen de doğrudan bir ürünün gelecekteki fiyatı) satın almak istediniz ama fırsatı da büyük gördünüz. Bankanız size olmayan paranızla 10 milyon dolara kadar alım satım hakkı tanıyabiliyor. Bu çeşit işlemlere ‘kaldıraçlı işlemler’ adı veriliyor. Kazanırsanız büyük kazanıyorsunuz ama kaybederseniz kaybınız da 10 kat fazla oluyor.

Bu hesapların özelliğini ve zorluğunu anlattım sanırım, gelin Fatih Terim’in kayıp 3-3,5 milyon doları iddiasına geri dönelim.

‘Rüya’nın Terim’e gönderdiği Excel tablo

Denizbank’ın Seçil Erzan’ın çalıştığı Büyükdere Şubesi ile ilgili, bu skandalın ortaya çıkmasının ardından yaptığı denetleme raporlarını okudum. Bu raporlarda Fatih Terim adı geçmiyor.

Terim’in savcılığa gidip ‘Rüya isimli banka çalışanının bana gönderdiği Excel tablosunda gözüken 3 milyon dolar bana verilmedi’ demesi sonrası Denizbank bir cevap vermiş. Bu cevapta ‘Fatih Terim’in anılan hesabına bankamız kayıtlarında rastlanmamıştır’ deniyor.

Zaten Seçil Erzan’a yönelik temel suçlama, onun dolandırdığı kişilere ‘Paranızı bankadaki bir fona koyuyorum’ demesi ama paraları banka dışına çıkartması. 

Denizbank’ın da, BDDK’nın da MASAK’ın da söylediği bu. Savcı bu raporlara dayanarak ‘Para ortada yok’ diyerek Seçil Erzan’a ‘zimmet’ ve ‘dolandırıcılık’ suçlamasıyla dava açtı.

Seçilbank’tan öncesi de var

Bugün yayınladığımız bir haberde de gördünüz, bu türden bir olay Denizbank’ın başına ilk kez gelmiyor. 2010 yılında İskenderun Şubesi’nde bir görevli, müşteri hesaplarından az önce anlattığım türden opsiyon işlemleri yapmış ve ciddi miktarda para batmış.

Burada tamamen spekülasyon yapıyorum ama acaba Seçil Erzan da, onlarca kişiden topladığı paralarla böyle opsiyon işlemler yapıyor olabilir mi? Bütün bu işlemleri de, dün burada yazmaya çalıştığım gibi kapalı özel bir fon üzerinden yapıyor olabilir mi? Fatih Terim’e de, ‘Sizin paranız fonda değil, onu daha özel yönetiyorum, over the counter hesapta’ demiş olabilir mi?

Spekülasyondan çıkıp Seçil Erzan’ın savcılık ifadelerine geri dönelim.

Erzan’ın söylediği ile yaptığı

Erzan’ın topladığı para bir hesaba göre 55 milyon, bir hesaba göre 45 milyon, mahkemedeki iddianameye göre 36 milyon dolar.

Erzan, topladığı paraları sisteme daha önce girenlere faiz ve ana para olarak ödediğini, kendisinde 1 kuruş bile kalmadığını öne sürüyor ifadelerinde. Seçil Erzan’ın kurbanlarına borçlu olduğu para bir hesaba göre 10, diğer hesaba göre 26 milyon dolar seviyesinde.

Sahiden Erzan’da 1 kuruş bile olmayabilir mi? Bu para, opsiyon piyasalarda batmış/buharlaşmış olabilir mi?

Seçil Erzan, ifadesinde Fatih Terim’le ilişkisini anlatırken, onun fonda parasının olmadığını, onunla baba-kız ilişkisi içinde çok yakın olduklarını ve kendisinin 2011’den beri Terim’in finansal danışmanlığını yaptığını öne sürüyor.

Olayları hatırlayın: Seçil Erzan, 5 Nisan günü ortadan kayboluyor, telefonlara çıkmaz oluyor. O günden itibaren ona para vermiş olanlar da telaşa kapılıyor. Terim, kendi ifadesine göre 6 Nisan günü Denizbank’taki Rüya isimli bir çalışanla mesajlaşıyor ve ondan hesap dökümü istiyor, kendisine bir Excel tablo gönderiliyor.

Burada önemli detaylardan biri, Terim’in kendisine üzerinde banka logosu olmayan bir Excel tablo gönderilmesini yadırgamamış olması. Kim bilir, belki de Terim bu Excel tablolarla ilk kez karşılaşmıyordu.

Terim daha önce de dolandırılmıştı

Tabii şunu da unutmayın: Seçil Erzan savcılık ifadesinde ‘Terim’den fon için para almadım’ dedi ama ilk duruşmada ‘Terim’den 300 bin dolar aldığını’ söyledi. Ayrıca Mali Şube’nin Erzan’ın Çorlu’daki evinde ele geçirdiği bir tabloda Terim sisteme 700 bin dolar vermiş, 1,5 milyon dolar da almış gözüküyor.

