Kuzey Kore, ABD-Güney Kore görüşmesinin ardından en güçlü uzun menzilli füzesini ateşledi
İsrail ve Filistinli örgütler arasındaki savaş, Pasifik'te de gerilim yaratı. Güney Kore, Kuzey'den, Tayvan ise Çin'den gelecek "olası" saldırılar karşısında teyakkuz içinde.
Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu ardından bazı ülkeler “düşmanları”nın benzer saldırısına maruz kalma korkusu yaşamaya başladı. Bu öyle bir korku ki bunun için diplomasi trafiği dahi başladı. Çin ile egemenlik ihtilafı yaşayan Tayvan, Ukrayna ve İsrail’den “savunma” dersleri almaya niyetlenirken, Güney Kore de müttefiki Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) Kuzey Kore’ye karşı “uyanık” olması için uyardı. İki ülkenin de korkulu rüyası Hamas tarzı bir saldırıya maruz kalmak.
Pazar günü Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-Yeol ABD Savunma Bakanı (Pentagon Şefi) Lloyd Austin’i evinde ağırladı. Akşam yemeği esnasında Yoon ABD’li bakana endişelerini anlattı. Kuzey Kore’nin Hamas tarzı saldırı gerçekleştirme ihtimaline karşı “uyanık” olmak gerektiğini söyledi. Seul’un bu korkusu Genelkurmay Başkanlarının geçen ay yaptığı açıklamaya dayanıyor. Geçen ay Güney Kore Genelkurmay Başkanı Pyongyang’ın Güney’e savaş açması durumunda “Hamas saldırısına benzer yol izleyebileceğine” dair kanıtlar bulunduğunu iddia etmişti. Peki, Güney Kore gerçekten çatışma riski altında mı, yoksa İsrail ile Filistinli örgütler arasındaki savaş müttefiklerine Pyongyang’a sert tutum izlemek konusunda baskı yapma aracı mı sağlamış oldu? Hamas gerilla savaşçılarının İsrail’e saldırısı hibrit savaş olarak bilinen türün başlıca örneği.21. Yüzyıl Askeri Araştırmalar Enstitüsü’nde araştırma görevlisi Ryu Sung-Yeop bunun Kuzey Kore’nin geleneksel olarak çok iyi olduğu bir konu olduğunu belirterek, hibrit savaşa girişmesi halinde Seul’ün zarar göreceğini belirtti. 7 Ekim’in erken saatlerinde henüz operasyon yeni başlamışken Hamas, İsrail’e beş bin roket fırlattıklarını açıklamıştı. Pyonyang’ın saldırı kapasitesi tabii ki Hamas’tan çok daha yüksek. Uzmanlar Kuzey Kore topçularının saatte 16 mermi ateşleyebileceğini hesaplıyor. Bu sebeple Seul Tel Aviv’in Demir Kubbesi gibi bir hava savunma sistemi geliştiriyor.
Ancak bir benzerlik dikkat çekiyor: Tüneller. Hamas’ın Gazze’de yaptığı gibi Kuzey’in de Askerden Arındırılmış Bölge (DMZ) altından geçen, olası işgalde kullanılabilecek silahlarla dolu bir yer altı tünelleri ağı inşa ettiği düşünülüyor. İki Kore arasındaki yüksek tansiyon yıllardır düşmeyen ve dünyayı teyakkuzda tutan gerilimlerden biri. Özellikle Kuzey Kore’nin sürekli nükleer silah denemeleri yaptığı düşünüldüğünde.
Kuzey Kore tehdidi onlarca yıldır Güney’de her bölgesinde hissediliyor. Ancak en büyük saldırı en son 13 yıl önce yaşanmıştı. 13 yıl önce askerler Güney Kore’ye ait bir adayı bombalayarak iki deniz piyadesi ve iki sivili öldürerek tüm dünyanın gözünü bölgeye çevirmişti. Uzmanlar geçen 13 yılda Pyongyang’ın saldırı stratejilerinde ilerleme kaydedildiğinin üzerinde duruyor. BBC’ye konuşan Kore Ulusal Birleşme Enstitüsü Kuzey Kore Araştırmaları Direktörü Hong Min “Hamas çoğunlukla kısa menzilli roketlere güvenirken Kuzey Kore çok daha uzun menzilli çeşitli toplara sahip. Saldırı kabiliyeti Hamas’tan çok daha fazla” diyor. Son yıllarda Pyongyang nükleer silah cephaneliğini geliştirmeye ve arttırmaya odaklandı ve taktik nükleer silah taşıma kapasitesine sahip kısa menzilli balistik füzeler geliştirdiğini iddia etti. Hükümetin eski savunma danışmanlarından Cho Seong Ryul’a göre bu Kuzey Kore’nin Hamas’a benzer taktikler kullanması için bir neden kalmadığı anlamına geliyor. Şu anda Kyungnam Üniversitesi’nde askeri çalışmalar profesörü olan Cho Kuzey Kore’nin bağımsız bir devlete sahip olması nedeniyle “şu anda savaşa girmek için hiçbir teşviki olmadığını” savunuyor.
