Prof. Dr. Kadıoğlu’ndan İstanbul depremi için Erdoğan’a çağrı: Herkesi toplamalı
Bugün 50 binden fazla canı kaybettiğimiz 6 Şubat depremlerinin yıldönümü. Dünya basını bölgeden yayınladığı haberlerle hayatta kalanların acılarını, kayıplarını ve ihtiyaçlarını dünyaya hatırlattı.
Türkiye geçen yıl bugün yaşanan büyük depremlerin yaralarını sarmaya çalışıyor hâlâ. Depremden etkilenen 11 ildeki depremzedeler kendileri için duran zamanı ilerletmek için mücadeleye devam ediyor. 10Haber’de Olkan Özyurt ve Hazar Dost deprem alanına giderek oradaki insanların acılarını, kayıplarını, ihtiyaçlarını yazılarla, görüntülerle bizlerle paylaştı. Dünya basını da 6 Şubat depremlerini hatırladı, deprem bölgesinde yaşayanların seslerini dünyaya bir kez daha hatırlatmak için haberler kaleme aldı. Bu haberlerde hangi konulara değinilmiş, gelin hep beraber inceleyelim:
Biz bu yazıyı kaleme aldığımız sıralarda İngiliz haber ajansı Reuters 6 Şubat depremleriyle ilgili üç haber yayınlamıştı. Bu haberlerden birinde konteynır yaşamının zorluğuna değiniliyordu. Sırasıyla konteynırlarda, prefabrik evlerde ve çadırlarda yaşayanlarla görüşmüştü muhabirler.
Depremden en çok etkilenen kentlerden biri olan Antakya’da Abdullah Yanar ve ailesinin konteynırına konuk olan Reuters muhabirleri ailenin ev kirasını karşılayamayacak durumda olduğunu, konteynırdaki yaşamın ise su ve elektrik tedariki konusunda büyük sıkıntı yarattığını anlatıyor. “Aile geleceklerinden umutlu değil” diye yazan Reuters, Yanar’ın “Bir beklentim yok. Hayattan hiç zevk almıyoruz. Ama yine de Allah’a binlerce kez şükürler olsun” dediğini aktarıyor.
“Felaketin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hükümeti, 250 bini Hatay’da olmak üzere 11 ilde 680 bin yeni konut inşa etme sözü verdi. Yetkililer birinci yıldönümü öncesinde aileler için yapılan son evleri tanıttı” diye yazan Reuters depremden beş gün sonra sekiz katlı bir binanın enkazından mucizevi şekilde kurtarılan ve şu an prefabrik evlerden birinde yaşayan iki çocuk annesi 47 yaşındaki Gülcan Yılmaz’ın “Benim gözümde bu prefabrik ev bir saray. Ama hükümetin inşa ettiği yeni apartmanlardan birinde yaşamak istiyorum” dediğini aktarıyor.
Samandağ’da bir çadırda ailesi ve akrabalarıyla yaşayan 42 yaşındaki Özden Kar kışı ısıtıcı olmadan geçirdiklerini anlatmış. Yetkililer aileyi 40 dakika uzaklıktaki Antakya’ya yönlendirmiş, ama tüm hayatları Samandağ’da olduğu için ayrılmak istememişler. Yıkılan binalardan yayılan zehirli tozlara da değiniyor Reuters, Kar’ın 75 yaşındaki annesi Nadire Cabbaroğlu bu tozlar astımını tetiklediği için maskesiz çadırından çıkamıyormuş mesela.
İngiliz gazetesi The Guardian “öncesi-sonrası” yaparak depremden hemen sonraki yıkım ile aynı yerlerin Ocak 2024’te nasıl göründüğünü karşılaştırdı.
“Bugün Antakya olarak bilinen ve Müslüman-Hıristiyan medeniyetlerin beşiğini oluşturan Hatay’da 1.7 milyonluk nüfustan geriye sadece 250 bin kişi kaldı” diye yazan Guardian “Felaket geçen yıl seçime giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinde büyük bir siyasi baskı oluşturmuştu. Kurtarma ekiplerinin çok yavaş davrandığı ve enkaz altından kurtulanların dondurucu soğukta bırakıldığı eleştirilerine yanıt olarak bir yıl içinde 650 bin konut yapma sözü verdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre 11 ay sonra 307 bin konutun inşasına başlandı ve bunların 46 bini teslim edildi” diye devam etti.
Afet bölgesinde kalmayı tercih edenlere ya da gidecek yer bulamayanlara konteynır verildiğini yazan Guardian burada su ve elektriğe erişimin ücretsiz olduğunu belirtmekle birlikte ailelerin yakın geleceklerinin belirsiz olduğunu belirtiyor. Gazete uzmanların bu kadar büyük yıkımın “vicdansız müteahhitlerin açgözlülüğü” ve “güvenli olmayan bina projelerine imza atan bürokratların yolsuzluğundan” kaynaklandığı değerlendirmelerine de yer verdi ve ekledi: “Yetkililer bugüne kadar açılan bir avuç kasıtlı ihmal davasında kovuşturmadan kaçınmış, bunun yerine sözleşmelere odaklanmayı tercih etmiş. Uzmanlar ise Türkiye’nin yeni bir depreme bir yıl önceye kıyasla daha hazırlıklı olmadığını söylüyor.”
BAE merkezli The National da Hatay’daydı. Gazetenin odağında Suriyeli kardeşler Ömer ve Yusuf var. Kardeşlerin babası Suriye’deki iç savaşta ölmüş, annesi oğullarını terk etmiş. 15 yaşındaki Yusuf uykusu ağır olduğu için Ömer’in dürtmesine rağmen uyanamamış, üç gün sonra enkaz altından cesedi çıkarılmıştı. 12 yaşındaki Ömer ise dede ve anneannesiyle kurtulmaya başarmış, aile şimdi Reyhanlı’daki konteynırda yaşıyor. Gazete “UNICEF’e göre Ömer Türkiye’deki depremlerden etkilenen dört milyon çocuktan biri” diye yazıyor.
The National Suriye Amerikan Tıp Derneği’nin depremin ardından Reyhanlı’daki çocuklara psikolojik destek sağlamak için iki mobil birim kurduğunu söylüyor. Ömer de zaten dernekten yardım gören 600 çocuktan biri. Gazete “Yardım girişimlerindeki artışa rağmen depremden etkilenen Suriyeli mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanmasında hep bir eksiklik var, mültecilerin bir kısmına ulaşılamıyor” diye yazıyor ve ekliyor: “Kampın tamamı sefalet içinde, özellikle de ancak hayatta kalmaya yetecek parası olan dul kadın ve çocuklar.”
Amerikan gazetesi Washington Post da diğerleri gibi Hatay’daydı. Gazete kayıplara odaklanmayı tercih etmiş. 10 ay önce kurulan Depremzedeler ve Yakınlarını Kaybedenlerle Dayanışma Derneği’ne (DEMAK) kayıp olarak kayıtlı en az 145 olduğunu yazan gazete “Pek çoklarından haber alınamıyor. Türk hükümeti kayıplarla ilgili resmi rakamları açıklamıyor” diye belirtiyor. Washington Post depremin ardından yeterli desteği göremediklerini anlatan bir depremzedenin sözlerini aktarıyor: “Hükümetten hiç yardım alamadık. Sadece gönüllüler yardım etti bize. Antakya’da bir şehir daha inşa etmeye yetecek kadar çok bağış toplandığını görüyoruz, ama biz o yardımların hiçbirini görmedik. Süpermarketlerde kullanacak nakdimiz yok, yalnızca bir ay önce gelen küçük temizlik kiti var.”