Bu hafta San Fransisco’da dünyanın yakın geleceği hakkında belki de en önemli ve kritik bir buluşma olacak.
Bütün gözler ABD Başkanı Biden ile Çin Devlet Başkanı Şi Jinping arasında yapılacak görüşmeye çevrildi.
ABD semalarından düşürülen Çin casus balonu olayından sonra iki lider ilk defa bir araya geliyor.
Şimdi anlatacağım iki olay işte bu toplantıdan bir hafta önce meydana geldi.
Yani Rusya-Ukrayna ve İsrail-Hamas savaşlarının dünyayı bir savaş alanına çevirme ihtimalinin giderek yükseldiği bir haftada, dünyanın şu an için açık ara en güçlü iki devletinin en üst düzey yetkilileri bu gidişatın kaderini belirleyecek.
Önce şunu söyleyeyim.
Yazacağım olayları bugüne kadar kimse birbiriyle ilişkilendirmedi.
Bunlar benim gözlemlerimin bende yarattığı duygular…
O gözle okumanızda fayda var…
Evet geçen hafta Cumartesi saat 12.05…
New York Beşinci Cadde’de Trump Towers’ın önündeyim.
Kapıda çakma bir Trump…
Çakma ama Trump tarafından özel izinle onun maskesini taşıyan bir görevli aslında.
10 dolara birlikte selfi çektiriyorum…
İşte tam o sırada arkamda müthiş bir bando sesi patlıyor…
Bu bando sesi ile Amerika’nın “Yeni Normal”inin benim için fevkalade anormal bir olayı ile karşı karşıya geliyorum.
Ama şimdi o günden üç gün geriye dönüp önce bir başka olayı anlatacağım.
İlk bakışta arkamdaki bando sesi ile başlayan olayla ilgisi yok gibi görünüyor, ama sonunda olduğunu anlayacaksınız.
Geçen hafta, 8 Kasımda üzerinde Fedex yazan bir kamyon ABD’nin başkenti Washington DC’deki Smithsonian Hayvanat Bahçesinden ayrılıyor.
Kamyona biraz önce özel bir forkliftle etrafı kapalı üç konteynır yüklenmiş…
Fedex kamyonu yavaş denebilecek bir sürüşle Dulles Havalanına geliyor.
İndirilen konteynırlar alanda bekleyen bir Boeing 777 tipi uçağa yükleniyor ve uçak havalanıyor.
Uçak kalkarken üzerinde yazılı yazıyı çok az insan farkediyor.
Boeing 777’in üzerinde şu yazılıdır:
“Fedex Panda Express…”
Uçak 9 Kasımda, yani ertesi gün Çin’in Chengdu havalanına indi…
İçindeki üç konteynır oradan şehrin Hayvanat Bahçessine götürüldü.
Böylece hayvanat bahçeleri tarihinin en ilginç görevlerinden biri tamamlandı.
Uçağın taşıdığı konteynırların içinde üç panda vardır.
Bunlar Çin tarafından Smithsonian Enstitüsü Hayvanat Bahçesine ödünçe verilen pandalardı.
Yıllardır Amerikan çocuklarının sevgilisi haline gelen bu pandalar Çin’le Amerika arasında pinpon maçı ile başlayan yumuşamanın sembolleri olarak sadece sosyal hayatın değil, uluslararası ilişkilerin de hep merkezinde kalmıştı…
Şimdi küresele köprülerin altından başka nehirler akmaktadır ve artık bu sempatik pandalar bile ilişkileri kurtaracak güce sahip değildir.
Barış pandaları ufuktaki savaş tamtamlarının çıkardığı gürültü arasında sessizce evlerine dönmüştür.
ABD ile Çin adı konmamış bir savaşın ekonomik cephelerinde bunkerlere girmiştir ve parmaklar artık tetiktedir.
