Mansimov’un Erdoğan ailesiyle iş yapacağı ve Türkiye’nin kaderinde söz sahibi olacağı günler geliyordu. 2006'da Palmali sermaye artırımı üstüne sermaye artırımı yapıyordu. Şirketin sermayesi büyüyor, Mübariz'in Gurbanoğlu olma hikayesi yazılıyordu.
Yıl 1968. Fransa’da üniversite öğrencileri protestoya başladı. Hareket tüm dünyaya yayıldı. 68 kuşağı devrimci ve özgürlükçü gençlerin yol göstericisi oldu. 68 kuşağının sesine işçiler, fabrika çalışanları da grevleriyle destek verdi. O, bu iklimde dünyaya geldi.
Baba Gurban Mansimov liman işçisi, annesi ev hanımıydı. Üç kızdan sonra aileye katılan ilk erkek çocuğun adını “Mübariz” koydu. Henüz bıyıkları yeni terlemeye başladığında babası subay olmasını istediğini söyledi. Ve 13 yaşında Bakü’de Deniz Harp Okulu’na kaydoldu. O günden itibaren denizden hiç uzaklaşmadı. Kızıl Ordu’da İstihbarat Subayı Askerî eğitimini 18 yaşında tamamladı ve Sovyet ordusuna katıldı subay olarak.
Ardından Moskova’da Askeri Yüksek Okulu kazandı ve üç yıl iç istihbarat üzerine eğitildi. 1985’te yüzbaşı olarak Doğu Almanya’da görevlendirildi. İç istihbarat subayıydı artık.
Doğu Almanya’da Sovyet istihbaratı için çalışan ender sayıdaki Azerbaycanlıdan biriydi. Fakat çok uzun sürmedi askerlik hayatı. 1989 yılında ordudan ayrıldı.
Mübariz Mansimov’dan bahsediyorum.
Mansimov ordudan ayrılışını 2005 yılında Hürriyet’te yer alan haberde şöyle anlatacaktı:
“Sovyet ordusu tarihinde Berlin divizyonunda iç istihbarat subayı olarak görev yapan ilk Azeri, ilk Kafkaslı benim. Birkaç sene sonra başımıza bir Ermeni general geldi. Ermeni generalle büyük problem yaşamaya başladım. Bir gün arkadaşlara Karabağ konusunda yalan yanlış şeyler anlatmış. Çatıştık ve o kavgadan sonra 1989’da istifa ettim ordudan.”
Gençlik yıllarını çoğunlukla Rusya’da geçirdi Mansimov. Moskova ve Saint Petersburg şehirlerinde yaşadı. Rus kültürünü yakından tanıdı. O günlerde ilk şirketini Rus topraklarında kuracağından habersizdi. Mansimov’un Kızıl Ordu mensubu olduğu, ardından istifa ettiği yıllarda Sovyetler Birliği zor bir dönemden geçiyordu. Sovyetler Birliği ekonomisi artık eskisi gibi değildi. Birlik içindeki devletlerde de yavaş yavaş kopuş başlamıştı. Birlik ABD karşısında artık mücadele edecek durumda değildi. Tarih 25 Aralık 1991’di. Bu tarih bir devrin sonuydu. Sovyetler Birliği’nin Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un istifa ettiğini öğrendi Mansimov. Bu tarihle birlikte birliği teşkil eden cumhuriyetler bağımsızlığını kazandı. 26 Aralık’ta da birlik resmen dağıldı. Ve devamında Azerbaycan da bağımsızlığına kavuştu.
Sovyetler Birliği dağılınca bir buçuk yıl gemilerde çalıştı. Ve 1992’de üç ortakla 150 tonluk balıkçı teknesi kiralayarak nakliye işine girdi. Ardından bir kuru yük gemisi de alıp kereste taşımacılığına başladı…
Bazı Türkler ile ortak oldu; Erdoğan ailesinin şirketi BMZ Group ile ticaret yaptı. Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği Malta tartışmalarında adı geçti.
Hayatı kitap oldu. Okuduğunuz bilgileri Furkan Karabay’ın kaleme aldığı Kızıl Ordu’dan Silivri’ye- Gurban kitabından aktarıyorum.
Mansimov’un Erdoğan ailesiyle iş yapacağı ve Türkiye’nin kaderinde söz sahibi olacağı günler geliyordu. 2006 yılında Palmali Gemi Hizmetleri ve Acentelik sermaye artırımı üstüne sermaye artırımı yapıyordu. Şirketin sermayesi 30 milyon liraya ulaşmıştı. Ve şirketin müdürü olarak Mübariz Mansimov tekrar atanmıştı. Görev süresi ise beş yıl olarak belirlenmişti. Fakat Mansimov aynı yıl kardeşi Marif Mansimov’u tekrar şirket müdürü olarak atamıştı.
