Kültür Sanat 11 Nisan 2023
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı
Olkan Özyurt

42. İstanbul Film Festivali günlüğü: 10Haber’den 10 film önerisi

42. İstanbul Film Festivali, İstanbul'da üç semte, altı salona yayıldı. Film gösterimleri, yarışmalar, söyleşiler, sinema çıkışı sohbetleri... 10Haber gün gün festivalin nabzını tutuyor. Beşinci günün öne çıkan filmleri 'Mülk' 'Devriye', '20.000 Arı Türü', 'İntikam Meleği-Kadın Hamlet'

Her şey sınıfsaldır

MÜLK/PROPERTY
Atlas 1948 11.00

Yaşadıklarıyla sarsılan bir kadınla başlayan ‘Mülk’, tarım işçilerinin isyanıyla devam ederken Brezilya’daki sınıfsal ayrımları mercek altına yatırıyor. Filmin başkahramanı Teresa, başına gelen çok sarsıcı bir olayın ardından biraz sakinlemek için ailesinin çiftliğine gidiyor. Çiftlikte çalışan işçiler ayaklanarak araziyi işgal edince Teresa alelacele zırhlı arabasına sığınıyor. Burada kapana kısılan Teresa yine de pazarlığa yanaşmıyor.

Dünya prömiyerini 2023 Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde yapan ‘Mülk’, iki zıt dünyanın çatıştığı bir hayatta kalma gerilimi olarak tanımlanıyor. Brezilyalı yönetmen Daniel Bandeira “İşgücü, ırk ve sınıf ilişkilerimizi birtakım kadim kurallar belirliyor. Toplumumuzda şiddet ve korkunun hükmü böyle süregidiyor” diyor. Bilet almak için tıklayınız.

Keşfe duygularımızı ifade etmeyi öğrenebilseydik

ARAMIZDA KALSIN/STORIES NOT TO BE TOLD
Cinewam City’s (Salon 3) 11.00

Akadaşlar, âşıklar, âşık olmak üzere olanlar… Beklenmedik karşılaşmalar, rezillikler, kıskançlıklar, yalanlar, önyargılar ve dedikodular… İnsana dair bir günahlar koleksiyonu, başkası adına utandıran anların eğlenceli bir galerisi. ‘Üst Kattakiler’de bastırılmış arzuları ve tabuları ele alan Cesc Gay, hepimizin kendini içinde bulduğu, ancak başka kimsenin bilmesini istemediği ya da tümüyle unutmayı dilediği durumlarla ilgili bir şehir komedisiyle yeniden karşımızda.

İnsanın kendi duygularını yönetme yetersizliğine alaycı ama sempatik bir övgü niteliği taşıyan beş hikâyeden oluşan ‘Aramızda Kalsın’, Toronto Film Festivali’nde Özel Gösterimler bölümünde yer aldı.: Chino Darin, Anna Castillo, Javier Rey, Quim Gutierrez, Brays Efe, Verónica Echegui, Eva Reyes, Maribel Verdú’nun rol aldığı film festivalin Antidepresan bölümünde yer alıyor. Bilet almak için tıklayınız. 

Çıktıkça merdivenleri karşına hayat çıkacak

YUKARI ÇIK/WALK UP
Sinematek / Sinema Evi 13.30

Hong Sang-Soo, hayatı ve bizi inceleyip sevgiyle gözlemleyen etkileyici çalışmalarına bir yenisini ekliyor. Yine siyah-beyaz çektiği bu filmi melankolik, insancıl, geçmiş ve şimdiki zamanın gündelik karşılaşmalarıyla, hayatın ne kadar olağanüstü ve sıradan olduğuna dair felsefi sorgulamalarla dolu.

Filmde bir yönetmenle yetişkin kızı, tasarım alanında tanınan eski bir arkadaşlarına ait bir binayı ziyarete giderler. Kadın onlara binayı zemin kattan başlayarak gezdirir. Üçü, gün boyunca dostça sohbet ederler. Böylece apartmanın her bir katında sanat, aşk, kariyer, din, beslenme alışkanlıkları, pişmanlıklar, tadilatlar ve tabii ki sinemayı kapsayan dört kat dört hikâye anlatılır. Bilet almak için tıklayınız.