Bu olaydan üç gün sonra…
11 Kasım 2023…
Beşinci Caddeki Trump Tower’ın önü…
Maskeli çakma Trump’la sefi yaparken arkamda askeri bir bandonun gümbürtüsü kopuyor…
Geri dönüp caddeye bakıyorum…
Ve o an bilmediğim bir Amerika’da olduğumu fark ediyorum…
Karşımda resmen bir Ninja ordusu geçit resmi yapıyor.
Yok yok tam Ninja da değil, kafalarındaki kukuletalara bakarsanız, Ku Klux Klan ordusu…
Ama ellerindeki pankartlardaki işaretlere bakarsanız çekik gözlü gizli bir Mason locası da sanabilirsiniz.…
Ama burada durup önce olayın ne olduğunu anlatmalıyım.
11 Kasım Cumartesi Amerika’da “ Veteran Day…”
Yani “Eski askerler ve Gaziler Günü…”
ABD için çok önemli bir anma günü bu.
Dünya savaşlarında, sonraki savaşlarda çarpışmış gazileri ve eski, emekli askerleri için büyük bir anma töreni düzenliyor Amerika…
Her yıl eski askerleri anmak için düzenlenen bu günde Beşinci Caddede büyük bir geçit töreni yapılıyor.
Amerika’nın birçok kuruluşu bu geçit töenine katılıyor.
Bu tören bir sosyolog gözüyle izlediğiniz zaman Amerikan toplumunun nasıl bir şey olduğunu anlamanıza çok yardımcı oluyor.
İki saat boyunca bu geçit törenini baştan sona izledim.
Önümden bir çok grup ve kuruluş geçti.
Mesela Siyah Kadın emekli askerler örgütü…
“Özel Hava Devriye gazileri” diye kuruluşlar geçti.
Hummer marka dört çeker araçlara meraklı insanların kurduğu “Hummer Squad(Tayfası)” geçti.
Onların arkasında Harley Davidson motorlarını bağırtan Cehennem Melekleri kılıklı obez insanlar geçti.
KPMC adlı uluslarası dev yatırım şirketinin arabası geçti.
Ama beni en çok, törenin en sonuna bırakılmış olan insanlar şaşırttı.
Ninja,Ku-Klux-Klan kıyafetli grubun en ön sırasında dev bir pankart dikkatimi çekti.
Pankartın üzerinde “Falun Dafa” yazıyordu…
O pankartın arkasından geçit töreninin en büyük ve en çarpıcı grubu yürüyordu.
Abartmıyorum, iki saat süren geçitin belki de dörtte birini Falun Dafa adlı bu kuruluşa bağlı guruplar oluşturuyordu.
Herbiri renk, elbise olarak farklı ve her biri kendine ait bandosu olan grupların pankartların üzerinde yazılı tek isim buydu:
“Falun Dafa…”
Hepsinin ortak özelliği askeri bir disiplin içinde yürümeleri ve davranmalarıydı.
Para militer bir ordu izlenimi veriyordu.
Ve bu paramiliter ordu orada karşımda kelimenin tam anlamıyla devasa bir güç gösterisi yapıyordu.
“Bir dakika” dedim…
Bu “Falun Dafa” kelimesi bana bir şeyi hatırlatıyor…
Google’a girip sordum, karşıma o çok iyi tanıdığım iki kelime çıktı:
“Falun Gong…”
Çin Komünist Partisinin ve devletinin başına bela olan o asker kılıklı sivil toplum örgütü…
Barış pandalarının Amerikan toprağını terkedip Çin’e dönmesinden 72 saat sonra, Çin’in tüylerini ürperten Falun Gong örgütü Amerika’nın finans başkentinde resmen gövde gösterisi yapıyordu.
Hem de Amerikan askeri ruhunun en kutsal günü olan “Gaziler Gününde”…
Sembolik anlamı açıktı…
Çin’in “dış güçlerin emrinde” deyip baş düşmanı ilan ettiği örgüt artık Amerikan askeri mazisinin sembollerinden biri haline gelmişti.
