Raf Gezgini: Booker 2023’ün peşinde
Raf Gezgini yılın son önerilerinde 2023'ü gözden geçiriyor. Bu senenin çok konuşulan ve öne çıkan kitaplarına bir bakış atıyor. Belki bazılarını okudunuz, belki bazıları gözünüzden kaçtı. Neyse ki en güzel kitap, henüz okunmamış olandır!
Yılın son günleri ruh halimiz gelgitli olur genelde. Yeni bir başlangıcın getirdiği coşku, umut ve kalp kıpırtılarını getirirken bir yandan da geçen 365 günün muhasebesini yaparken yakalarız kendimizi. Bir yılı nasıl geride bıraktık, neler yapabildik, hangi hedeflere ulaştık, neler iz bıraktı, neler izledik ve neler okuduk!
Şöyle bir durup düşününce bu yıl sizi en çok etkileyen kitap hangisi oldu? Gönlünüzü ve aklınızı hangi satırda bıraktınız? Yeni bir yazarla tanıştınız mı, uzun zamandır yolunu gözlediğiniz bir kitaba kavuştunuz mu?
Raf Gezgini yılın son önerilerinde 2023’ü gözden geçiriyor. Bu senenin çok konuşulan ve öne çıkan kitaplarına bir bakış atıyor. Belki bazılarını okudunuz, belki bazıları gözünüzden kaçtı. Kuvvetle muhtemel bizim de vardır… Neyse ki en güzel ve heyecan uyandıran kitap, henüz okunmamış olandır. 2023’e veda ederken neleri geride bırakmak isterseniz bilinmez ancak bu haftaki listede okumadığınız bir kitap varsa onu 2024’e taşıyabilirsiniz.
Bütün bir sene boyunca Cumhuriyet’in 100. yılının heyecanını yaşadık. Cumhuriyet’i var eden birbirinden önemli isimleri andık, özel sergiler, konserler, etkinlikler, oyunlar izledik. Yayın dünyası da 100. yıla özel arşiv niteliğinde projele yaptı. Yılın sonlarına doğru raflardaki yerini alan ‘Yüz/Cumhuriyet Tarihinden 100 Portre’ bu çalışmalardan belki de en özeli. 38 farklı yazarın katkı yaptığı, her yazarın kendi üslubunu/bakış açısını içeren kitap 100 özgün ve kısa portre üzerinden 100 yıllık Cumhuriyet’in seyrine bir bakış sunuyor. Tanıl Bora ve Kıvanç Koçak’ın derlediği ‘Yüz’de Atatürk, Behice Boran, Ahmet Kaya, Said Nursî, Recep Tayyip Erdoğan, Nazım Hikmet ve Suat Derviş’in de aralarında olduğu 100 ismin kısa portreleri yer alıyor. Çok uzun süre raflarda saklanacak hatta sık sık geri dönüp karıştırılacak bu çalışmayı not edebilirsiniz.
2023’ü özlediğimiz yazarlara kavuştuğumuz bir yıl olarak öne çıktı. Mesela çağdaş Türk edebiyatının en önemli yazarlardan Füruzan, 15 yıl sonra yeni öyküleriyle çıktı okurların karşısına. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan ‘Akim Sevgilim’ üç öyküden oluşuyor. Füruzan,’Akim Sevgilim’, ‘Sesi Olmayan Türkü’ ve ‘Varoşlarda’ adlı öykülerle, her zamanki gibi Türkiye’nin tüm gerçekliğine yer veriyor satırlarında. Yoksulluk, yoksunluk, güzellik, sevgi, tutku, sınıfsal ve kültürel çatışma, bireysel ve toplumsal dram… Hepsi Füruzan’ın yarattığı sarsıcı öykülerde vücut buluyor. Aşk, evlilik, ilişkiler, kadınlar, erkekler de var yıkılan şehirler, varoşlar ve hiç geçmeyen hisler de… Zamanda yolculuk da mümkün oluyor bu üç öyküde. Kitaba adını veren ‘Akim Sevgilim’, Cumhuriyet’in ilk yıllarına konuk ederken diğer iki öyküde daha yakın geçmişe kırıyor rotasını. Ancak hangi zamanı anlatırsa anlatsın, Füruzan bir “olay” olmaya devam ediyor.
