Döviz mevduatlarındaki artış sürüyor; geçen hafta da bankalara 2 milyar dolar yatırıldı
Merkez Bankası, Para Politikası Raporu'nda sıkı para politikası, sadeleşme, seçici kredi, rezerv biriktirmeye devam mesajı verdi. KKM’den TL’ye geçişe özel vurgu yapılarak TL mevduatın payının yüzde 41,6'dan yüzde 50’ye yükseltilmesi hedefi konuldu.
Merkez Bankası (TCMB) 2024 yılına ilişkin para politikası metnini açıkladı. Dezenflasyon sürecinin temel unsurları olan sıkı para politikası, miktarsal sıkılaştırma, seçici kredi politikası, TL’ye geçişin devamı ve rezerv biriktirmeye yönelik politikaların süreceği belirtilen metinde kur korumalı mevduata (KKM) özel vurgu yapılarak kademeli bir çerçevede düzenleme yapılacağı da açıklandı. Yabancı para yükümlülükler için menkul kıymet tesisi zorunluluğunun KKM’den TL’ye geçiş güçlendikçe sadeleştirileceği belirtildi.
“Yabancı para yükümlülükler üzerinden menkul kıymet tesisinin kademeli olarak azaltılmasına devam edilecektir. KKM hesaplarından TL hesaplara geçişin güçlenmesiyle bu alandaki düzenlemelerde de sadeleşme yapılacaktır” denilen ilgili bölümde, ağustos ayından bu yana KKM bakiyesinin yüzde 22 azaldığı, TL mevduatın payının 9 puan arttığı belirtilerek TL mevduat payının artışı ve KKM azalışının süreceği öngörüsü yapıldı.
Metinde, TL’nin değerini ve faizlere ilişkin yaklaşımı etkileyebilecek bir ifadeye de yer verilerek, TL mevduatın toplam mevduat içindeki payının yüzde 50’ye ulaşması yönünde hedef konularak, “2024 yılında, TL mevduatın önceliklendirilmesine yönelik atılacak adımlarla bankacılık sisteminde TL mevduatın payının yüzde 50’ye yükselmesi ve KKM bakiyesindeki gerilemenin devam etmesi hedeflenmektedir” denildi. Şu anda TL mevduatların toplam mevduat içindeki payı yüzde 41,6 seviyesinde bulunuyor.
Metinde daha önceki metinlerde de olan yüzde 5 enflasyon hedefine ilişkin herhangi bir değişikliğe gidilmedi ancak para politikası metinlerinde yer almayan +/- yüzde 2 güven aralığına dikkat çekilerek, “Enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde, hükümet ile birlikte belirlenen enflasyon hedefi yüzde 5 olarak korunmuştur. TCMB’nin hesap verme yükümlülüğünün bir unsuru olan belirsizlik aralığı, önceki yıllarda olduğu gibi hedef etrafında her iki yönde 2 yüzde puan olarak korunmuştur. Para politikası enflasyonu orta vadede bu hedefe ulaştıracak şekilde oluşturulacaktır” ifadesine yer verildi.
Banka ayrıca son dönemde sıklıkla dile getirdiği sıkı para politikası kararlığını da vurgulanarak, önceki metinlerde de benzeri bulunan, faiz dışı diğer araçların kullanımıyla miktarsal sıkılaşmanın yapılabileceği vurgulandı. İlgili paragrafta, “Fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gereken parasal sıkılık düzeyi, enflasyonu enflasyon raporlarında öngörülen patikaya, orta vadede ise yüzde 5 hedefine ulaştıracak şekilde gerektiği sürece korunacaktır. Parasal sıkılık ve parasal aktarım, likidite gelişmeleri yakından takip edilerek miktarsal sıkılaştırma kararları ile desteklenebilecektir. Miktarsal sıkılaştırma adımlarına, kullanılan sterilizasyon araçlarının çeşitliliği artırılarak devam edilecektir” denildi.
Para politikası metninde, makroihtiyati tedbir setinde başlayan sadeleştirme adımları vurgulanarak, bu sadeleştirme adımlarıyla mevcudun dışında ek menkul kıymet talebinin oluşmasının önlendiği, tahvil getirilerinin yükseldiği ve böylece getiri eğrisinin para politikası duruşunu yansıtmaya başladığı vurgusu yapıldı.
Sadeleşme adımlarının devam edileceği metinde, “Mevcut makroihtiyati çerçevenin tüm bileşenlerinin enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler ve finansal istikrar üzerindeki yansımaları değerlendirilerek ve etki analizlerine dayanılarak sadeleşme süreci 2024 yılında da devam edecektir” denildi.