Çin Komünist Parti sistemini yıkmaya and içmiş örgütün merkezi artık Amerika Birleşik Devletleri olmuştu ve lideri de Amerika’da oturuyordu.
Bir Pensilvanya modeli yani…
Örgütün adı artık Falun Dafa olmuştu…
Öyleyse nedir bu Falun Gong…
1990’lı yılların başlarında Li Honghzi adlı biri tarafından kuruldu.
Bana göre çok güçlü bir Uzak Doğu tarikatı…
Budizmin klasik öğretisinden sapmış basbaya bir tarikat.
Başlarda Çin Komünist Partisi ve devletinin sadık ve fevkalade faydalı bir müttefikiydi. Parti bu tarikatı kendi amaçları için kullanıyordu.
Beraber yürüyorlardı aynı yağmurda… Beraber ıslanıyorlardı… El ele birlikte yürüyorlardı aynı yağmurda…
Ta ki…
Evet ta ki, örgüt bir süre sonra Çin devleti içinde de örgütlenmeye, partiyi bile ahtapot gibi sarmaya başlayıncaya kadar…
Çin Komünist Partisi ile sürtüşmeye başladı.
90’lı yılların sonunda Çin devleti Falun Gong’u artık devlet için çok tehlikeli bir paralel yapı gibi görmeye başlamıştı.
Böylece tarikatın ele başları, yöneticileri tutuklandı… Çok sayıda örgüt üyesi hapise atıldı. Bazı rakamlara göre 2000 üyesi öldürüldü.
Amerikalı bir senatörün iddiasına göre 65 bin Falun Gong üyesi organları için öldürüldü.
Sonunda Çin’de illegal örgüt olarak ilan edildi ve Falun Gong’un lideri ABD’ye kaçarak buradaki Uzak Doğu kökenliler arasında örgütlenmeye başladı.
Bu örgütün merkezi Pensilvanya’da değil, New York yakınındaki Deerpark adlı bölgede.
Tarikatın lideri de burada “Dragon Springs” adını koydukları dışarı kapalı bir arazide yaşıyor.
Çevre sakinleri giriş çıkışı kameralarla 24 saat kontrol altında tutulan ve gizli bir cemaat görüntüsü veren tarikattan şikayetçi.
Yani yakın bir zamanda bu bölgeyi de bir Netflix belgeseli olarak izlersek şaşırmayalım.
ABD’deki adıyla Falun Dafa’nın büyük özelliği aşırı muhafazakar bir düşünce yapısına sahip olması.
Tam Amerikalı evangelistlerin tapacağı bir tarikat yani. Ama Amerikalı Hıristiyanlar bu örgütten pek haz etmiyor.
LGBT’ye şiddetle karşılar.
Feminizmden nefret ediyorlar. Trump’ın en büyük destekleyicileri. Hatta Trump adına yıkıcı komplo teorileri üretiyor ve “Epoch” adlı güçlü bir medya ağı ile bunları Amerikan toplumuna yayıyor.
Tam Uzak Doğu disiplini ile hareket ediyorlar.
Hepsinin ellerinde aynı sloganı yazılı pankartlar taşıyor.
“Doğruluk”, “Merhamet” ve “Hoşgörü…”
Ne kadar masum sloganlar değil mi… Size de tanıdık gelmedi mi bunlar…
Ama devletin içine sızdıkları zaman o sloganların ne anlama geldiğini en iyi bilenleler herhalde biz Türkleriz.
Görünüşteki amaçları ne olursa olsun bu tür dini tarikat örgütlenmeleri beni hep çok ürkütür.
Önümden geçenlere bakıyorum…
Birer sivil grup değil, sanki askeri bir Brigad havası var.
Bunları görünce FETÖ niye Amerika’yı seçti çok daha iyi anladım.