Ayrılık da sevgiye dahil. Hatta en çok ayrılıklar sevgiye dahil olabilir. Avusturya edebiyatının önemli isimlerinden Margit Schreiner, sıra dışı bir ayrılık hikayesine odaklanıyor ‘Ev, Kadınlar, Seks’ kitabında. Bir erkeğin zihnine giriyor okurlar. Fraz, karısı Marie-Therese tarafından terk edilmiş. Kadın, oğlunu da alıp çekip gitmiş evden. Margit Schreiner, “Sevmek Dedikleri” kitabının ardından “Ayrılık Üçlemesi”nin ikinci kitabı olan “Ev, Kadınlar, Seks” ile kadın-erkek ilişkilerine odaklanıyor.
Uzun süredir sessizliğini koruyup 2023’te sürpriz yapan bir diğer isim de Murathan Mungan. Yazar ve şair Mungan’ın 12 yıllık bir aranın ardından yayınladığı romanı ‘995 km’ Ekim ayında raflardaki yerini aldı. Odağına 90’lı yıllarda Türkiye’de işlenen faili meçhul cinayetleri alan romanını, siyasi polisiye olarak tanımlıyor yazar. Mungan’ın 1993’te yazmaya başladığı romanın çıkış noktası da gazeteci Musa Anter suikasti olmuş. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı ama karmaşık görünenin de sonuçta su gibi açık olduğu bir siyasi/psikolojik ortam yaratıyor Mungan. Edebiyatımızda ender rastlanan, beklenmedik bir başkahramanın peşinde, ülkenin yakın geçmişinden tanıdık gelebilecek karmaşık ağların izini sürüyor. Kimi düğümleri çözüp yeni düğümler atarken okuru da nefes nefese bir yolculuğa davet ediyor.
2023’ü hiç unutmayacak bir yazarla devam edelim. Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu seneki kazananı Norveçli Jon Fosse oldu. O, ömrünü yazmaya adayan yazarlardan. Tiyatro oyunu, roman, öykü, şiir pek çok türde eseri bulunuyor. 40 yıldır yazıyor. Eserleri 50’den fazla dile çevrilen Fosse, “söylenemeyeni dile getirdiği” için ödüle değer görüldü. Birçoğumuz da bu vesileyle, 2023’te Jon Fosse ile tanıştı.
Daha çok tiyatro metinleriyle tanınsa da ne yazık ki Fosse’nin oyunlarının hiçbiri Türkçeye çevrilmedi. Romanları ise biraz da dolambaçlı; karakterler birbirine girip çıkıyor; romanları genellikle tek bir cümleden oluşuyor. Ve ne mutlu ki Monokl Yayınları, Fosse’nin üç romanını Türkçeleştirmişti.
Fosse’nin Türkçeye çevrilmiş ilk romanı ‘Sabahtan Akşama’(2016). Deniz Canefeni’nin çevirdiği roman, yazarla tanışmak için iyi ama zor bir başlangıç. Tam anlamıyla bir arayışın romanı. Diğeri 2015 yılında İskandinav Konseyi Edebiyat Ödülü’nü kazandıran ‘Üçleme’ ve bir ressamın dünyasını kapılarını açtığı ‘Melankoli.’ Üstelik güzel bir haber daha aldık. Ödüllerin açıklandığı gün 10Haber’e özel bir de müjde vermişlerdi. Fosse’nin başyapıtı kabul edilen ‘Septoloji’ adlı romanını da Türkçe yayımlayacaklarmış. Kim bilir belki 2024’te Jon Fosse ile daha samimi oluruz.
Yaptığı haberler ve yazdığı araştırma inceleme kitaplarıyla, bizi gölgeler arasında kalan gerçekle yüzleştiren gazeteci Timur Soykan, Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan romanı ‘İblis’i Öldür’ ile uzun süre sonra bir romanla arayı kapatanlardan.
Bu senenin öne çıkan polisiyelerinden ‘İblis’i Öldür’ ile, ‘Zavallı’ ve ‘Liste’ romanlarında olduğu gibi ağırlıklı olarak ülkenin bir dönemine eğiliyor Soykan. Romanın çerçevesini, ağırlıklı olarak ülkenin bir dönemini anlatarak; siyasetin ve iktidarların hakikati gölgeleme kudretine bir isyanı dile getirmek hem de gerçeğin kıymetini ortaya koyabilmek olduğunu dile getiriyor.
İblis’i Öldür’de, iki polis Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaşanan olaylar bütünü inceliyor. Hem cinayet hem de olaylar zinciri konusunda gerçeğin peşinde koşmalarını ele alıyor. Belirli rehin alma olaylarında infazlar olduğunu düşünüyorlar, bu yönde bilgiler ortaya çıkıyor ve neden olabileceğinin peşine düşüyorlar. Hakikat arayışı bir yandan da onlar için bir kabusa dönüşüyor. Soykan, kitabın esas soruları “Gerçek için ne kadar ileri gidersiniz, o gerçeğe ulaşmak, onu kabustan çıkarmak ve suçluların cezasını çekmesi için hayatınızda neleri göze alabilirsiniz?” diyor.