Reel sektörde son zamanlarda bazı eleştirilere neden olan seçici kredi politikasına yönelik Merkez Bankası kararlılığı metne yansıdı. Kredide önceliklendirilenler dışında, bankaların aylık ticari kredi artış oranlarının yüzde 2,5, ihtiyaç kredilerinde aylık yüzde 3 ve taşıt kredilerinde aylık yüzde 2 büyümesine ilave menkul kıymet yükümlülüğü getirildiği hatırlatıldı. Bu tedbirin süreceği mesajı verilirken, makroekonomik koşulların gözleneceği, dar gelirliler için ise politika “tasarlanabileceği” vurgulandı. Metinde, “Kredi kompozisyonunun dezenflasyon sürecini ve makroekonomik dengeleri gözetici bir çerçevede şekillenmesi sağlanacaktır. Finansal koşullardaki sıkılaşmanın, finansmana erişim üzerindeki ikincil etkileri yakından takip edilecek, seçici kredi politikaları özellikle yatırım, üretim ve ihracata yönelik faaliyetleri destekleyecek şekilde sürdürülecektir. Bu süreçte, sıkılaşan finansal koşulların dar gelirli kesime etkisini azaltmaya yönelik tedbirler alınabilecektir” denildi.
TCMB, kredi politikasına yönelik reeskont kredisi günlük kullanım limitinin 3 milyar TL’ye yükseltilmesi ve yıllık 100 milyar TL’lik YTAK kredi programının sürdüğünü belirttiği metinde, ihracatı desteklemek için 2024 içinde ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredilerinde ilave kolaylaştırıcı adımlar atılabileceğini belirtti.
Metinde mevcut görünüme ilişkin olarak, son dönemde artan döviz swap işlemlerine cevap niteliği de taşıyan bir bölüme yer verildi. Kamunun net borç artışının da etki ettiği bazı gelişmelerin fonlama ihtiyacını artırdığı vurgulanan bölümde şu bilgilere yer verildi:
*22 Aralık 2023 itibarıyla sistemin fonlama ihtiyacı 1 trilyon 266,6 milyar TL’ seviyesindedir. Sistemin fonlama ihtiyacı yıl boyunca 215,4 milyar TL yükselmiş olup söz konusu artışın temel belirleyicileri; miktarsal sıkılaştırma kapsamında yapılan zorunlu karşılık düzenlemeleri, emisyon hacmi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın (Hazine) net iç borçlanma tutarındaki yükseliş olmuştur. KKM işlemleri, ihracat bedelleri, reeskont kredileri, diğer döviz kazandırıcı işlemler ve doğrudan devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) alımları ise sistemin fonlama ihtiyacını azaltan unsurlar olmuştur.
*TCMB fonlaması, açık piyasa işlemleri (APİ) ile döviz ve altın karşılığı gerçekleştirilen swap işlemleriyle gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda, 2023 yıl başı itibarıyla 883,4 milyar TL olan swap işlem tutarı, 612,9 milyar TL artış göstererek 22 Aralık 2023 tarihi itibarıyla 1.496,4 milyar TL seviyesine yükselmiştir. 2023 yıl başı itibarıyla 167,8 milyar TL olan net APİ ise 397,6 milyar TL azalış göstermiş ve 22 Aralık 2023 itibarıyla piyasadan APİ yoluyla net 229,7 milyar TL sterilize edilmiştir.
İlgili bölümde, kamu borçlanması etkisine bağlı olarak bu kez sterilize edilecek bir likidite ortaya çıkabileceği belirtilerek, “Hazine borçlanma yapısı ve harcama projeksiyonu, rezervlerdeki güçlenme eğiliminin devamı ve vadesi henüz gelmemiş TL karşılığı swap işlemleri nedeniyle 2024 yılında da piyasada dönemsel likidite fazlası oluşabilecektir. Parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini korumak ve parasal sıkılaştırmayı desteklemek amacıyla, kullanılan sterilizasyon araçlarının çeşitliliği artırılarak söz konusu likidite fazlası sterilize edilecek ve miktarsal sıkılaştırma süreci devam edecektir” denildi.
Metinde Merkez Bankası’nın çeşitli işlemlerdeki yükümlülükleri nedeniyle 2024’te 200 milyar TL’lik bir APİ portföyü belirlediği belirtildi. Bankanın mevcut APİ portföyünün ise 193,5 milyar TL olduğu bilgisi verildi.
Banka, 28,2 milyar TL’lik vadesi gelecek DİBS’lerin yerine yapılacak alımların buna dahil olduğu da kaydedildi. Böylece Merkez Bankası DİBS alımı yoluyla borçlanmaya çok az etki edecek şekilde, mevcut APİ potföyünde sınırlı bir artış öngördüğünü açıklamış oldu. Ayrıca, ilgili bölümde Bankanın Hazine ve Maliye Bakanlığı Varlık Kiralama Anonim Şirketi (HMVKŞ) kira sertifikasını alma yönündeki ihtiyacına da vurgu yapılarak, 2024 APİ DİBS alımlarında kira sertifikasına ağırlık verileceği bilgisi yer aldı.
Uzmanlar, Merkez Bankası’nın APİ portföyü ile günlük likidite fazlası nedeniyle politika faizinin altında faiz oluşumunu istemediği, bu nedenle BİST repo-ters repo pazarında fazla likiditeyi çekerken yükümlülükler nedeniyle bu kağıtları kullandığını vurguladılar. Hali hazırda TCMB’nin bu pazarda faizin politika faizi olan yüzde 42,5’in 2 puan altında yüzde 40,5’in de gerisine düşmesini istemediği vurgulandı. Kira sertifikası ihtiyacının ise Katılım Bankaları’yla yapılan işlemler nedeniyle gerekli olacağı kaydedildi.