Bu evde yok yok: 42 kamyon çöp çıktı
Show TV’de dün 22. bölümüyle ekranlara gelen ‘Aile’de sular durulmadı. Her bölüm bir karakterin canıyla imtihan edildiğimiz dizide sağlıksız psikolojisiyle hedef bu kez Hülya oldu.
Geçen haftayı mafyatik ailenin amcası İbrahim Soykan’ın hayattan, usta oyuncu Levent Ülgen’inse diziden ayrılmasıyla bırakmıştık. Ana karakterlerimizden Aslan Soykan’ı (Kıvanç Tatlıtuğ) kaybetme korkusununsa yeni bölümde tüm düşmanlıkları yumuşatacağını sanmıştık. Fakat her bölüm tüm karakterler bir türlü çözülemeyen kulaklık kablosu gibi birbirine giriyor.
Diziyi diğerlerinden ayıran unsur bize göre ne gözde oyuncular ne de entrika. Dizi, karakterlerin katmanlarına inmesiyle, psikolog Devin’in bazı replikleri üzerinden sağlıklı ilişkilenmeyi ve terapiyi öne çıkarmasıyla ayrılıyor. Bu bölüm yine Devin (Serenay Sarıkaya) sayesinde bu kez çift terapisine değinildi. Toplumumuz zaten bireysel terapiye gitme düşüncesinden bile irkiliyorken çift terapisine bakışı siz düşünün. İşte bu önyargıyı da Aslan üzerinden işlemişler. Aslan, eşi psikolog olan birine göre hiç yontulmamış bu konuda. Yoldan birini çevirip çift terapisiyle ilgili görüşlerini sorsak daha incelikli yaklaşırdı. Neyse, yine de bu gözler bir dizide çift terapisi teşebbüsü gördü.
Bölüme Aslan ve annesi Hülya’nın (Nur Sürer) ilişkisi damgasını vurdu. Annesi için “Beni sevdi mi, sevdi. Ama çok zehirli sevdi,” sözlerini sarf eden Aslan’ın, annesi tarafından hep duygusal şantaja maruz kaldığını öğrendik.
Aslan’ın şu tespiti aslında içindeki çocuğu iyileştirmenin ilk adımıydı: “Biraz az sevildiğini hissetsin, ağzından ölüm lafı eksik olmaz. Karşıdaki insanı korkutarak kendini daha fazla sevdirmeye çalışmak ne kadar tehlikeli.”
Bu sözlerle annesininkinin bağlılık değil, bağımlılık olduğunu fark etse de belli ki çok gecikmiş. Zira Hülya yine aynı taktiğe, bu kez dozu artırarak başvurdu; dozu kaçan sevgi deli bal oldu. Hülya hem bağımlı olduğu oğlunu hem de kendisiyle özdeşleştirdiği çiftlik evini kaybedince, ‘kurtulamazsam sorun yok, kurtulursam da istediğimi alırım ve oğlum döner’ mantığıyla hareket ederek kendi hayatıyla bir kumar oynadı. Her bölümü falanca karakter öldü mü gizemiyle bitirmeyi alışkanlık edinen dizide, gelecek bölümün karakteri için ‘o piti piti’ oynadıklarına dair duyumlar aldık.
* Aslan gibi birinin paraya takılması garip olsa da terapi ücretlerine değinildi. İşin ederinin ne olduğunu tartışmaya açmıyoruz, herkes emeğinin karşılığını almalı. Fakat herkesin psikolojisinin fena olduğu ülkemizde temel ihtiyaç olan terapiye erişimin zorluğu üzerinden ekonomiyi tartışmaya açabiliriz mesela.
* Bu çift terapisinde mafya olduğunu açıkça söyleyince “Yasa dışı aktiviteden bahsedecek olursanız emniyete bildirmem lazım,” cevabını alan Aslan, “Mesleki olarak ötekileştirildiğimi hissettim,” “Örselendim,” “Ben mafya bireyim,” gibi esprilerle sosyal medyayı pek eğlendirdi. Ancak toplumda ya önyargılı yaklaşılan ya da ciddiye alınmayan terapinin karikatürize edilmesi iyi bir fikir miydi bilemiyoruz.
* Sosyal medya yansımalarından devam edelim. Serenay Sarıkaya’nın, Devin olarak babasıyla yüzleştiği sahnedeki oyunculuğu çok beğeni topladı. Soykan ailesinden biri tarafından istismara uğradığını öğrendiğimiz Serap’ın bu travmasını bir türlü açmamalarıysa, senaristlerin konuyu önemsemediği yönünde eleştirilere sebep oldu.
* Devin ve Aslan’ın sevişmeleri (veya sevişeyazmaları) her seferinde izleyicide heyecan yaratmasıyla ön plana çıkıyor malum. Ancak biz yine görünmeyeni görünür kılalım: Sansür mantığı çok tuhaf işleyen televizyonlarımızda neredeyse evli çiftlerin cinsel hayatı bile yok sayılıyorken bu dizide çiftimizin birbirine olan çekimine sürekli değinilmesi, kendi çapında bir başkaldırı sayılabilir. Bu bölümün ‘uçakta sevişmeye teşebbüs’ sahnesi her ne kadar daha genç izleyicide heyecan uyandırsa da bu sahne, bir klişeyle dalga geçme sahnesiydi. Bu klişedeki küçücük uçak tuvaletinin fiziksel koşulunun göz ardı edilmesini ve uçaktakilerin böyle bir şeyi fark etmeyeceği saflığını tiye aldılar bizce.
Künye
Yayın mecrası: Show TV
Yapım: Ay Yapım
Yapımcı: Kerem Çatay
Yönetmen: Ahmet Katıksız
Senaryo: Hakan Bonomo, Ali Kobanbay
Müzik: Toygar Işıklı
Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ, Serenay Sarıkaya, Nur Sürer, Musa Uzunlar, Nejat İşler, Canan Ergüder, Ayda Aksel, Selin Şekerci, Yüsra Geyik, Şirin Sultan, İpek Tenolcay, Umutcan Ütebay, Nurcan Eren, Alper Çankaya, Rüçhan Çalışkur, Emel Göksu