İsrail ve UCM kararı endişesi: Ayrıcalık tanınırsa meşruiyet krizi çıkar
İsrailli rehineler olduğu anlaşılan ve beyaz bayrak taşıyan üç kişinin İsrail askerleri tarafından vurularak öldürülmesi Netanyahu hükümetini ateşkes masasına oturmaya zorlayabilir. İngiltere ve Almanya'dan "ateşkes" çağrısı geldi bile.
İsrail’in Gazze’deki savaşı yürütme şekli son haftalarda çok daha geniş çevrelerde eleştiriliyordu ama İsrail askerlerinin beyaz bayrak sallayan üç İsrailli rehineyi sorgusuz sualsiz vurması ordunun sivilleri koruma sözlerini yerine getiremediğini göstermesi açısından tepkileri arşa çıkardı.
İlk soruşturmaya göre İsrailli askerler Hamas ile çatışma sırasında bir binanın içinden çıkan üç kişinin tehlikeli olduğunu düşünerek ateş etmiş, üç rehineden ikisi ölürken biri de yaralanmış. Yaralanan adam bir binanın içine girip oradan İbranice bir şeyler söyleyerek tekrar binadan çıkmış, ama bu sefer ölümüne sebep olacak mermiden kaçamamış.
Askerler bu üç kişinin İsrailli rehineler olduğunu nihayet anlamış ama iş işten geçmiş. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ölen üç rehinenin sorumluluğunu üstlendiklerini söyleyerek “Kaçırılan üç kişi kendilerini anlayabilmemiz için her şeyi yaptı. Üzerlerinde bir şey taşıdıkları şüphesi yaratmamak için gömleklerini çıkardılar, beyaz bir kumaş parçası salladılar. Buna rağmen beyaz bayrak kaldıranlara ateş edilmemesi talimatına uyulmadı, üzerlerine ateş açıldı” dedi.
Gazze’de devam eden savaşı eleştirenler öldürülenler İsrailli rehineler olduğu için cinayetlerin kamuoyuna yansıdığını söylüyor ve üç İsrailli’nin ölümünün İsrail ordusunun aslında Gazze’de sivilleri nasıl göz ardı ettiğinin küçük bir örneği olduğunu vurguluyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Sari Bashi “Savaş yasalarına göre insanların sivil olduğunu varsayarsınız. Birini öldürebilmeniz için sivil olmadığına dair sağlam kanaatiniz olmalı” diyor. Bu olayda rehinelerin silah taşımadıklarını göstermek için üstsüz olmaları ve beyaz bayrak sallamaları göz önüne alındığında savaş yasasına uyulmadığı anlaşılıyor. Soruşturmanın ancak ölenlerin İsrailli rehineler olabileceği düşünüldükten sonra başladığını belirten Bashi “Kurbanlar Filistinli siviller olduğunda da soruşturma açılmalı” diye vurguladı.
Şimdiye kadar yaklaşık 20 bin Filistinli öldürüldü ve bunların yüzde 70’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Batı Şeria’da yayınlanan Filistin gazetesi El Ayyam’ın köşe yazarı Ekrem Attaallah İsrail güçlerinin üç rehineyi vurmasına şaşırmadığını söyleyerek ölenler silahsız Filistinliler olsaydı İsrail’in ne yaşandığını açıklamaya tenezzül bile etmeyeceğini belirtti.
Yaşanan olay İsrail’de büyük bir üzüntüyle karşılanırken ülkenin Gazze’deki faaliyetlerinin nasıl devam edeceğine ilişkin tartışmaları da büyüttü. Hamas 7 Ekim’deki sürpriz saldırısında 240 kişiyi rehine almış ve bu rehinelerin 105’i bir haftalık ateşkeste serbest bırakılmıştı. Bunun karşılığında da 240 Filistinli İsrail hapishanelerinden çıkarılmıştı. Ne var ki 1 Aralık’ta İsrail masadan kalktı ve savaş yeniden başladı. Netanyahu hükümeti Hamas’ı yok edene kadar Gazze işgalinin durmayacağını söyledi.
Hamas’ın elinde şu an en az 120 esir olduğu tahmin ediliyor. Bunların bir kısmı asker, bir kısmı sivil. Rehinelerin aileleri hükümetin müzakere masasına yeniden oturmasını ve yakınlarını sağ salim geri getirmesi için protestolar düzenliyor. Oğlu Itay’ın Gazze’de olduğuna inanan İsrailli Amerikan vatandaşı Ruby Chen “oğlunun serbest bırakılmasını sağlayacaksa Filistinli mahkumların serbest bırakılmasını desteklediğini” söylüyor. Rehinelerinin ailelerinin “Rus ruletinde kapana kısıldığını” söyleyen Chen “Kaybedecek zamanımız yok. 10 rehinenin daha tabuta girmesi için bekleyelim mi yani?” sözleriyle tepki gösteriyor.
İsrailli rehinelerin öldürülmesi ardından pek çok kişi Tel Aviv’deki askeri karargâh Kirya’da toplandı. Protestocuların “Utanın,” “Zaman kalmadı” ve “Hemen anlaşın” sloganları öfkenin büyüklüğünü gösterdi. Göstericilerden Ben Aviv “İsrail vatandaşlarını koruyamıyorsa neden var? Bu sorunun askeri operasyonla çözülemeyeceği çok açık” dedi. Ekonomist Jonathan Porat ise “Buradayım, çünkü rehinelerin yerinde olsaydım insanların benim için sokağa dökülmesini isterdim. Askeri operasyonunun anlatıldığı gibi gittiğine inanmıyorum. Rehineleri geri istiyorum. Ben de bir zamanlar askerdim. Biz kimseyi geride bırakmayız” sözlerini dile getirdi.
