Ziraat Bankası’na Rusya’nın tahıl ödemeleri için çifte izin şart
Kanser zorlu hastalık ama bu alana yönelen şirketler ve ülkeler sayesinde savaşılması çok daha kolay bir hale gelebilir. Özlem Türeci ve Uğur Şahin'in şirketi BioNTech ilk aşısını 2026'da piyasaya sürmeyi planlıyor.
Covid-19 aşısı ile tüm dünyaya adlarını duyuran bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin kurucusu olduğu biyoteknoloji firması BioNTech ilk kanser aşılarını 2026 yılına kadar piyasaya çıkarmayı planladıklarını açıkladı. Rusya da bu yarışın içinde olduğunu hissettirmeye başladı. BioNTech’in çabaları hakkında uzun zamandır yazılıp çiziliyor, Rusya’nın çabaları hakkında ise çok bilgi sahibi olduğumuz söylenemez.
Ama Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin çarşamba günü televizyonda yayınlanan açıklamasında, Rus bilim insanlarının kanser hastalarında kullanılabilecek aşılar üretmeye “yakın olduklarını” söyledi. Putin “Yeni nesil kanser aşıları ve bağışıklık düzenleyici ilaçların yaratılmasına çok yaklaştık” dedi. Putin’in açıklamaları televizyonda yayınlandı ve Moskova’da geleceğin teknolojileri üzerine düzenlenen bir forumda duyuruldu. Putin “Umarım yakında bireysel tedavi yöntemleri olarak etkin bir şekilde kullanılırlar” diye de ekledi. Putin aşıların hangi kanser türleri için geçerli olacağı ya da hangi kanser türlerine karşı savaşmayı planladıklarına dair herhangi bir detay vermedi.
Çok sayıda ülke ve şirket, kanser aşıları üzerinde çalışıyor. Birleşik Krallık hükümeti geçen yıl BioNTech ile 2030 yılına kadar 10 bin hastaya ulaşmayı hedefledikleri “kişiselleştirilmiş kanser tedavisinin” sağlanacağı klinik deneyler başlatmak üzere bir anlaşma imzaladı. İlaç şirketleri Moderna ve Merck ise daha ortalarında oldukları çalışmada üç yıllık tedaviden sonra en riskli cilt kanseri olan melanomun nüksetmesini ve ölüm olasılığını yarı yarıya azalttığını gösteren bir kanser aşısı geliştiriyor.
Özlem Türeci ve Uğur Şahin Alman Focus dergisine verdikleri mülakatta kanserin ne kadar zorlu bir hastalık olduğunu anlattılar. Şahin, “Kanser karmaşık bir hastalıktır” derken Türeci, “Tüm kanserler aynı değildir. İyileşme şansı kanserin türüne göre değişir. Kanserden muzdarip kişilerde çok yüksek beklentiler yaratmamaya dikkat etmeliyiz” sözlerini dile getirdi.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre şu anda rahim ağzı kanseri de dahil birçok kansere neden olan insan papilloma virüslerine (HPV) karşı altı lisanslı aşı ve karaciğer kanserine yol açabilen hepatit B’ye karşı kullanılan bazı aşılar mevcut. Ama sinsi sinsi büyüyüp diğer dokulara yayılana kadar kendini göstermeyen ve fark edildiğindeyse artık ileride safhalarda olduğu için tedavisi zor olan pankreas için çözüm hâlâ yok.
Bu aşılar kanser olma riski yüksek kişilerin yanı sıra zaten var olan kanserin tedavisinde kullanılabiliyor. BioNTech özellikle cilt, rahim, akciğer ve testis kanserlerinde büyük bir ilerleme kaydetti. Şahin 2026 yılına kadar ilk kanser aşılarını piyasaya sürmek istediklerini söylüyor. Şirket şu anda akciğer kanserine karşı bir antikor ve metastatik meme kanserine karşı mücadelede kullanılabilecek antikor-ilaç konjugatı (ADC) olduğunu söylüyor. Yıl sonuna kadar Faz 2 ya da Faz 3 çalışmalarında tescil potansiyeli olan 10 ADC’ye sahip olmayı hedeflediklerini de sözlerine ekliyor.
ADC deyince ne olduğu pek anlaşılmıyor ama konjugatlar, antikorlar ve ilaç kısmından oluşuyor. Burada kullanılan antikorlar belirli hücrelerin yüzeyinde bulunan proteinlere karşı özel olarak tasarlanabiliyor. Yani kişiye özel aşı dediğimiz şey de zaten buradan geliyor. Kişinin hücresinin düzgün çalışmasına engel olan maddelere bağlanarak onları öldürmeye çalışır.
Şahin’e göre gelecekte ADC’ler kademeli olarak mevcut kemoterapilerin yerini alacak. Hata Şahin şu anda sektörde “bir altüst oluşun başlangıcını yaşadıklarını” belirterek, “önümüzdeki beş yıl içinde ADC’lerin klinik gelişiminde çok şey yaşanacağını” söylüyor. Bununla birlikte değişim sürecinin 15 yıldan fazla süreceğini de belirtiyor. Şahin’e göre 15 yıl içinde saf kemoterapi yalnızca birkaç kanser türünde kullanılmaya devam edecek. Geri kalanlar ise yeni yönteme geçecek.
Ne var ki şimdilik en büyük problem maliyet. Çünkü doz başı 100 bin dolarlık bir maliyetten bahsediliyor. Bu rakam yardıma muhtaç ülkelerde karşılanabilecek bir miktar değil. İyi haber ise rakamın 350 bin dolardan 100 bin dolarla kadar inmesi. Yani gelecekte bu miktarın daha da düşmesi olasılıklar arasında.