İki çocukluk arkadaşı, bir ceset… Serin kanlı cinayetin düğümü araç bagajında çözüldü
Nazmi Önal 26 Eylül'de kayboldu ve arama çalışmalarından sonuç çıkmadı ama 25 gün sonra farklı yerlerden Nazmi Önal'a ait olduğu saptanan ceset parçaları bulundu. Birlikte yaşadığı kardeşi gözaltında.
Eskişehir’de yaşayan şizofreni hastası 64 yaşındaki Nazmi Önal geçen yıl 26 Eylül’de Tepebaşı ilçesi kırsalındaki Yörükakçayır Mahallesi’ndeki evinden ayrıldı ve kendisine bir daha kimse ulaşamadı. Yakınları kayıp başvurusu yaptı, AFAD, jandarma, AKUT, İHH ve Dorlion Arama Kurtarma Derneği’nden 50 kişilik arama-kurtarma ekibi kuruldu.
Nazmi Önal’ın kaybolduğu yerde başlayan aramalar sonuç vermedi ama 25 gün sonra tüyler ürpertici bir gelişme oldu: Mahalleli 20 Ekim’de farklı farklı yerlerde insan cesedi parçaları bulmaya başladı. Bundan jandarma haberdar edildi ve yapılan incelemede ceset parçalarının Nazmi Önal’a ait olduğu saptandı. Çünkü etrafa dağılan organların üstündeki kumaş parçaları şizofreni hastası kayıp Nazmi Önal’ın giysisine aitti.
İl Jandarma Komutanlığı ekipleri cesedin tamamını bulmak için kadavra köpeklerini devreye soktu, toplanan ceset parçaları savcılık ve jandarma incelemesinin ardından otopsi için Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne götürüldü. Cesedinin sokak hayvanları tarafından parçalanıp farklı yerlere taşındığı belirlenen Önal’ın asıl ölüm nedeninin ne olduğu bu otopsinin ardından anlaşılacak.
Önal’ın cenazesi 4 Ocak’ta toprağa verilirken bir kişinin de şüpheli olduğu öğrenildi: Nazmi Önal ile birlikte yaşayan kardeşi M. Önal. Şüpheli kardeş Jandarma Komutanlığı’nca gözaltına alındı. Soruşturma sürüyor.
Yörükakçayır Mahalle Muhtarı Ahmet Yılmaz ceset parçalarının bulunma sürecini yakından bilenlerden. Nazmi Önal’ın akrabası olduğunu söylemiş ve organların köpekler tarafından mahalleye taşındığını anlatmıştı Yılmaz.
20 Ekim’de kendisini mahallelinin aradığını, ilk bulunan organın da bir ayak olduğunu söylemişti. Kalan parçaların başka yerde bulunduğunu, cesedin nasıl parçalandığını bilmediğini anlatmıştı:
“Önceki zamanlarda da kaybolur, şehre doğru giderdi. Bu yüzden hep şehre doğru arama yapılırdı. Bekardı, evlenmedi. Garip geldi, garip olarak gitti. Rahatsızlığı vardı, yılda bir kez bağırır, kiriz geçirirdi. Hastaneye götürürdük, tedavi olup gelirdi. Astım hastalığı da vardı, zor yürürdü” demişti.