Umut Evirgen'in kabarık aşk defterini kapatıp Alina Boz ile evlenmesi akıllara bazı soruları getirmiş olabilir: Romantik ilişkilerde davranış kalıpları değişir mi? Kim heyecan peşinden koşar, kim duygularını uzun vadeli ilişkilere yatırır?
Hafta sonu sosyal medya Alina Boz ile Umut Evirgen’in dünyaevine girmesi haberi ile yıkım yıkım yıkıldı. Beş ay önce sevgili olan Evirgen ile Boz kısa sürede evlenmeye karar vermiş ama anlaşılan kimse bu kararın gerçekleşeceğine pek inanmıyormuş.
Bunda Umut Evirgen’in kabarık aşk defterinin de payı yok değil. Tuba Büyüküstün’den Melisa Şenolsun’a, Farah Zeynep Abdullah’tan Serenay Sarıkaya’ya Dilan Çiçek Deniz’e en alımlı, başarılı kadınlarla ilişkileri konuşuldu. Peki ne oldu da bu çapkın adamı 25 yaşında bir Rus-Türk oyuncu dize getirdi hem de görüşmeye başlamalarının birinci ayında evlenmeye karar verecek kadar.
Kadın avcıları kovalamacanın heyecanından ve flört oyunundan gerçek ilişkinin kendisinden daha çok keyif alan çekici erkekler. Genellikle düzgün konuşuyor ve size kendinizi o ortamdaki en çekici kadın gibi hissettiriyor hatta ilgisi ile ayaklarınızı yerden kesiyor. Bir kadın avcısı ilişki defterinin doluluğundan öte bir ilişkiden diğerine ışık hızında geçebilme maharetini gösteriyor.
Dolayısıyla karşınızdaki erkek aynı anda sizin dışınızda birileriyle de (arkadaşlık adı altında) ilgileniyor, duygusal bağlantı yerine fiziksel yakınlığa daha fazla odaklanmış gibi görünüyor, kısa süreli ilişki geçmişi ile konuşuluyor ve ilişkinin hızını kendi ihtiyaçlarına uyacak şekilde kontrol etmeye çalışıyorsa aman dikkat! İçgüdülerinize güvenin, tehlike çanları çalıyor demektir.
Bu erkek bir gün ilgili ve dikkatli görünebiliyor ancak ertesi gün mesafeli ve tepkisiz hali ile sizi şaşırtabiliyor. Bu sizi tetikte tutmak ve ilişkide kontrolü sürdürmek için bir taktik. Tüm kadın avcıları eşit yaratılmıyor. Bazıları yalnızca kısa bir kaçamak arıyor, diğerleri ise daha manipülatif ve kasıtlı olarak partnerlerini aldatabiliyor. Hatta bazıları partnerlerini kontrolleri altında tutmak için duygusal istismara dahi başvurabiliyor. Davranışları üzerinde düşünmeye ya da geçmişteki hatalardan ders almaya zaman ayırmadan sürekli olarak bir ilişkiden diğerine atlayan “seri avcılar” özellikle bir ilişkiyle ilgileniyormuş gibi görünebiliyor ancak sonuçta her türlü bağlılıktan kaçınan “bağlılık fobisi” ağır basıyor.
Aslında bu avcıların psikolojisini İngiliz psikiyatr John Bowlby’nin bağlanma teorisinden anlıyoruz. Bu teori, çocukluk dönemindeki bebek ve bakım vereni (bu kişi çoğunlukla anne) ilişkisi aracılığıyla kurulan bağlanma stillerimizin bizi aşk hayatımızda ve ilişkilerimizde de etkilediğini söylüyor. Bağlanma teorisine göre kaçıngan bağlanan bir kişi ilişkilere çok fazla duygu yatırmıyor ve bir ilişki sona erdiğinde çok az sıkıntı yaşıyor. Genellikle uzun çalışma saatleri gibi bahaneleri yakınlıktan kaçınmak için kullanıyor. Stresli zamanlarda eşleri desteklemiyor ve onlarla duygu, düşünce ve hislerini paylaşmıyor. Araştırmalara göre diğer bağlanma tarzlarıyla karşılaştırıldığında, korkulu-kaçınmalı bağlanmanın, kişinin yaşamı boyunca daha fazla cinsel partnere sahip olacağı eğiliminin habercisi.
Yani gelecekteki kalp kırıklığı olasılığını en aza indirmek için bir ilişkinin “balayı” fazını onu etiketlemeden süresiz olarak uzatmak isteyebiliyor. En önemli korkusu, gerçek benliğini açığa çıkarınca sevgilisinin artık onu sevmemesi.
Potansiyel risklere rağmen kadınların bu avcılara çekilmesi alışılmadık bir durum değil. Heyecan verici ve farklı görünüyorlar, günlük yaşamın monotonluğundan geçici bir kaçış sağlıyorlar. Bazı kadınların (çok çekici ve ünlü de olsa) kendilerini avcının gösterdiği ilgi ve onaya karşı savunmasız bırakan çözülmemiş duygusal sorunları olabiliyor.
Bu erkekler genellikle karizmatik ve çekici bir kişiliğe sahip, bu da hedeflerinin kendilerini çok özel ve arzu edilir hissetmelerini sağlayabiliyor. Özellikle dış kaynaklardan onay arayan, öz saygısı düşük veya reddedilme geçmişi olan kadınlarda işe yarıyor. Tabii ki bir neden de kovalamacanın heyecanı. Avcının davranışının belirsizliği ve öngörülemezliği bazı kişilere çekici gelebilecek bir heyecan ve meydan okuma duygusu yaratabiliyor. Avcı artık ilgilenmediğinde veya müsait olmadığında bile, duygusal açıdan yorucu ve zarar verici olabilecek bir şekilde onu takip etme döngüsüne yol açabiliyor.
Ne yazık ki bir avcıyla çıkmak nadiren tatmin edici ve sağlıklı bir ilişki sağlıyor. Bunun yerine duygusal olarak bitkin, incinmiş ve kullanılmış hissedebiliyorsunuz. Size hayatındaki tek önemli kişiymiş gibi hissettiriyor, ancak ilgisini kaybettiğinde veya yeni bir hedef bulduğunda hayatına siz olmadan devam ediveriyor. Bu da bulutlardan düşmenize ve kanatlarınızın kırılmasına yol açıyor.
Tabii ki bir avcı da değişebiliyor ve size bağlanmaya karar verebiliyor. Ama çok da güvenmeyin, uyarmış olayım:) Özellikle stres veya çatışma zamanlarında eski davranış kalıplarına geri dönmeleri mümkün. Sizde arayıp da bulamadığı naif ve temiz aşkı bulduğunu düşünebiliyor. Sonuçta bu erkekler de biraz anlayış ve destekle, açılabiliyor ve daha fazla duygusal yakınlık kurabiliyor. Ancak bu duygusunun devamı için, anda olmanız, tüm dikkatinizi ona vermemiz ve iyi bir iletişim zekası ile güven oluşturmanız gerekiyor, özellikle de bağımsızlığına ve sınırlarına sabırla saygı göstermeniz. Bu tip bir erkekle kalıcı bir ilişki için güçlü bir temel oluşturmak zor ama imkansız değil. Yine de benim önerim “denemeyin” olur.