Reyhane’nin büyük direnişi

TAHRAN’DA YEDİ KIŞ/SEVEN WINTERS IN TEHRAN
Cinewam City’s (Salon 3) 13.30

İran, 2007. 19 yaşındaki Reyhane Cebbari, kendisine tecavüze yeltenen adamı öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanır ve idam cezasına mahkûm olur. Steffi Niederzoll yönettiği bu belgeselde İran sınırlarının ötesinde bile direnişin ve kadın haklarının simgesine dönüşen Reyhane’nin kaderinin izini sürüyor.

Berlin Film Festivali’nde filmi ödüllendiren Alman Sinemasına Bakış bölümünün jürisi, ödül kararını şöyle gerekçelendirmişti: “Güçsüzlük duygusunun üstesinden nasıl gelinir ve buna karşı nasıl direnilir? Kurumsallaşmış erkek şiddetine meydan okuyan genç bir kadının hikâyesini nefessiz izledik.” ‘Kutsal Örümcek’in başrolündeki Zar Amir Ebrahimi, film boyunca Reyhane’ye sesini vererek onun mücadelesine umut katıyor. Bilet almak için tıklayınız.

Bir başka olur BASK yazları

20.000 ARI TÜRÜ/ 20,000 SPECIES OF BEES
Cinewam City’s (Salon 7) 16.00

Sekiz yaşında bir çocuk, kendine farklı isimlerle hitap edilmesinden hiç hoşnut değil. Yazın Bask ülkesinde hava sıcak, taşrada arılar dolanır dururken çocuk da ailesinin kadınlarının yanında kendi benliğini keşfetmeye çalışıyor Ailenin kadınları ise kendi hayatlarıyla arzularını düşünüp duracaktır… Bask yönetmen Estibaliz Urresola Solaguren’in 2023 Berlin Film Festivali’nin ana yarışmasında prömiyerini yapan ilk uzun metrajlı filmi hem sıcak hem de duygu ve şefkat dolu. Filmin başrolünü üstlenen sekiz yaşındaki Sofia Otero ise Berlin Film Festivali’nde en genç oyuncu ödülü olarak tarihe geçti. Bilet almak tıklayınız için.

Faşizmin döngüsel doğası

MAKİNELİ TÜFEKLER/TOMMY GUNS
Sinematek/Sinema Evi 16.00

1974’te, Angola Bağımsızlık Savaşı’nın 13.cü yılında, Portekizliler ve soydaşları, ulusalcı grupların yavaş yavaş topraklarını geri almalarıyla ülkeden kaçar. Yerli halklardan bir genç kız, yolu Portekizli bir askerle kesişince aşkı ve ölümü keşfeder. Ardından her şey bitmiş olsa da hâlâ duvarların ardında gizlenen Portekizli bir manga asker, bekledikleri adaleti sağlamak için kaçmak zorunda kalır.

“Makineli Tüfekler’ tarih, siyasal nefret ve korku üzerine kafa yoruyor, zulmün metafiziğinin portresini çiziyor. Faşizmin döngüsel doğasına ve bugüne kadar evrime karşı bir tehdit olmaya nasıl devam ettiğine odaklanıyor.” Angola doğumlu Portekizli sinemacı Carlos Conceição’nun yönettiği ‘Makineli Tüfekler’ dünya prömiyerini Locarno Film Festivali’nin ana yarışmasında yaptı ve buradan iki ödülle döndü. Bilet almak için tıklayınız. 

Babamız bizi sevmedi

OTOBİYOGRAFİ/AUTOBIOGRAPHY
Cinemaw  City’s (Salon 3) saat 19.00

Sadakat ile adalet arasında kalan bir delikanlı, babası gibi gördüğü emekli bir asker, her ikisini de mahvedecek, eski cunta günlerinin şiddet
dolu solan gücü… Endonezya’nın kırsalındaki bir  kasabada geçen ‘Otobiyografi’, emekli general Purna ile malikanedeki hizmetkârı Rakib’in hikayesini anlatıyor. Ailesi yüzyıllardır Purna’nın ailesine hizmet etmiş olan Rakib, örnek aldığı, hem akıl hocası hem de baba gibi gördüğü yaşlı generale bağlanır. Ancak Purna’ya giderek yükselen sadakati ve bağlılığı, şiddet dolu olayları tetikler.