ABD bir tarikatlar cenneti…
Geçen yıllarda da Gaziler Günününe hep böyle çok güçlü bir gövde gösterisi ile mi katılıyorlardı bilmiyorum, ama bu defaki gerçekten ürkütücü bir gövde gösterisiydi…
Hissiyatım sanki bu örgüt Biden-Ji görüşmesinden önce çok güçlü bir gövde gösterisi yaptı.
Ama geçitteki Falun Dafa Amerikan toplumsal gerçeğinin sadece bir bölümü…
Göz kameranızı biraz arkaya, yana, ileri geri kaydırınca öteki Amerika da çıkıyor karşınıza.
Kısaca yakın bir dönemde FETÖ örgütünü de bir Gaziler Günü geçit töreninde görürsek şaşırmayalım…
Falun Dafa brigatlarının geçit yaptığı Beşinci Cadde’de onları seyrederken gözüm karşı taraftaki Victoria’s Secret vitrinlerine takıldı.
Victoria’s Secret dünyanın en ünlü kadın iç giyim markası…
Çok seksi ve iç gıcıklayıcı külot ve sutyenler üretiyor.
Vitrinlerin içi ve binanın üstü dev Mariah Carey fotoğrafları ile süslüydü.
Yani Amerika’nın en Hıristiyan şarkısını söyleyen kadın şarkıcının fotoğrafları…
Victoria’s Secret Noel mevsimini açmış anlayacağınız.
Mariah Carey denince her Amerikalı Hristiyanın aklına onun “All I Want For Christmas is You…” şarkısı gelir.
Her yıl bu mevim bütün Hıristiyan dünya üç Noel şarkısı dinler.
“Gingle Bell”, Wham”in “Last Christmas” ve Mariah Carey’in bu şarkısı.
Sadece Spotify’da 1.5 milyar kere dinlenmiş bu şarkı…
Ancak vitrinlere bakarken şunu da düşünmeden edemedim.
Her taraf kırmızı tanga ve G string doluydu… Victoria’s Secret Hazreti İsa’nın kutsal doğum gecesine en seksi vitriniyle hazırlanıyordu.
This is America man…
Adamım burası Amerika…
Çin’in FETÖ’sü gövde gösterisi yaparken dünyanın en seksi kadın iç giyimlerini satan mağaza caddenin kenarında kırmızı G stringleriyle onları ve doğmaya hazırlanan Hazreti İsa’yı selamlıyordu.
Falun Gong Tugayları geçerken cadde kenarı gözlemlerim devam ediyor.
Victoria’s Secret mağazasının biraz ilerisinde ucu görünmeyen bir kuyruk…
Burası Lego mağazasının önü…
Bu dükkanınn önünde son defa Haziran ayında geçmiştim.
O gün LGBT Pride yürüyüşü günüydü.
Lego mağazası vitrinlerini LGBT renkleri ile boyamıştı.
Mağazanın önünde yine böyle bir kuyruk vardı.
Lego bir çocuk oyuncağı…
Sosyolog olarak hep anlamaya çalışıyorum ama bir türlü çözemiyorum.
Bu kuyrukların sırrı ne?
Lego”nun Türkçe adı “Yap boz…”
Veya Boz yap…
Acaba 65 plus siyasetçilerin berbat ettiği, paramparça hale getirdiği dünyayı yeniden kurmaya çalışan çocukların kuyruğu mu bu…
23 Kasım 2024 - Hadise’nin yeni şarkısıyla gelen eski Türkiye özlemi: ‘Biz bizeydik nostaljisi’
22 Kasım 2024 - Ufuk Uras’a sordum: Devlet beye o soruyu sordun mu?
20 Kasım 2024 - Son anket: Türk halkı böyle bir Milli Eğitim Bakanı istemiyor
19 Kasım 2024 - Yılın son profil analizi: Hakan Fidan’a elini veren kaç parmağını kaybeder?
17 Kasım 2024 - İşte o ünlü adamın aynı anda idare ettiği altı kadının isimleri