Raf gezgini: Üst rafların tozunu alalım, yeni çıkanlara da yer açalım
Edebiyat uyarlamalarının beyazperdeye konuk olması ve ödüllendirilmesi yeni bir şey değil. Bugün klasik olarak anılan birçok film ilhamını kitaplardan aldı. 96'ıncı Oscar Ödülleri'nde yarışacak filmlerin de kazananı kitaplar olacak gibi görünüyor...
Bu yıl 96’ncısı düzenlenecek olan Oscar Ödülleri adayları geçen hafta açıklandı. Sürprizlerle, bazılarımız için de hayal kırıklıklarıyla doluydu. Ancak dikkat çeken bir başka şey daha vardı, adaylar arasında edebi uyarlamalar parlıyordu.
Edebiyat uyarlamalarının beyazperdeye konuk olması hatta Oscar ile ödüllendirilmesi yeni bir şey değil. Bu gün klasikler arasında anılan birçok film aslında ilhamını kitaplardan aldı.
Raf Gezgini geçen hafta edebiyat dünyası ekranlar ve beyazperde için eşsiz bir ilham kaynağı diyerek dijital platformlara uyarlanan dizilere göz atmıştı. Bu hafta sıra sinemada. Gözümüz yolda, 10 Mart’ta gerçekleşecek Oscar Ödülleri’ni beklerken bu senenin öne çıkan uyarlamalarına da göz atalım.
2024 Oscar Ödülleri’nde 13 adaylıkla başı çeken Christopher Nolan imzalı ‘Oppenheimer’ın bir kitaptan uyarlandığını biliyor muydunuz? Kai Bird& Martin J. Sherwin imzalı ‘American Prometheus’tan uyarlanan film atom bombasının mucidi fizikçi J. Robert Oppenheimer’ın ilk biyografisi.
Nolan’a bu kitaptan ilham alan bir film yapma fikrini yapımcı Charles Roven vermiş, yönetmen de kitabı okuduktan sonra kolları sıvamış. Yönetmen “Bilim ve hükümetler arasında karmaşık bir ilişki vardır ve bu ilişki daha önce hiç Oppenheimer’ın hikâyesindeki kadar açık şekilde gözler önüne serilmemiştir” diye anlatıyor Oppenheimer’ın hikayesinden nasıl etkilendiğini.
2005’te National Book Critics Circle Biyografi Ödülü, 2006’da Pulitzer Biyografi Ödülü kazanan ‘Amerikalı Prometheus: J. Robert Oppenheimer’ın Başarı ve Acı Dolu Öyküsü’ İthaki Yayınları tarafından Türkçeye de çevrildi.
Nolan’ın ‘Oppenheimer’ına dönecek olursak…Beklendiği üzere Akademi jürisi ‘Oppenheimer’ı öne çıkardı. ‘Oppenheimer’ En İyi Film, En İyi Yönetmen dahil 13 dalda Oscar adaylığı kazandı. 10 Mart’ta gerçekleşecek ödül töreninde neler olacak, bekleyip göreceğiz.
96’ıncı Oscar Ödülleri’nde ‘Oppenheimer’ın hemen arkasından gelen, akademinin sürpriz bir şekilde öne çıkardığı ‘Zavallılar/ Poor Things’ bir başka uyarlama. ‘Zavallılar’ En İyi Film, En İyi Yönetmen dahil 11 dalda Oscar’a aday oldu. Yorgos Lanthimos’un yönetmen koltuğunda oturduğu film İskoçya’nın önemli yazar ve sanatçılarından sayılan Alasdair Gray’ın aynı adlı kitabından beyazperdeye aktarıldı.
Postmodern bir Frankenstein anlatısı olarak tanımlanan kitap yazara Whitbread Roman Ödülü ve Guardian Kurgu Ödülü kazandırmıştı. Oscar’da akıbeti ne olacak şimdilik net bir şey söylemek pek mümkün değil. Ancak ‘Barbie’nin öne çıkması beklenen adaylıklarda büyük bir sürpriz yaptığı kesin. Neredeyse kesin gözüyle bakılan bir başka şey daha var. Filmin başrol oyuncusu Emma Stone ‘Zavallılar’daki performansıyla ikinci En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmaya hiç olmadığı kadar yakın.
