Milli ve yerli yılbaşı kutlama kuralları yeniden belirlendi…
Tombalada birinci çinko serbest…
İkinci çinko yasak…
Fırdöndüde “Birer koyunuz” yasak…
“Hepsini al” serbest…
Mısır patlatmak Amerikan sinema salonlarını hatırlattığı için yasak…
Kestane kızartmak serbest…
Var mı daha başka “Milli ve yerli” kutlama kuralınız…
Mesela mango yasak, armut serbest…
Ejder meyvesi aslında milli ve yerli değil ama Külliye kokteyl kontenjanından serbest…
Devam edebilirim istiyorsanız, ama önce bu yeni milli ve yerli kurallarını belirleyen yerli ve milli kurumumuzu tanıtayım size…
Milli Eğitim Bakanlığı özel okullara bir yazı göndererek “Yılbaşı kutlamalarının milli ve yerli örfümüze uygun olarak yapılmasını” emretmiş…
Aslında söylemek istedikleri çok açık…
“Çam ağacı süslemek yasak” demek istiyorlar ama bazıları çıkar “Hani hayat tarzımıza müdahale yoktu” der diye “Yasak” kelimesinin kullanmamak için belli ki, etrafından dolaşıp bula bula “Milli,” “Yerli” “Örf” ve Adet” kelimelerini bulmuşlar.
Yahu sayın bakanlık yetkilileri sizin işiniz gücünüz kalmadı mı…
Okullarda yılbaşı kutlaması diye bir ağaç süslenmesi bile mi bu kadar korkutuyor sizi…
Arkadaş Müslüman Dubai hava limanında da, Doha Hava limanında da ağaç süsleniyor.
Hadi orası uzak, İstanbul Hava limanı da süslüyor ağaçlarını…
Bence “Milli” Ulaştırma Bakanlığı hemen bu gece hava limanlarına da bir talimat gönderip “Çam ağaçlarını indirin, yerine ahlat ağacı dikip üzerini armutla süsleyin” demeli.
Ne yapıyor yılbaşı için insanlar okullarda Allahaşkına…
Hazreti İsa’nın doğumunu tasvir eden temsili kreşler mi kuruyorlar…
Meryem ana heykeli mi dikiyorlar sınıflara…
“Hallelluya” diye şarkılar mı söylüyorlar…
Nedir bu işgüzarlık, bu elini kolunu sınıfın yılbaşı keyfine kadar sokma merakı ve telaşı…
Ben 76 yaşımdayım, bu ülke bugüne kadar yılbaşı kutlaması ile ilgili böyle bir işgüzarlık yaşamadı.
Çok yazık…
Türkiye’de bir avuç fanatiğin başlattığı “Yılbaşı kutlamalarını engelleme ve yasaklama” zorbalığı Milli Eğitim Bakanlığının en tepesine kadar sirayet etmiş.
Arkadaş, siz bununla uğraşacağınıza Türkiye’de eğitim neden böyle tepetaklak gidiyor…
Milli ve yerli müfredatınız neden her yıl biraz daha çuvallıyor…
Milli ve yerli matematik eğitiminiz neden yerlerde sürünüyor…
Okullarda uyuşturucu neden bu kadar hızla yayılıyor…
Öğretmen kalitemiz neden böyle serbest düşüşte…
Biraz bunlara kafa yorsanız…
Bu konularda da çam ağacı gardiyanlığı kadar hevesli olsanız…
Belli ki sizin bu konuları düşünmeye hiç niyetiniz yok, “nedenini” ben söyleyeyim.
Çünkü “milli ve yerli” kelimesini, “Örf “ ve “Adet” kavramlarını öylesine ayağa düşürdünüz ki…
Başına bu kelimeleri eklediğiniz her şey lime lime dökülmeyle başladı…
O kelimeleri bu ülkede “vasatlığın” eş anlamlısı haline getirdiniz.
Bakanlığın adının başında “Milli” vardı, yanına bir de “Yerli” kelimesini eklediniz…
Evrensel olan her şeyi müfredatınızdan söküp atmaya teşebbüs ettiniz…
Sonunda geldiğimiz nokta işte bu…
Hakemleri yumruklayan “milli ve yerli” kulüp başkanları…
Ondan da milli ve yerli uçan tekmeci korumalar…
Tribünlerde “Eline yumruğuna tekmene sağlık” diye bağıran en milliyetçi ve yerlici holigan taraftar…
Her gün biraz daha çöken milli ve yerli bir ahlak sistemi…
Fenomenleşen bir kültür…
Hülasa… arkadaş…
Her şeyimiz, her yanımız.. her santimetrekaremiz artık milli ve yerli…
Eh Türkiye Yüzyılına hayırlı olsun…
Bu yılbaşını da okullara tek çam ağacı diktirmeden atlatabilirseniz eğer…
Türkiye’deki bir avuç İslamcı fanatiğin gözüne öyle bir gireceksiniz ki…
Daha yılbaşı gelmeden şimdiden “Tombala” diye sevinç çığlığı atabilirsiniz…
Büyük ikramiye sizin…
Mutlu ol Türkiye’m…
Ahlat ağacının altında çam ağaçsız bir yılbaşını daha atlatıyoruz inşallah…
Ne mutlu “milli ve yerliyim” diyene…
Fenerbahçe koçu Dimitris Itouidis ile dost olmuştuk.
Her maçtan sonra mesajlaşıyorduk.
Dün Fenerbahçe’nin coach’u ile yollarını ayırması benim için sürpriz oldu.
Fenerbahçeli olarak üzüldüm.
Takım Real Madrid maçını kazandıktan sonra umutlarım artmıştı.
Sakat oyuncular iyileşip takıma katılmaya başlamıştı.
Önümüzde nispeten daha şanslı olabileceğimiz maçlar vardı.
Dün akşam yine mesajlaştık.
Şikayette bulunmadı ama onun için de sürpriz olduğunu hissettim.
Ama üzüntümü biraz azaltan onun şu sözleri oldu:
“Sevgili dostum şunu biliyorsun. Sahada iki sezonluk biletim var. Maçlara geleceğim ve Fenerbahçe’yi desteklemeye devam edeceğim. Fenerbahçe benim ‘Ailem’ sayılır” (Ailem kelimesini Türkçe yazmış).
24 Kasım 2024 - Çanakkale 116. Er Eğitim Alayında 50 yıl önce çekilen bir fotoğrafın hikayesi
23 Kasım 2024 - Hadise’nin yeni şarkısıyla gelen eski Türkiye özlemi: ‘Biz bizeydik nostaljisi’
22 Kasım 2024 - Ufuk Uras’a sordum: Devlet beye o soruyu sordun mu?
20 Kasım 2024 - Son anket: Türk halkı böyle bir Milli Eğitim Bakanı istemiyor
19 Kasım 2024 - Yılın son profil analizi: Hakan Fidan’a elini veren kaç parmağını kaybeder?