10Haber edebiyat eleştirmeni A. Ömer Türkeş’e göre bu senenin en iyi romanlarından biri Güney Koreli yazar Yun Ko-eun’un ‘Afet Gezgini.’ Yazar, Seul’deki ‘tuhaf’ bir turizm şirketiyle tanıştırıyor okuru. Bu şirket alışılagelmişten farklı bir programa sahip: nükleer salınım, sel, deprem, volkan, çölleşme, kasırga, savaş, tsunami ve akla gelebilecek her türlü afetten etkilenen bölgelere geziler düzenliyor. Yona ise afet bölgelerine turlar düzenleyen bir turizm şirketi olan Jungle’da on yıldır koordinatörlük yapıyor. Yona’nın yaşamı ve seçimleri üzerinden ilerleyen, sürprizli bir roman ‘Afet Gezgini’.
Mustafa Kemal Atatürk hakkında bugüne kadar çok sayıda biyografi kaleme alındı. Şevket Süreyya Aydemir’den Andrew Mango’ya, Zafer Toprak’tan Lord Kinross’a her biri farklı bakış açısı içeren kitaplar, bu alandaki külliyatın önemli parçaları. Bu külliyatın bir diğer önemli eseri olan Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu’nun ‘Atatürk: An Intellectual Biography’ kitabı, ‘Atatürk Entelektüel Biyografi’ adıyla 2023 yılında Türkçeye kazandırıldı. Hanioğlu’nun İngilizce yazdığı ve yurt dışında büyük ilgi gören kitabını, Bağlam Yayınları yayınladı. Bir nevi 2023’e ve Cumhuriyet’e özel bir hediye diyebiliriz.
Prof. Dr. Hanioğlu’nun kaleme aldığı biyografisinde, Mustafa Kemal Paşa’nın düşünce dünyasına entelektüel ve akademik bir bakış sunarken ‘kurucu ideoloji’nin ana hatlarını da çiziyor. Başta Atatürk’ün tuttuğu notlar, okuduğu eserlere koyduğu işaretler ve düştüğü notlar, konuşmaları, mülâkatları ve kaleme aldığı kitaplar olmak üzere değişik yerli ve yabancı arşiv belgeleri ile dönem yayınlarına dayanan çalışma ilk olarak 2011 yılında ABD’deki Princeton Üniversitesi Yayınları tarafından basılmıştı.
2023’ün önemli edebiyat olaylarından biri diyebiliriz Dergâh Yayınları’nın sürpriz Ahmet Hamdi Tanpınar külliyatı için. Yazarın en önemli romanlarından ‘Huzur’un yayınlanmasının 75. yıl dönümüne denk gelen bu külliyat, ‘Huzur’ ve eleştirel basımın yanı sıra ‘Mahur Beste’, ‘Abdullah Efendi’nin Rüyaları’, ‘Yaz Yağmuru’ ve ilk kez yayımlanan Tanpınar’a ait bir Paul Valéry tercümesi olan ‘Monsieur Teste’yi içeriyor. Devamı da gelecek. Önümüzdeki yıla kadar yaklaşık 30 kitaplık Tanpınar külliyatının tamamı yayınlanacak. Prof. Dr. İnci Engin’ün danışmanlığında Sakine Korkmaz yönettiği bu çalışmanın sürprizleri için buraya bekleriz.
2023 boyunca bu köşede bol bol andık Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Annie Ernaux’u. Hatta İstanbul’da bile ağırladık. Ernaux, 42. İstanbul Film Festivali kapsamında filmi ‘Super-8 Yılları’nın gösterimi için İstanbul’a geldi nisan ayında.
Geçen ay ise sürpriz bir haber geldi yazarın yayıncısı Can Yayınları’ndan. Yazarın, yine kişisel hafızasından ve anılarından çıkarak kaleme aldığı ‘Kızın Hikayesi’ Siren İdemen tarafından Türkçeye çevirildi. 2016 yılında yayımlanan, 2020’de İngilizceye çevrilen ‘Kızın Hikayesi’nde yazar, okurları bir kere daha kendi anılarına davet ediyor ve 1958 yazına götürüyor. Normandiya’da bir tatil kampı eğitmeni olarak çalışarak geçirdi ve bir erkekle geçirdiği ilk geceyi anlatıyor. 60 yıl sonra hafıza labirentlerinde yolculuğa çıkan yazar, o yazla ilgili silinmez anılarını aktarıyor. Kitap, yazarın unutmak istediği bu genç kadını düşünmek için geri dönebileceğini fark etmesinin bir çıktısı aslında. Arzu, tutku ve utanç duygularının aktarmaktan hiçbir şekilde çekinmeyen Ernaux, geçmişin hatırlanmak istenmeyecek anıları anlatmaya cesaret ederek bir kere daha onu okumayı neden sevdiğimizi hatırlatıyor. Bu kitapta da altını çizecek bir sürü satırımız var.