Endonezyalı yönetmen Makbul Mubarak’ın ilk filmi olan ‘Otobiyografi’ dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nin Ufuklar bölümünde yaptı. Festivalden de FIPRESCI Ödülü ile ayrıldı. Ayrıca pek çok festivalde gösterilip ödüllendirildi. Şimdi yolu İstanbul Film Festivali’ne düştü. Bilet almak için tıklayınız.

Yok böyle bir Hamlet

İNTİKAM MELEĞİ-KADIN HAMLET
Cinewam City’s (Salon 7) 19.00

İstanbul Film Festivali’nin bu yıl restore ettirdiği Türk sineması klasiği 1976 yapımı ‘İntikam Meleği-Kadın Hamlet’ Metin Erksan’ın önemli yapımları arasında gösteriliyor. Gerçeküstü öğeleri filmlerinde sıkça kullanan Erksan, Shakespeare’in bu belki de en tanınmış, en ünlü oyununu kendine özgü benzersiz sinemasal görüşüyle yeniden şekillendiriyor.

Olay örgüsü çağdaş bir dönemde ve Türkiye’de geçer, Hamlet erkek değil kadındır ve ABD’de eğitim gören bir tiyatro öğrencisidir; filmde pop şarkıları ve hayali orkestralar gibi öğeler ortaya çıkar, Hamlet dışında kimsenin adı aynı kalmaz. Filmin zaman içinde kült mertebesine ulaşmasında elbette Hamlet’le birlikte tüm cinsiyetlerin değiştirilmesi ve zamansal sıçramaların yanı sıra filmdeki müzik kullanımının, amca rolünde Reha Yurdakul’un, anne rolünde Sevda Ferdağ’ın performanslarının da büyük etkisi olmuştur. Bilet almak için tıklayınız.

Muzip bir polisiye komedi

Cinewam City’s (Salon 7) 21.30

François Ozon, ‘Peter Von Kant’ın ardından Fransa’nın süper yıldızlarıyla ışıldayan çılgın bir komediyle geri dönüyor. Bu muzip polisiye komedi, 1930’larda Fransa’da geçiyor. Dönemin uçuk Amerikan komedilerinden esinlenen Ozon’un “nihayetinde kızkardeşliğin zaferi hakkında” diyerek tarif ettiği ‘Suç Bende’, iki iyi arkadaş, Madeleine ile Pauline’in, etraflarında dönen erkeklerin saflık ve aptallıklarından faydalanmalarını konu alıyor.

Genç, güzel, beş parasız ve yeteneksiz aktris Madeleine Verdier, ünlü bir yapımcıyı öldürmekle suçlanıyor. Kendi gibi genç ve işsiz bir avukat olan en yakın arkadaşı Pauline’in yardımıyla Madeleine kendini, eylemiyle takdir edilmesi gereken bahtsız bir kurban olarak sunuyor. Filmin en güzel sürprizi ise harika oyunuyla filme ortasında dahil olan eşsiz Isabelle Huppert. Bilet almak için tıklayınız.

Al Pacino Kadıköy’de

DEVRİYE/CRUISING
Sinematek/Sinema Evi 21.30

William Friedkin’in ‘The Boys in the Band’den 10 yıl sonra çektiği, Al Pacino’nun çaylak bir polisi canlandırdığı ‘Devriye’, 1970’lerin sonlarında, AIDS öncesi dönemde, New York’ta geçen karanlık bir cinayet-suç gerilimi. Film, bir seri katilin eşcinsel erkekleri vahşice öldürmesi üzerine, genç bir polis dedektifinin New York’un altkültürlerini araştırmak üzere gizlice görevlendirilmesiyle gelişen olayları anlatıyor.

‘Devriye’, The New York Times muhabiri Gerald Walker’ın gerçek olaylardan esinlenen 1970 tarihli romanına dayanıyor. Yapım ve gösterim aşamalarında New York’un eşcinsel toplulukları tarafından şiddetle protesto edilen ‘Devriye’, eşcinsel yaşam tarzını tasvir etme biçimi, muğlak senaryosu ve nihilist yaklaşımı nedeniyle bugün de tartışmalı olmaya devam ediyor. Bilet almak için tıklayınız.