IMF ile ilişkilerde raporun devamı da gelecek
Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Fatih Karahan bugün kamuoyu önünde ilk sınavına çıkıyor. Enflasyonla mücadelede daha sıkı bir görünüm vermesi açısından yeni başkandan beklentilerin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Gaye Erkan’dan göreve devralan Fatih Karahan’ın altı aydır araştırmadan sorumlu Başkan Yardımcısı olarak tabloyu net gördüğü düşünülüyor. Özellikle son dönemde sıkı para politikasını gevşeten uygulamaların olumsuz etkilerini gördüğü ve daha sıkı olunmasını hedefleyeceği umuluyor.
Elinden gelen gayreti göstermeli de diyebiliriz; çünkü yönetim üzerindeki dış etkilerin boyutunu tam olarak bilmiyoruz. Örneğin son dönemdeki karışık kur politikasında kimin etkili olduğu tam olarak bilinemiyor. Merkez Bankası teknisyenlerine bırakılsa TL’nin daha fazla değerlenmesini isteyecekleri ortada. Özellikle ocak ayında kur artışlarının hızlandığı görülüyor. Eski Merkez bankacılar “sanki ‘ihracatçılar çok şikayetçi’ denerek kurların hızlanmasının siyasi otorite tarafından istendiği” gibi bir algı oluştuğunu hatırlatıyor.
İşte bu nedenle Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Fatih Karahan’ın yapacaklarının ne kadarının kendi isteği, ne kadarının siyasetle bulunan dengeden kaynaklanacağı bilinemiyor. Buradaki kilit konu Karahan’ın gerekenin yapılması konusunda özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ne kadar etkileyeceği, gerekenin yapılması konusunda ikna edip edemeyeceği olacak.
Buna başka bir örnek olarak da ek faiz artışı ihtiyacının ortaya çıkmasına rağmen bu artışın hemen yapılıp yapılamayacağını verebiliriz. Bu noktada alınacak karar bir ölçüde Merkez Bankası yönetiminin siyasetten ne kadar etkilendiğini gösterecek.
Normal koşullarda Merkez Bankası’nın bozulan beklentilere bakarak Şubat ayındaki toplantısında 2,5 puanlık artış yapması gerekiyor. Bunu yapmadığı takdirde beklentileri düzeltebilmesinin mümkün olamayacağı gözüküyor. Şimdi 2,5 puanlık artırım yapamazsa seçim sonrası beklentileri düzeltebilmek için 5 puanlık artırım yapmak zorunda kalabilir. Mayıs seçimlerinden sonra faiz artışlarında geç kalındığı için faizi yüzde 45’e çıkarmak zorunda kalındığı, geç kalınınca faiz artışının büyüyeceği unutulmamalı.
Eski Merkez Bankacılarla konuştuğumuzda özetle yeni Başkan Fatih Karahan’ın mutlaka daha kararlı bir tutum ortaya koyması gerektiğini söylüyorlar. Geçen ayki PPK sonrası yapılan açıklamada ek sıkılaşma için çıtanın çok yükseğe konduğunu, açık kapı bırakıldığını ama çok zayıf bir vurgu olduğunu hatırlatarak şimdi yeni Başkan’ın bu söylemi revize edip piyasa beklentilerini düzeltebilmek için “gerektiği zaman gerektiği kadar ek sıkılaşma yapacağını” kuvvetli biçimde söylemesi gerektiğini ifade ediyorlar.
Bu söylemin seçime kadar faiz artırım ihtimalini de yok saymayacak bir biçimde olması gerektiğini, bununla birlikte faiz artırımı yanında TL’ye dönüş için gerekli önlemlerin mutlaka alınacağını da söylemesi gerektiği görüşündeler. Şubat’ta 2,5 puanlık artışın uygulamada hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini hatırlatarak “Beklentilerin patikadan sapması halinde patikaya dönüşü sağlayacak önlemlerin alınacağı gösterilmeli” diyorlar.
Aynı şekilde Fatih Karahan’ın geçmiş enflasyon raporlarına göre daha teknik, daha detaylı kutuların olduğu bir sunumu tercih etmesinin yerinde olacağını kaydeden eski bir Merkez Bankacı “Her dönem Araştırma Biriminin hazırlayıp çekinildiği için yayımlanmayan raporları vardır, yeni Başkan yayımlanan araştırma sayısını artırsa bu bile başlı başına bir olumlu mesaj olur” dedi.
Yeni Merkez Bankası Başkanı’ndan şeffaflığı artıran adımlar beklendiğini kaydeden eski merkez bankacılar bu uygulamaya bir ay sonra alınan ve satılan dövizlerin açıklanmasıyla başlanabileceği görüşünde. Bunun zaten uygulama sonrasına denk geleceğini ama piyasaların algısını olumlu etkileyeceğini söylediler. Buna ek olarak örneğin “Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’ndaki oyların dağılımının açıklanması” gibi piyasalardaki şeffaflık algısını yükseltecek adımların da atılabileceğini belirttiler.
Merkez Bankası’nı yakından tanıyan eski bir bankacıya “ne beklediğini” sorduğumda ise Merkez Bankası başkanlarının iletişiminin geliştirilmesinin çok tartışıldığını hatırlatarak, “Merkez Bankası Başkanı’nın çok konuşması gerekmeyip konuştuğu zaman da fiyat istikrarından başka çare olmadığını vurgulamasının yeterli olacağını” söyledi.
Piyasaların Merkez Bankası’nı artık enflasyonla mücadelede kararlı görmek istediğini kaydeden aynı bankacı “Gerekirse faiz artışı yapılacak gibi sözlere de gerek yok; hedefe ulaşana kadar faiz artışının ve gerekli sıkılaşmanın her şartta yapılacağını söylemesi yeterlidir” şeklinde konuştu.
Özetle piyasaların ve iktisatçıların yeni Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’dan beklentisi yüksek. Bence her şeyden önce bağımsız karar alabilen bir Merkez Bankası’nın varlığını yeniden göstermesi gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında seçim öncesi faiz artışının çok yararlı olacağı kesin. Piyasa beklentilerinin anketlerin gösterdiğinden çok daha yukarılara çıktığını gözlemliyoruz. Bu nedenle acil olarak radikal adımlar gerekiyor.