Usta yönetmen Martin Scorsese, Robert de Niro ve Leonardo DiCaprio ile bir kez daha bir araya geldi, ilk western filmi ‘Killers of the Flower Moon/Dolunay Katilleri’ni çekti. Amerikan yerlilerinin topraklarında petrol bulunmasının ardından işlenen cinayetleri anlatan film David Grann’in soruşturma belgelerini, birinci ağızdan tarihi kayıtları, verilen ifadeleri ve edinilen yeni kanıtları yıllarca inceleyerek kaleme aldığı kitaba dayanıyor. Uğur Gülsün çevirisiyle Türkçeleştirilen kitap İthaki Yayınları etiketiyle raflarda.
Filme dönecek olursak… ‘Dolunay Katilleri’ 10 dalda Oscar’a aday gösterildi. Scorsese En İyi Yönetmen adayı olurken kadim dostu Robert De Niro da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığına adını yazdırdı. Akademi Leonardo DiCaprio’nun bu filmdeki performansını ise görmezden geldi.
Bu yıl adını sık sık duyduğumuz bir başka film ‘The Zone of Interest’ oldu. Film En İyi Film kategorisi dahil beş dalda Oscar adaylığı kazandı. Ve evet, o da bir edebiyat uyarlaması! İngiliz yazar Martin Amis’in 2014’te yayınlanan on dördüncü romanı Auschwitz’de geçiyor, kamp komutanının karısına aşık olan bir Nazi subayının hikayesini anlatıyor. Film yönetmen Jonathan Glazer’i 10 yıl sonra sinemaya döndüren proje olarak da dikkat çekiyor.
Açılışını Toronto Film Festivali’nde gerçekleştiren ‘American Fiction’ ise Percival Everett’in 2001 tarihli ‘Erasure’ romanın uyarlaması. Cord Jefferson’ın yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği film, Oscar’da beş adaylıkla yarışacak.
Edebiyat uyarlamalarının beyazperdeye konuk olması, hatta Oscar ile ödüllendirilmesi yeni değil demiştik. O halde geçmişten bazı klasikleri de hatırlayalım.
Eğer bir gün biri klasiklerden oluşan bir izlenecek filmler listesi yapacaksa o listede ‘Forrest Gump’ın olmama ihtimali herhalde yoktur. En İyi Film dahil altı dalda Oscar kazanan bu klasik film de bir kitap uyarlamasıydı. Winston Groom’un kaleme aldığı aynı isimli kitap IQ seviyesi düşük Forrest Gump’ın hayatının aşkıyla tanışmasından sonra değişen hayatı ve akıl almaz başarılarını konu alıyor.
55 milyon dolarlık bir bütçe ile üretilen film En İyi Görüntü, Aktör, Yönetmen, Görsel Efekt, Uyarlanmış Senaryo ve En İyi Düzenleme dallarında 67. Oscar Ödülleri’ni kazandı. Yine yedi dalda Altın Küre Ödülleri’ne aday gösterilen film En İyi Aktör, Yönetmen ve Görüntü dallarında bu ödüllerden üçünü aldı. Film altı dalda Saturn Ödülleri’ne de aday gösterilmiş ve En İyi Fantezi ile En İyi Yardımcı Aktör dallarında ödül almıştı.
Stephen King’in novela türündeki öykülerinden oluşan ‘Kuşku Mevsimi’ her ne kadar bilinen bir eser olsa da içinden kendi ününü aşan bir parçası daha çıktı. Hafızalara kazınan, Amerikan Film Enstitüsü’nün hazırladığı En İyi 100 Film listesinde yer alan ‘Esaretin Bedeli/Shawshank Redemption’ filmi. ‘Esaretin Bedeli’ 1994’te aralarında en iyi film adaylığı dahil yedi dalda Oscar’a aday gösterildi. Fakat eve eli boş döndü. Hatta en iyi film ödülünü de başrolünde Tom Hanks’in oynadığı ‘Forrest Gump’ aldı.