Hafta başında Netanyahu hükümetinin Mossad şefi David Barnea’nın müzakereler için Katar’a gitmesinin önlendiği bildirilmişti. Bu da rehinelerin aileleri tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Ama cumartesi günü Wall Street Journal’ın bir haberinde Mossad şefinin hafta sonu Oslo’ya giderek Katarlı yetkililerle orada görüşeceği belirtildi.
Savaşta İsrail’in en büyük destekçileri arasında yer alan ABD’nin Savunma Bakanı Lloyd Austin bu hafta İsrail, Bahreyn ve Katar’ı ziyaret edecek. Biden yönetimi son günlerde İsrail’i Gazze’deki işgalini sonlandırmasını ve Hamas’a karşı savaşta “daha odaklı” bir aşamaya geçmesini istiyor.
ABD’li yetkililer Austin’in İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile bir araya geleceğini belirtiyor. Bu görüşmelerde İsrail kuvvetlerinin Hamas liderlerini bulmak, rehineleri kurtarmak ve tünelleri ortadan kaldırmak için istihbarata dayalı görevler yürütecek daha küçük seçkin kuvvetlerini devreye sokacağı aşamaya ne zaman ve nasıl geçeceği ayrıntılı olarak görüşülecek.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) veto hakkına sahip beş üyesinden İngiltere bu zamana kadar ateşkes çağrısı yapmaktan imtina etti. İskoçya Başbakanı Hamza Yusuf Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesinden sonra ateşkes çağrısı yaptı diye İngiliz hükümetinin uyarısıyla karşılaştı. Şimdiyse hükümetin tavrı değişmiş gibi. Zira İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron İsrail’in “Hamas’ın yarattığı tehdidi ortadan kaldırma hakkına sahip olmak”la birlikte çok fazla sivilin öldürüldüğü uyarısında bulundu, Gazze’de “sürdürülebilir” ateşkes çağrısı yaptı. Bu ton değişikliği Cameron’a özgü değildi.
Türkiye ve Almanya Almanya’nın İsrail’e verdiği koşulsuz destek nedeniyle deyim yerindeyse papaz oldu. Erdoğan Almanya ziyaretinde “Bizim İsrail’e Holokost borcumuz yok” diyerek sert çıkış yaptı. Ama şimdi Almanya’da da bir ton değişikliği söz konusu.
Cameron ve Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock birlikte yazdıkları ve Birleşik Krallık’ta The Sunday Times ve Almanya’da Welt am Sonntag gazetelerinde yayınlanan makalede “Amacımız çatışmaların sadece bugün sona ermesi olamaz. Günler, yıllar, nesiller boyu sürecek bir barış lazım. Bu nedenle ateşkesi destekliyoruz ancak sürdürülebilir olması şartıyla” dedi. “Hem bölgede hem de geniş çapta pek çok kişinin acil ateşkes çağrısı yaptığının farkındayız. Bu içten çağrıların arkasında yatan şeyin ne olduğunu da biliyoruz” diyen bakanlar “Onca acıya karşı anlaşılabilir bir tepki bu. Biz de çatışmanın sürüncemede bırakılamayacağı görüşündeyiz. Bu nedenle son insani molaları destekledik” dedi.
Ne var ki şu anda savaşın yavaşlayacağını ya da ikinci ateşkese gidildiğini gösteren pek bir işaret yok. Filistin medyası Cibaliye mülteci kampında iki evin vurulduğunu ve en az 14 kişinin öldüğünü belirtiyor. BM’nin Filistinli mültecilere yardım ajansı UNRWA’ya ait bir sığınakta çalışan doktor Israa Zahr “İşe gittiğimde son kez görüşüyormuşuz gibi ailemle vedalaşıyorum. Geri dönemeyeceğimden korkuyorum. Geri döndüğümde kimseyi bulamamaktan korkuyorum” diyor.
Fransa’nın Avrupa ve Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in daha önce güvenli bölge ilan ettiği Refah’ta bir konutu bombalaması sonucu bir bölgede bulunan bir diplomatının hayatını kaybetmesini kınadı. Hava saldırısı çarşamba günü gerçekleşmiş; diplomat, iş arkadaşları ve aile üyeleri dahil konuttaki 10 kişi hayatını kaybetmişti. Çalışanın 2002’den beri Gazzede Fransız hükümeti adına çalıştığı ve bazı aile üyelerinin Gazze’den daha önce tahliye edildiği belirtildi.
Ülkenin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Fransa çok sayıda sivilin ölümüne neden olan bu bombalı saldırıyı kınamaktadır. İsrail makamlarından neden böyle bir bombardıman yapıldığını en kısa sürede açıklamasını talep ediyoruz” dendi. Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ise, Gazze savaşında “acil ve kalıcı” ateşkes sağlanması çağrısı yaparak Paris’in Filistin topraklarındaki durumdan “derin endişe” duyduğunu söyledi. İsrailli mevkidaşı Eli Cohen ile Tel Aviv’de ortak açıklamalar yapan Colonna, “Çok sayıda sivil öldürülüyor” dedi.