Ayrıca Güney Kore ve ABD, Güney’e yönelik herhangi bir saldırının Kim rejiminin sonunu getireceğini defalarca dile getirdi. Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong Un’un en büyük önceliğinin de yönetimini ayakta tutmak olduğu bilinen bir gerçek. Yine de İsrail’e yönelik saldırılar Seul yönetiminin güvenlik açısından endişe ettiği bazı konuları daha da belirgin hale getirdi. Özellikle de Kuzey ve Güney arasında 2018 yılında ülkenin bir önceki yönetimi döneminde imzalanan ve sınır ötesi çatışma ve saldırıları önlemeyi amaçlayan askeri anlaşma bağlamındaki endişeleri.
Anlaşma uçuşa yasak bölge yaratarak her iki tarafın sınır yakınlarında askeri uçak ya da gözetleme teçhizatı kullanmasını yasaklıyordu. Güney Kore’nin yeni atanan Savunma Bakanı Shin Won-sik Kuzey’i gözetlemek üzere insansız hava aracı kullanılabilmesi için anlaşmanın iptal edilmesini önerdi. Hamas saldırısının ardından yaptığı açıklamada “2018 askeri anlaşması gözetleme ve keşif kabiliyetlerimizi büyük ölçüde sınırladı” dedi. Savunma Bakanı İsrail’in Gazze sınırını daha iyi gözetlemesi halinde kayıp sayısını azaltabileceğini de söyledi.
Kuzey Kore 2018’den bu yana anlaşmayı birkaç kez ihlal etmiş olsa da çatışmalar azaldı ve bazı uzmanlar anlaşmanın iptalinin gerilimi artıracağını, bir saldırıyı daha olası hale getireceğini öne sürüyor. Kore Ulusal Birleşme Enstitüsü’nden Hong Min “Anlaşmayı feshetmek sınıra yakın gerçek zamanlı izlemeyi biraz iyileştirebilir, ancak çok etkisi olmaz” dedi. Hong bunun yerine Kuzey’in ilk saldıran olmasını önlemeye odaklanmak gerektiğini söyledi. “Hamas gibi her şeyi bir anda fırlatmaya karar verirse Kuzey Kore’nin tüm cephaneliğine karşı herhangi bir ülkenin kendini tamamen korumak için yapabileceği hiçbir şey yok.”
Hamas’ın İsrail saldırısı ardından endişelere gark olan tek ülke Güney Kore değil. Çin ile egemenlik ihtilafı olan Tayvan’da da benzer alarm durumu hakim. Özellikle eski ABD Temsilciler Maclisi Başkanı, nam-ı diğer “Kriz kadın” Nancy Pelosi’nin Taipei ziyareti ardından yeniden gündeme gelmişti. Çin’e karşı ABD ile yakınlaşan ve bu hamleleriyle Pasifik sularını bir anlamda “kaynatan” Tayvan, İsrail ve Filistinli örgütler arasındaki savaştan ders çıkarmaları gerektiğini açıkladı.
Hamas’ın İsrail’e düzenlediği baskından sonraki hafta Tayvan savunma bakanlığı İsrail-Gazze savaşından ders çıkaracak bir görev gücü kurulduğunu duyurdu. Tayvan Savunma Bakanı Chiu Kuo-cheng ilk dersin istihbarat toplamak olduğunu söyledi, Çin’in tehditlerine karşı koymanın anahtarı bu olacak diye konuştu.
İsrail’in çok donanımlı bir istihbarat ağı ve güçlü ordusu olduğunu vurgulayan uzmanlar ise “Hamas saldırıları karşısında onlar bile şaşkına döndüyse olası Çin saldırısında biz ne yaparız?” görüşünde.