32. Gün
20 Ağustos 2023
Cumhuriyet'e 100 Gün
Lozan Antlaşmasından 29 Ekim’e günbegün yaşananlar
İsmet Paşa: Kazım, Musul boş, şunu isgal ediversene…

Lozan Barış Antlaşması’nı eleştirenlerin en çok dile getirdiği konuların başında Musul meselesi gelir. Bugün, 1924 yılından Kazım Karabekir’in Günlükleri’nden çok ilginç bir notumuz var.

İsmet Paşa: Kazım, Musul boş, şunu isgal ediversene…

Lozan Barış Antlaşması bir zafer midir, yenilgi midir? Türkiye’de aynen bu sertlikte bir tartışmamız var ve zaman zaman alevlenir. Cumhuriyet’e 100 Gün’de o günlerin tanıklıkları ışığında hem Lozan Barış Antlaşması’nın imzalandığı şartları hem de daha o zaman yapılan tartışmaları aktarıyoruz.

Türkiye, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcında bir ‘Misak-ı Milli’ ilan etti. Anadolu’daki Mustafa Kemal tarafından yazılan ve işgal güçleri tarafından kapatıldıktan sonra 23 Nisan 1920’de Ankara’da görevine yeniden başlayan Meclis-i Mebusan’a kabul edilen bu yemin, yeni Türkiye’ye bir sınır da çiziyordu.

Çizilen sınır içinde bugünkü Musul ve Kerkük de vardı; çünkü burası Türkmen nüfusun yoğun yaşadığı, Türkmenler ve Kürtlerin birlikte Arap nüfustan daha fazla olduğu Osmanlı vilayeti Musul’du.

Mondros mütarekesi imzalandığında Musul vilayeti düşman işgalinde değildi, İngiliz orduları mütarekeden sonra ‘Hristiyanlar öldürülüyor’ bahanesiyle burayı işgal etmişti.

Lozan’da Musul ve İstanbul ile Çanakkale Boğazları meselesi bir arada konuşuldu. İtilaf Devletleri, daha çok da İngiltere Musul’dan çıkmak istemiyordu. Antlaşmada bu konu boşlukta bırakıldı, bir süre sonra Türkiye ve İngiltere isterlerse konuyu o zaman yeni kurulmuş olan ‘Milletler Cemiyeti’nin hakemliğine sunabilecekti.

1924 yılının ilk aylarında Ankara hükümetini en çok meşgul eden konuların başında Musul meselesi geliyordu. Başbakan ismet Paşa, konunun Milletler Cemiyeti’ne gitmesi halinde Musul’un kaybedilebileceğini düşünüyor, konuyu bu karar verilmezden önce çözme yolları arıyordu.

Tarih 30 Nisan 1924 Çarşamba. Siyasetten Mustafa Kemal’e de kırgın olarak büyük ölçüde kopmuş olan Kazım Karabekir o gün hasta yatağında olan Başbakan İsmet Paşa’yı ziyarete gidiyor. Karabekir’in günlüklerinden o günü aktarıyoruz:

İsmet Paşa’nın iki haftadır rahatsızlığı devam ediyor. Ziyaretine gittim. Görüşürken söz maarife intikal etti. Dedim, herkes müntesibîni iyi yerlere kayırıyor, en mühim mektepler tecrübesiz kimseler elinde. Dünkü rezaleti izahla maarifi Maarif Vekili hırpalıyor. İsmet, siyaset bu!.. Refet ’in beyanatını nasıl buldun? Rauf olaydı o da karışırdı. 

Ben elden geldiği kadar eski samimi hâle ircâa çalıştım. Kabul etmeyen sen olduğun hâlde hatayı görmüyorsun, daha fazla uğraşıyorsun. Ben askerlikten başka bir şeyle uğraşmayacağımı söyledim. Artık politika işlerine beni karıştırma! (Bir müddet sükûttan sonra) 

İsmet: Kâzım, Musul boş! Şunu işgal ediversene! 

Bu esnada oturduğum sandalyenin yanındaki sandalyedeki kâğıdı telaşla hiddetle çevirdi. 

Ben: Cihanın husumetini tekrar üzerimize çekeceğimizi ve Musul yüzünden İngilizlerle harbe girişmenin felâketini izah ettim (Fransa ve İtalya hatta Yunanlı pusudadır). Harb-i Umumi ’den evvel İmadiye ve Çölemerik civarındaki köylerde (Londra Başpiskopos Murahhası namıyla) İngiliz misyonerlerinin İngiliz mekteplerinde Nasturileri aleyhimize yetiştirdiklerini anlattım. Lozan ’da muahedeyi imzalayan sen değil misin, Musul’u neden orada halletmedin? Aramızda hallolunamazsa Cemiyet-i Akvâm ’a vermeyi kabul ettin. Bundan başka adem-i muvaffakiyetli bir teşebbüsün arkası bir Kürt kıyamı olur dedim. 

İsmet: İyi düşünülmüş bir plânın akim kalmasından müteessir görünerek sustu.

Musul konusunun Milletler Cemiyeti tarafından çözülmesine o yılın 6 Haziranında karar verildi. Milletler Cemiyeti de Musul’u yeni kurulan ve İngiltere mandasında olan Irak devletine verdi.

32