İstanbul’da karar çıktı: Cemevleri ibadethane sayılacak
İBB için aday adaylığını açıklayan Külünk "Geçimle ilgili problemleri görüp adım atılmadığında 1 Nisan sabahı Türkiye’de erken seçim konuşulur ve Cumhurbaşkanımız Beştepe'de rahat oturamaz" dedi. Ve bunları muhalif bir kanalda, Karar TV'de söyledi.
İBB Başkanlığı için AK Parti’den aday adaylığını açıklayan Metin Külünk Karar TV’de konuştu. “Ekonomik zorluğun faturası yerel seçimlerde AK Parti’ye çıkar mı” sorusunu yanıtlayan Külünk “Hiç şüphem yok ki çıkar. Eğer sokağı anlamamakta inat edilirse mutlaka çıkar. Bu insanların geçimle ilgili problemlerini görüp bunlara yönelik adımlar atılmadığı zaman bir de üstüne üstük adaylar belirlenirken ‘Biz kimi koysak kazanır, merkezden belirledik gönderiyoruz bunu seçin’ mantığıyla hareket edilirse çok açık söylüyorum 1 Nisan sabahı Türkiye’de erken seçim konuşulur ve Sayın Cumhurbaşkanımız Beştepe’de rahat oturamaz” şeklinde cevap verdi.
Yeni İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göreve gelmesinden sonra artan operasyonlardan söz edilirken “devlet bunları görmüyor muydu” sorusunu da yanıtlayan Metin Külünk, AK Parti’nin özellikle 15 Temmuz kalkışmasından sonra dipten gelen dalgayı okuma becerisini yitirdiğini söyledi, “İşgal girişiminde sokağa çıkan kişilerin tavrını doğru okumazsak bu bizi yanıltır. 15 Temmuz’dan sonra gücün kontrolsüz olma riski ortaya çıktı. Bu söylediklerim bazı arkadaşlarımızın hoşuna gitmeyecek biliyorum. Bu ülkenin bir daha 90’lı yıllara dönme lüksü yok. Bu nedenle ki ‘Ak Partili arkadaşlar dipten gelen dalgayı doğru okuyun’ diyorum” dedi.
Külünk “15 Temmuz’dan sonra gücün çok daha ötelere taşmasından dolayı derebeylikler oluştu. Sayın Erdoğan müthiş bir güç. Erdoğan’ın gücünü elinde tutanlar, olduğu yerde kendi çıkarlarını oluşturdu, maddi ve manevi. Tamamı için bunu söylemem haksızlık olur. 15 Temmuz’dan sonra Sayın Erdoğan müthiş bir güç oldu her anlamda. Bu güç üzerinden belli noktalarda kontrol edilmeyen, edilemeyen derebeylikleri oluştu, maddi ve manevi çıkar alanları oluşturuldu. Bunlar teşkilatlara kimseyi yaklaştırmadılar, kendi akıllarına göre dizayn etmek istediler. Dolayısıyla Sayın Ali Yerlikaya’nın raftan indirip harekete geçirdiği tüm operasyonlar toplumun hafızasındaki operasyonlardır” dedi.
Derebeyliklerin siyasetin toplumdaki güvenini erittiğini “sokak siyasete güvenmiyor” sözleriyle ifade eden Külünk toplumda ciddi bir yoksullaşma tehlikesi olduğunu belirtti, “Bir yılda hayatımız dört kat güçleşti. Evimde eşim ve kızım pazardan alışveriş yapıyor. Pazardan eve gelince fiyatlardan şikayetçi oluyorlar. Peki asgari ücretle geçinen ne yapacak? Kira fiyatları 15 bin liradan aşağı değil” dedi.
Sözünü ettiği yoksullaşmanın yerel seçime nasıl bir etkisi olacağı, faturanın yerel seçimde AK Parti’ye çıkıp çıkmayacağı yolundaki soruya da Külünk “Hiç şüphem yok ki çıkar. Eğer sokağı anlamamakta inat edilirse mutlaka çıkar. Ben 2019’da da uyarmıştım. ‘Sokağın beklentilerini karşılayamayacak isimlerle alana girilirse…’ demiştim. Yerel yönetimlerde sokağın tartıştığı isimler var. Sokağın gözünden hiçbir şey kaçmaz. Şimdi İstanbul’da herkes aynı yerde mi yemek yiyor? Seçimden önce bazı arkadaşlarımız ‘Restoranlar dolu görüyoruz’ gibi söylemlerde hata yaptı. O cep telefonlarını, daireleri kaç kişi alabiliyor? Herkes Beşiktaş’ta sahilde yemek mi yiyebiliyor? İstanbul’un çevresindeki 10 milyon kişi ekonomik olarak eşit şartlarda değil. Bu insanların geçimle ilgili problemlerini görüp bunlara yönelik adımlar atılmadığı zaman bir de üstüne üstük adaylar belirlenirken ‘Biz kimi koysak kazanır, merkezden belirledik gönderiyoruz bunu seçin’ mantığıyla hareket edilirse çok açık söylüyorum 1 Nisan sabahı Türkiye’de erken seçim konuşulur ve Sayın Cumhurbaşkanımız Beştepe’de rahat oturamaz. Bu filmi çok gördüm. Bu benim 23. seçimim ve daha tehlikelisini söyleyeyim, Türkiye ciddi bir siyasi kaos içine girer. O yüzden yerel seçimler bir anlamda Türkiye’nin istikametini de etkiliyor” dedi.
Programın devamında Külünk’ten AK Parti siyasetine çarpıcı eleştiriler geldi. Külünk ekonomik kriz döneminde üç harfli marketlerin kârlarını katladığını hatırlatarak “Bu milletin, garibanın akşamı bekleyip pazardan daha ucuz domates alırız dediği bir süreçte daha yetmedi topraktan itibaren neo-liberal bir vahşilik ile bu millete domatesi pahalıya yedirmek istediler. Peki biz şimdi TÜSİAD çevresini eleştirirken bize benzeyen, namaz kılanların ne farkı var? Ben eleştirmedim açıkça söyledim, Türkiye’nin yurtdışına çıkartılmış 500 milyar dolar parası var, devlet biliyor ve bunu ülkeye getirsin diyorum. Zenginlere servet vergisi getirilsin” şeklinde konuştu.