Ama Fatih Terim, 41. Ağır Ceza’da görülen davanın müştekileri arasında değil. Savcılığa verdiği ifadede DenizBank’tan şikayetçi olacağını söylüyor ünlü teknik adam.

İlginçtir, bu banka çalışanı tarafından dolandırılmak Terim’in başına ilk kez de gelmiyor. Bugün Hürriyet’te yer alan bir habere göre Terim, bundan 11 yıl önce adı verilmeyen bir bankanın Levent Şubesi çalışanı tarafından hesaplarından bilgisi haricinde işlem yapılıp para eksilen kişilerden biriymiş.

Aradan onca zaman geçti ve işte dün avukatı konuştu, Fatih Terim’in bankadan 3-3,5 milyon dolar alacağı olduğunu öne sürdü.

Acaba Fatih Terim’in parası nasıl bir hesaptaydı ve nasıl yönetiliyordu?

Doğru faiz bu mu? Yabancılar gelmeye başladı

Doğru faiz bu mu? Yabancılar gelmeye başladı

Alışık olmayanlar için devlet iç borçlanma senetlerinin (DİBS) mekanizmasını anlatayım: Bu kağıtların üzerinde 100 liralık nominal değer yazar. Ama bugün almaya kalksanız, vadesine göre değişmekle birlikte fiyatı her zaman 100 liranın altındadır; çünkü faizi peşin alırsınız.

Yani, DİBS’in fiyatı 100 liraya ne kadar uzaksa faizi o kadar yüksektir. Diyelim ki siz kağıdı 90 liradan aldınız. Ama sonra faiz yükseldi, yani kağıdınızın değeri 90 liranın altına düştü, yani siz fena halde zarardasınız. Elbette vade sonunda 100 lira alacaksınız ama kağıdı faiz yükseldiğinde elden çıkartacak olursanız zarar edeceksiniz, tam da bu sebeple vade sonunu beklediğinizde de aslında zarar edeceksiniz, çünkü faizin yükselmesinden belli ki geleceğe dönük enflasyon beklentisi de yükseldi.

Bugünlerde 2 yıl vadeli DİBS’lerin faizi yüzde 39,87. Yani bu kağıdı bu fiyattan alanların bugünden kağıdın vade sonuna kadar toplam enflasyon beklentisi yüzde 40’tan az.

Hele bu kağıdı alanlar, dolar bozdurarak alıyorlarsa kur artışı beklentisi de bu orandan daha düşük demektir. Onlar açısından enflasyon ikincil önemde, dolar kurunun enflasyon kadar artmaması bile onlara yeterli.

5 yıllık DİBS’lerin faizi yüzde 27,17 iken 10 yıllıkları faizi 25,51. Bu kağıtlar içinde sadece 10 yıllıkların faizi düşme (yani fiyatı artma) eğiliminde, 2 ve 5 yıllıklarda ise piyasadaki faiz yükseliyor.

Bugün Erdal Sağlam da yazmış, yabancı yatırımcılar dolar bozdurup DİBS piyasasında alıma başlamış.

Bu da bize klasik sorumuzu sorduruyor: TL varlıklara geçmek için doğru zaman şimdi mi, doğru faiz bu faiz mi? Yoksa daha beklemek mi gerekir?

Gri liste sıkıştırması

Gri liste sıkıştırması

Amerikan Hazine Bakanlığı’nın Terörizm ve Mali İstihbarattan Sorumlu Müsteşarı Brian Nelson bu hafta içinde Ankara ve İstanbul’daydı.

Nelson, o bakanlıkta uluslararası ambargo düzeninin işleyişini kontrol eden ve gerekirse kişilerle şirketlere yaptırım getiren birimin başında.

ABD bugünlerde iki konuyla yakından ilgileniyor: 1. Rusya’ya dönük ambargoların uygulanması; 2. Hamas’ın finansmanı.

Türkiye’den çok sayıda şirket ve kişi Rusya ambargolarını deldiği için yaptırım altında zaten. Türkiye’nin Rusya’ya giderek artan ihracatı ABD’nin dikkatini çekiyor ve satılan mallar arasında ambargolu ürünlerin olup olmadığını yakından izliyor.

Hamas’ın finansmanı konusunda ise şimdilik Türkiye’de mukim bazı yabancılara yaptırım getirildi ama henüz bir Türke bu yaptırım uygulanmadı.

Ama Nelson’un Türkiye ziyaretinde etrafa tehditler saçtığını dün Amerikan gazetesi The Wall Street Journal’dan okuduk.

Türk ekonomisi açısından kritik konulardan biri, Türkiye’nin kara para ve terör finansmanı konusunda OECD’nin ‘Gri Liste’sinde olması. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sürekli bu listeden çıkmak gerektiğini söylüyor. Nelson’un ziyareti de aslında bu bağlamda önemliydi.

Ama anlaşılan henüz Gri Liste’den çıkmak için bir ümit yok.