FBI’ın patronu Hoover tam bir ırkçıydı!

48 yıl FBI başkanlığı yapan, sekiz ABD başkanıyla çalışan J. Edgar Hoover, ABD tarihinin en tartışmalı kişiliklerinden biri. FBI arşivlerinden yararlanılarak yazılan Hoover ile ilgili bir biyografi kitabında onun iflah olmaz bir ırkçı olduğu anlatılıyor.

Kültür Sanat 22 Mart 2023
Bu haber 2 yıl önce yayınlandı
J. Edgar Hoover 1972'de ölene kadar FBI'ın başkanlığını yaptı.

ABD tarihinin en tartışmalı kişiliklerinden biri J. Edgar Hoover.  1924’te, sonradan adı FBI olacak Soruşturma Bürosu’nun yardımcılığına atanan ve yedi ay sonra da kurumun başına geçen Hoover FBI teşkilatını kuran ve 1972’de ölene kadar da bu koltukta oturan ‘güçlü’ bir kamu görevlisi. Hayatı boyunca sekiz ABD başkanıyla çalıştı. Fakat bu başkanlardan hiçbirinin kudreti onu FBI’ın başından almaya yetmedi. Görevinin ilk yıllarında 1930’lar Amerikası’nda mafya ile mücadele ederek taktir toplasa da sonraki dönemdeki uygulamaları hep tartışıldı. Clint Eastwood’un yönettiği Leonardo DiCaprio başrol oynadığı ‘J. Edgar’ filminde de onun bu yöntemleri eleştirilmişti. Öldüğü 1972 yılından itibaren hakkında onlarca makale ve kitap yazıldı, belgeseller çekildi.

 

ABD’yi beyaz Hıristiyan cumhuriyeti olarak görüyordu

J. Edgar Hoover şimdi hakkında akademisyen yazar Lerone Martin’in yazdığı ‘The Gospel of J. Edgar Hoover: How the FBI Aided and Abetted the Rise of White Christian Nationalism’ kitabıyla gündemde. FBI’ın arşivinden yararlanılarak yazılan kitapla ilgili The Guardian’da  çıkan makalede Hoover’ın küçük yaşlarda şekillenen düşünce dünyası anlatılıyor ve “Amerika’yı beyaz bir Hıristiyan cumhuriyeti olarak tutmak için ömür boyu süren bir taahhüt içine girdi ve adeta haçlı seferi neferi gibi hareket etti” deniliyor.

Etkili taktikleri, siyasi manipülasyonları ve sivil özgürlükleri hiçe saymasıyla ünlü olan Hoover için kitapta siyasi muhalifleri, sivil toplum liderlerini ve ulusal güvenliğe tehdit olarak gördüğü diğer grupları izlemek için FBI’ın bütün istihbarat toplama yeteneklerini kullandığı anlatılıyor. Hatta Hoover’ın Amerikalıların cinsel yaşamlarına burnunu sokmasından korkan Başkan Harry Truman’ın onu “Gestapo veya gizli polis istemiyoruz. FBI bu yönde ilerliyor” diye uyarmış.

Hoover ve arkadaşı Clyde Tolson'un ilişkisi çeşitli spekülasyonlara neden olmuştu.

Kötü şöhretli bir homofobikti

Yazar Martin Hoover’ın küçüklükten beri şekillenen düşünce dünyasında beyazların üstün olduğuna, Afro-Amerikalıların doğuştan aşağı olduğuna fazlasıyla inandığını ve  hep bu düşünceyle hareket ettiğini yazıyor ve “Afro-Amerikalıları hiçbir zaman ABD vatandaşı görmedi. Onların kendilerini vatandaşlığa layık olduğunu göstermeleri gerekiyordu. Oysa beyaz Amerikalılar, özellikle de doğuştan beyaz Amerikalılar için bu onlara doğal olarak geldi. Ona göre bu doğuştan gelen bir şeydi. Afro-Amerikalıları ekonomi, güvenlik, barınma ve eğitime erişim gibi pek çok yönden uzak tutan sosyolojik faktörleri hiç dikkate almadı. Kesinlikle beyaz üstünlükçü ve ırkçıydı” diyor.

Yazar Hoover’ın dindar görünmesine karşın bir Evanjelik olmadığını yazıyor: “Hiçbir zaman evlenmedi ve çocuğu olmadı. Yardımcısı Clyde Tolson ile -hiçbir zaman romantik veya cinsel olarak kabul edilmeyen- uzun bir ilişkisi vardı. Birlikte yemek yediler, birlikte tatile gittiler ve birkaç metre arayla gömüldüler . Hoover, düzinelerce eşcinsel erkek ve kadının devlet işlerinden kovulmasını sağlayan kötü şöhretli bir homofobikti.”

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.