2023’te 94 yaşındaki Milan Kundera’ya veda ettik. ‘Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ romanıyla tüm dünyada tanınan yazardan geriye bıraktığı onlarca kitap, altı çizili satırlar, cevapsız ve yeni sorular kaldı. İnişli çıkışlı, gitmeli terketmeli bir hayat yaşadı Kundera. Yazdıkları siyasetten bağımsız olmadı hiçbir zaman. Ama esas olayı varoluşun ta kendisini sorgulamak oldu.
Yıla ve Kundera’ya veda etmek isteyenler yazarın Can Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılmış romanlarına bakış atabilir. Bu vesileyle biz de en ünlü eseriyle veda edelim ona. Milan Kundera denilince herkesin aklına ilk olarak ‘Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ geliyor. Büyük bir çoğunluk, dünyanın en büyük yazarlarından birinin belki de en büyük başarısı olarak tanımlıyor bu kitabı. Yazarın en iyi kitabı mı bilinmez ancak adının hemen arkasından anılan bu kitap, Tomas, Tereza, Sabina ve Franz’ın hayatları etrafında şekilleniyor. Kitap, 1988’de Philip Kaufman’ın, Daniel Day-Lewis ve Juliette Binoche sinemaya uyarlandı ve olanlar oldu… Artık Milan Kundera’yı tanımayan yoktu.
Yılın müjdeli olduğu kadar hüzünlendiren haberini Paul Auster’dan aldık. Yazarın kayıp, yas, ölüm ve hafızanın labirentlerinde dolaşan son romanı ‘Baumgartner’ Can Yayınları tarafından yayınlandı. Roman eşini kaybeden ve bu kayıpla derin bir yas sürecine giren fiziken büyük üzüntü yaşayan yetmiş bir yaşındaki felsefe profesörü Baumgartner’ın emekliliğe ve dünyadan elini eteğini çekmeye hazırlanışını anlatıyor. Gelelim başta bahsettiğimiz hüznün nedenine. Kuvvetle muhtemel Paul Auster’ın veda romanı olacak ‘Baumgartner.’ Biz değil, kendisi söylüyor.
Gazeteci ve 10Haber yazarı İsmet Berkan’ın çocuğuyla aralarında geçen bir konuşma sonrası yazmaya karar verdiği, The Kitap’tan çıkan ‘İnsan Uygarlığının Kısa Tarihi’, insanın milyonlarca yıl süren yolculuğunun öyküsü aslında. Yalın ve isminden de anlaşılacağı üzeren kısa anlatımlı bir öykü. Verili düzenin bize kazandırdığı değer yargılarından uzak bir anlatımla İsmet Berkan, insanın milyonlarca yıl süren avcılık ve toplayıcılık dönemini hızlıca geçip Neolitik Devrim’den başlayarak nasıl tarıma geçtiğini ve toplumsallaştığını anlatıyor. Tabii bu toplusallaşmanın getirileri, yeni yönetim biçimleri, Sanayi Devrimi, kapitalizm, sosyalizm derken günümüze kadar geliyor. Hatta geleceğimize dair de öngörülerde bulunuyor. Yani mağaradan yapay zekaya uzanan bir yolculuğun kitabı… Bunları bize okullarda öğretmediler mi diyebilirsiniz ama işte malumat ve bilgi arasındaki fark da bu kitabında perde arkasındaki teması…
Julia Samuel imzalı ‘Bu da Geçecek’in hemen altında “Değişim, Kriz ve Umut Dolu Başlangıç Hikâyeleri” yazıyor. Bir kitabı kapağına göre yargılayanlardan mısınız bilinmez ancak bu cümle, bir kitabı okumak için bazılarımızın iştahını açan bir cümle kabul edelim. Samuel, önde gelen bir terapist. Hayattaki önemli krizleri ve onlardan neler öğrenebileceğimizi keşfetmek için unutulmayacak ve hepimize çok tanıdık gelecek danışan hikâyelerini paylaşıyor. 2020 Sunday Times listelerinin bu çok satan kitabı, Eksik Parça Yayınları tarafından Türkçeye çevrildi ve çok konuşuldu.