İtalyan asıllı Amerikalı yazar Mario Puzo’nun 1969’da yayınlanan romanı ‘Baba’, Francis Capola tarafından sinemaya uyarlandıktan sonra tüm zamanların en ikonik filmleri arasına adını yazdırdı. Film üç Oscar ödülü kazandı. Ayrıca sekiz ayrı dalda daha Oscar adayı oldu. Bunların dışında beş Altın Küre ödülünü de hanesine ekledi. New York’ta yaşayan İtalyan bir ailenin hayatını anlatan seri, 1990 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından “kültürel, tarihî ve estetik olarak önemli” filmler arasına seçilmişti.
Listeyi uzatmak, ‘No Country for Old Men/İhtiyarlara Yer Yok, ‘Duyguların Rengi’, ‘Demir Leydi’, ‘Schindler’in Listesi’, ‘Ejderha Dövmeli Kız’, ‘Harry Potter’, ‘Yüzüklerin Efendisi’, ‘Marilyn ile Bir Hafta’ ve çok daha fazlasını eklemek mümkün. Sinema ve edebiyat kol kola bu yola devam ettikçe liste de güncellenmeye devam edecek. Bizim payımıza da kitaplıklarımızı ve izleme listelerimizi güncellemek kalacak.
Fransız yazar Violette Leduc imzalı ‘Küçük Tilkili Kadın’ okurlarını Paris’e; yaşlı ve yalnız bir kadının evine davet ediyor. Bakın nasıl geçiyor kadının günleri:
Paris’te çatı katında küçücük bir dairede yoksulluğun sınırlarında yaşayan ve yine de hayatta kalmaya çalışan yaşlı kadın her sabah metro gürültüsü dinleyerek kahve çekirdeklerini sayıyor. Sırf diğer insanların sıcaklığını hissetmek için son parasıyla kalabalık metro vagonlarına biniyor, yiyecek bulmak için çöp kutularını karıştırıyor. Derken günün birinde küçük bir tilki kürkü buluyor, diğer bir deyişle kurtuluşunun anahtarını, yalnızlığını kendi uydurduğu eğlenceli bir dünyaya dönüştüren arkadaşını…
Uzun yıllar Moskova’ya yüz elli kilometre mesafedeki Tarusa şehrinde hekim olarak çalışmış olan Maksim Osipov Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki dönemin Rus hayatına dair acı tatlı öyküler anlatıyor. Bir başka hekim-yazarın, Anton Çehov’un izinden giden ve Rus edebiyatının günümüzdeki önemli temsilcilerinden biri sayılan Osipov ilk kez Türkçede.
Susan Sontag’ın ilk kez 1967’de yayımlanan ikinci romanı Ölüm Tüneli gerçekle rüyayı iç içe geçiren, gerçeğin kaygan tanımını irdelerken Batı insanının ruhuna çılgın bir dalış yapan bir modern kurgu klasiği.
Yıl boyunca New York Times Bestseller listesinin zirvesini bırakmayan ve 2023’ün en çok konuşulan romanlarından Tom Lake artık Türkçede. Kitabın davet ettiği hikaye ise şöyle: 2020’nin bahar aylarında Lara’nın üç kızı pandemi nedeniyle ailelerinin Kuzey Michigan’daki meyve bahçesine geri döner. Kızlar kiraz toplarken annelerinden yıllar önce ‘Tom Lake’ adlı bir tiyatro kumpanyasında sahneyi paylaştığı, aynı zamanda âşık olduğu ünlü aktör Peter Duke’un hikâyesini anlatmasını isterler. Lara geçmişi anımsadıkça kızları da kendi hayatlarını ve anneleriyle olan ilişkilerini, içinde bulundukları dünyayı ve bildiklerini düşündükleri her şeyi yeniden gözden geçirmek zorunda kalır.
Rudyard Kipling bir ormanın derinliklerindeki hayvanlar ile insanların kimi zaman tehlikeli, kimi zaman mutluluk dolu yaşamını anlatıyor ‘Orman Kitabı’nda. Kurtların büyütüp eğittiği ve vahşi ormanda nasıl hayatta kalabileceğini öğrenmeye çalışan insan yavrusu Mowgli’den acımasızlığıyla ün salan kaplan Shere Khan’a, Mowgli’ye bildikleri her şeyi öğreten ayı Baloo ve panter Bagheera’dan maymun halkı Bandar-log’a… Kitap Celal Demirel çevirisiyle İletişim Yayınları’ndan çıktı.