Mahfi Eğilmez: Enflasyonun düşük çıkması sadece bir illüzyon
Gazetecilik yaşamım boyunca bugün yaptığım gibi sadece dadacı araştırma mizah yazıları yazdığımı filan sanmayın benim.
insana bu ayrıcalık gökten zembille inmez, sadece bu tür yazarak meslekte kalabilmek için önce biraz sürünmeniz, aslında bu mesleğin yüzde 90’ını oluşturan türde manasız işler de yapmanız gerekiyor. ancak bu aşamaları geçtikten sonra bir insana mizah yazmayı deneme şansı belki verilebilir. O da başınızda ufku açık, denemekten korkmayan, farklıyı arayan Ertuğrul Özkök gibi bir yayın yönetmeni olmasına bağlı. bu şansı bana Hürriyet’te Ertuğrul Özkök verdi. Sonuçta ikimiz de alınan sonuçtan memnunuz bugüne kadar.
benden sonra yeni mizah yazarı çıkabileceğini de sanmıyorum çünkü artık mizah anlayışı düzeyi dibe vurdu, ‘Güldür Güldür’ şovundaki düzeye düştü. hem yetenekli biri çıksa bile ortada artık ufku açık, yeniliklerden korkmayan, modern düşünen ve farklı yazı türüne imkan açacak bir yayın yönetmeni de yok.
Hürriyet’e geçmeden önce ben Cumhuriyet gazetesinde ekonomi muhabiriydim. Ve bir muhabirin başına gelebilecek en sıkıcı, en anlamsız işlerden birini yapmak için ben seçilmiştim bu gazetedeyken. O gece asgari ücret tespit komisyonu toplanacaktı şimdi olduğu gibi ve ben o toplantının sonucunu bekleyecektim.
bana bu manasız görevi veren büro şefim Yalçın Doğan’dı. daha sonra bu manasız göreve beni seçmiş olduğu için acaba yalçın abiden hayatım boyunca nefret mi etsem diye de düşünmüştüm. ama onu nefret edemeyeceğim kadar sevdiğimden bunu uygulamaya koymadım.
Asgari ücret komisyonu o gün akşamüstü toplanacaktı ve tecrübelilere göre ertesi sabaha karşı sona ermesi ihtimali yüksekti.
Yani soğuk bir Ankara gününde büyük ihtimalle kaloriferleri de yetersiz, hayli sevimsiz olması için bayağı çaba gösterilmiş olması gereken bir bakanlık salonunda bir kapının açılmasını beklemek gibi sevimiz mi sevimsiz bir işti bu. Bunu gazetecilik açısından manasız yapan boyut da şuydu: memlekette asgari ücret bir defa tespit edildiğinde bunun anında yurt çapında duyulmamasına imkan yoktu. Kararı bekleyenler arasında Anadolu ajansı da olduğundan bunu o an duyması için bir de Cumhuriyet muhabirine neden ihtiyaç vardı bu benim için hala meçhul.
Akşam üstü başlayan toplantı ertesi sabah altıya kadar sürünce ve o kadar saat asgari ücreti yine de tespit edemediklerinden binadan saat sabah 7’de çıktığımda Ankara’yı tamamen terk edip bu tür saçmalıklarla uğraşılmayacağını sandığım gazetenin İstanbul merkezine geçme kararı vermiştim.
İstanbul merkezde asgari ücret saçmalığı duyarlılığı yoktu ama çok daha başka, orijinal saçmalıklar üretme konusunda İstanbul merkez pek becerikliydi, bunu sonradan anlamıştım. bu beceri eski Hürriyet camiasında özellikle çok çarpıcı ve etkiliydi. 8 saat sonra işlenecek bir cinayeti izlemesi için bile muhabir gönderen müdürler vardı… gerisini siz düşünün.
Bu arada biz bugün yeni asgari ücreti beklerken bir kişi yapay zekaya yeni asgari ücretin ne olacağını sormuş ve o da 15 bin 707 lira cevabı vermiş. Yapay zeka bu hesabı TÜİK verilerine dayanarak yaptıysa bunun gerçekçi olabilmesi bence mümkün değil, ama yine de bakacağız acaba doğru bildi mi diye.