ABD-İsrail arasına BMGK kararı girdi: Gallant Amerika’da, ilişkileri neler bekliyor?
ABD ve İngiltere geçen aydan bu yana dördüncü kez Yemen'deki Husi hedeflerini vurdu. 18'den fazla hedefin vurulduğu açıklansa da Husiler Kızıldeniz'deki ticari gemileri ve filoları hedef almaya devam ediyor.
Kızıldeniz yeniden hareketli saatlere sahne oldu. ABD ve Birleşik Krallık elbirliğiyle Yemen’de Husi hedeflerine saldırılar düzenleyerek son aylardaki üç saldırıya bir yenisini eklemiş oldu. Son saldırılar Pentagon’un Husilerin son zamanlarda Panama’nın sularının çekilmesi nedeniyle önemi iyice artan Kızıldeniz’de ticari gemilere saldırılarını artırdığını kabul etmesinin ardından geldi. Pentagon’un Basın Sözcüsü Yardımcısı Sabrina Singh “Husilerin saldırıları son birkaç gündür istikrarlı bir artış gösteriyor” itirafı yapmıştı.
Operasyona Avustralya, Bahreyn, Kanada, Danimarka, Hollanda ve Yeni Zelanda’dan da destek geldi. Koalisyon saldırılarda aralarında yeraltındaki silah depolama tesisleri, füze depolama tesisleri, tek yönlü insansız hava saldırı sistemleri, hava savunma sistemleri, radarlar ve bir helikopterin de bulunduğu sekiz bölgede 18 hedefin vurulduğunu açıkladı. İngiltere Savunma Bakanlığı ortak saldırılara iki Voyager tankerinden havalanan dört Typhoon savaş uçağının katıldığını bildirdi.
İsrail’in Gazze’de başlattığı işgalden bir ay sonra kasımda Husiler Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını göstermek için Kızıldeniz’den geçen ticari gemileri hedef alır oldu. Bu da Süveyş Kanalı’ndan geçen gemilerde büyük düşüşe neden oldu. Kızıldeniz’i Akdeniz’e bağlayan bu yol gemilerin Afrika’nın çevresini dolaşmasına gerek kalmadan yollarını kısaltmasını sağlıyordu. Birleşmiş Milletler’e göre şubat ayının ilk yarısında Süveyş Kanalı’ndan geçişte bir ayda yüzde 42’lik, 2023’te konteyner tonajında görülen zirveye kıyasla da yüzde 82’lik azalma oldu.
ABD-İngiltere koalisyonunun açıklamasına göre Husiler kasımdan bu yana bölgede ticari gemilere ve filolara 45’ten fazla saldırı düzenledi. Bu saldırılar uluslararası müdahale gerektiren “küresel ekonomiye tehdit oluşturucu eylemler” olarak nitelendirildi.
Husilerin Aden Körfezi’nde perşembe günü bir kargo gemisini daha vurmasından saatler sonra Basın Sözcüsü Singh “Husilerin büyük bir cephaneliğe sahip olduğunu biliyoruz. Çok yetenekliler, gelişmiş silahlara sahipler ve nedeni o silahları İran’dan almaları” diyerek İran’ı hedef gösterdi.
Perşembe günkü saldırı Husilerin özellikle de birçoğu ABD ve İngiltere’yle bağlantılı ticari gemilere düzenlediği etkili füze saldırılarından biriydi. Husiler sosyal medyadan dün de Aden Körfezi’nde Amerika’ya ait petrol tankerini füzelerle hedef aldıklarını açıkladı. Bu petrol tankerinin adı M/V Torm Thor. Husi Sözcüsü Yahya Saree füze saldırısının Torm Thor’u gerçekten vurup vurmadığı konusunda yorum yapmadı, ama ABD güçleri Aden Körfezi’ne fırlatılan füzelerden en az birini başarıyla düşürdüklerini bildirdi.
Husilerin saldırısına hafta başından da örnek verebiliriz. Pazartesi günü Husilere ait balistik füze tarafından vurulan Belize bandıralı, İngiltere’ye kayıtlı M/V Rubymar gemisi mürettebatın gemiyi terk etmek zorunda kaldığı ilk olay oldu. ABD Merkez Komutanlığı CENTCOM cuma günkü açıklamasında söz konusu geminin su aldığını belirtmişti.
ABD Yemen’e düzenlenen saldırılarla yeni bir savaşı tetiklemek istemediğini, Husilerin Kızıldeniz’deki saldırı kapasitesini bozmaya çalıştığını söylüyor. Pentagon bu ayın başlarında ocak ayından beri aralarında gemisavar füzeler, insansız hava araçları, radarlar gibi silahların olduğu 100’den fazla füze ve fırlatma sisteminin imha edildiğini açıklamıştı. Ancak bu saldırılar Husileri yolundan döndürmüş görünmüyor.
Biden yönetiminde bazı kişiler de saldırıların tek başına işe yaramadığını savunuyor. Bazı yetkililere göre Husilerin maliyeti düşük insansız hava araçlarını ve füzelerini milyonlarca dolarlık füzelerle vurmaya çalışmanın son derece pahalı ve hiç pratik olmayan bir yöntem olduğunu belirtiyor. Zorluk Husilerin ne kadar silaha sahip olduğunu bilmemekten de kaynaklanıyor. Biden yönetimi Husileri terör listesinden çıkardıktan sonra odağı Yemen’den kaydırdı; bu uzun süre yeterli istihbarat toplanmadığı anlamına geliyor.
CNN International’a konuşan pek çok yetkili ABD’nin Husi teçhizatının ne kadarını imha ettiğini değerlendirebilecek bir “ölçüte” sahip olmadığını ve ABD’nin askeri yaklaşımını değiştirip değiştirmeyeceğinin de belli olmadığını belirtiyor. Üst düzey bir savunma yetkilisi Husilerin “kendilerini şaşırtmaya devam ettiklerini” belirterek “Nelere sahip oldukları konusunda hâlâ o kadar bilgi sahibi değiliz” diyor.
Bununla birlikte ABD ve oluşturduğu koalisyon geri adım atacak gibi görünmüyor. Koalisyonun ortak açıklamasında “Amacımız gerilimi düşürmek ve Kızıldeniz’de istikrarı yeniden tesis etmek. Husi yönetimine uyarımızı bir kez daha tekrarlıyoruz: Süregelen tehditlere karşı canları ve serbest ticaret akışını korumaya devam etmekte bir an bile tereddüt etmeyeceğiz” dedi.
Pek çok analist çözümün Yemen’e ya da Husilere saldırmakta değil, sorunun kaynağına odaklanmakta olduğunu belirtiyor. Husiler saldırılarını İsrail Gazze’deki işgalini sonlandırdığında bırakacağını söylüyor. Ancak ABD şimdiye kadar İsrail’i ateşkese ikna edecek bir adım atmaktan kaçındı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde üçüncü kez ateşkesi veto eden ABD, çarşamba günü Lahey’de İsrail’in Filistin topraklarını işgaliyle ilgili duruşmada “güvenliği” gerekçe göstererek İsrail’in işgalini aklamaya çalıştı.