Öyle hızla büyüyordu ki Mansimov, Palmali’nin o yıllarda Azerbaycan’dan Rusya’ya, Yunanistan’dan İran’a kadar 21 ülkede ofisi vardı. Palmali’nin diğer şirketleri de hesaba katılınca Mansimov 45 bin kişi istihdam ediyordu. Ayrıca asıl işi deniz taşımacılığı olan Palmali’nin filosunda 130’a yakın gemi bulunuyordu. Bunlar arasında devasa tankerler de vardı. Ve 2006 yılında Palmali Grubu’nun cirosu üç milyar doları geçiyordu.
Petrol taşımacılığında zirveye oynamaya başlayan Palmali’nin 2006 yılına gelindiğinde taşıdığı akaryakıt ve türevleri 62 milyon tona yakındı. Ayrıca Palmali Grubu tankerleri Akdeniz ve Karadeniz arasında Rus petrollerinin yaklaşık yüzde 75’ini taşıyordu.
Mansimov’un bir ayağı hâlâ ilk şirketinin temellerini attığı Rusya’daydı. Buradaki petrol devleriyle büyük anlaşmalara doğru adım adım gidiyordu. Mansimov’un Erdoğan ailesiyle ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yıllarca yöneticisi olduğu SOCAR ile bizzat çalışmaya başlaması ise 2005-2007 yılları arasında başlayacaktı.
Tam da bu yıllarda her fırsatta Türkiye’yi çok sevdiğini söyleyen Mansimov’un Bakanlar Kurulu’nun 17 Temmuz 2006 kararıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaya hak kazandığı açıklandı. Mansimov’un Türk vatandaşı olması medyada geniş yer buldu. Azerbaycan basını Mansimov’un kararıyla ilgili çok sayıda haber yayımladı. Ve 39 yaşında Türk vatandaşı olan Mübariz Mansimov soyadını da “Gurbanoğlu” olarak değiştirdi.
Türk vatandaşı olmasında Erdoğan’ın etkisi olduğu söylenen Mansimov Türkiye’deki işlerinde Gurbanoğlu soyadını kullanmaya başladı. Adı “Gurban” olan babasını anıyordu Mansimov. 1,3 milyar dolarlık servetiyle 2015 yılında Forbes dergisinin dünyanın en zenginleri listesine girmişti. Zirveye çıkmıştı. Çıkışı kadar inişi de hızlı oldu. Aliyev’in sahibi olduğu SOCAR ile yolları ters düştükten sonra iş hayatında art arda darbe alan Mansimov’a yargı yolu da gözüktü.
22 Haziran 2017 tarihinde İhsan Kalkavan’ın uzun süre şoförlüğünü yaptığını söyleyen Mustafa Topuz adında bir yurttaş Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) Mansimov hakkında ihbarda bulundu. İhbarda Mansimov’un FETÖ’yle iltisaklı olduğu iddia edildi.
CİMER’e yapılan ihbarın ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı CİMER’e yapılan ihbardan bir ay sonra Mansimov hakkında açılan soruşturmada kararını verdi. Kararda Mansimov’un KHK ile kapatılan Türk Kültür Vakfı’nın kurucu üyelerinden olduğu bilgisi dışında FETÖ’nün bankası Bank Asya’da hesabının olmadığı, FETÖ ile iltisaklı sendika-dernek üyeliklerine rastlanmadığı, FETÖ ile iltisaklı şirketlerde ortaklık veya yöneticiliği olmadığı, ByLock kullanmadığı belirtildi. Tahkikatı yürüten savcı bu bilgiler üzerine Mansimov hakkında açılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi.
Ancak bir kere ipler kopmuştu. Şikayetler art arda yapıldı. Mansimov 15 Mart 2020’de gözaltına alınarak tutuklandı. Yaklaşık bir yıl cezaevinde kalan Mansimov 5 Mart 2021’de tahliye edildi.
Gazeteci Furkan Karabay, Kızıl Ordu’dan Silivri’ye-Gurban kitabında Mansimov’un Fethullah Gülen’den Mehmet Ağar’a, İlham Aliyev’den Erdoğan’a kadar karmaşık ilişkiler yumağını ortaya koyuyor. Anlattıklarıma bakarak bir biyografi kitabından bahsettiğimi sanmayın, Kızıl Ordu’dan Silivri’ye-Gurban mafya, siyaset ve sermaye üçgenine mercek tutuyor.