23 Mayıs 2023…
Londra, Royal Albert Hall sahnesi…
Sahnede tanıdığımız bir sima duruyor.
Elinde gitarı, başında o bildiğimiz şapkası ve gözlükleriyle konuşuyor…
Biraz sonra İngiliz pop müzik tarihinin en önemli anma konserlerinden biri başlayacak…
Hayatını kaybeden ünlü gitarist Jeff Beck’i anma konseri bu…
Birazdan sahneye çok bildiğimiz isimler çıkacak.
Eric Clapton, John McLaughlin, Ronnie Wood, Gary Clark Jr., Imelda May, Billy Gibbons, Rod Stewart…
Royal Albert Hall’deki o konserin yapıldığı gece Londra’da Heathrow Havalimanının köşesinde duran bir Boeing 747 uçağı çok az insanın dikkatini çekmişti.
Üstünde Suudi Arabistan yazısı vardı ve görenlerin görenlerin çoğu Suudi Havayollarına ait bir uçak sanmıştı onu.
Oysa o uçak bugün Suudi Arabistan’ın güçlü Prensi Muhammed bin Salman’ın özel uçan sarayıdır.
O gece Royal Albert Hall’de sahneye çıkan o şapkalı adam ise Johnny Depp’di…
Onu bir akşam önce konsere Prens Muhammed’in Heathrow’da bekleyen özel kraliyet uçağı getirmişti.
Konserden sonra Johnny Depp’i alıp yine Riyad’a doğru havalanacaktı.
Ama anlatacağımız asıl hikaye o uçak seyahatinden günlerce önce Prens Muhammed bin Salman’ın Riyad’daki sarayında sorulan bir soru ile ilgili.
Vakit gece yarısını geçmişti.
Elektronik müzik tutkunu olan Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Salman’ın en büyük meraklarından biri DJ’lik yapmaktı…
Geceleri yaşayan, gündüzleri uyuyan bir kraldı.
İşte öyle elektronik müzik ağırlıklı bir DJ’lik seansından sonra otururlarken Johnny Depp Suudi krala o soruyu, sorulabilecek en direk cümleyle sormuştu:
“Gerçekten o gün o adama ne oldu?”
O güne kadar bu soruyu kimse ona bu kadar direkt bir cümle ile sormamıştı.
Kral biraz sustu, sonra güzel bir İngilizce ile tane tane anlatmaya başladı…
Hayret edilecek derecede rahattı…
Ama isterseniz önce şu sorunun cevabına bakalım:
Johnny Depp dünyanın en güçlü yöneticilerinden biri olan Prens Muhammed bin Salman’a bu soruyu böyle sorabilecek kadar samimi hale nasıl geldi…
İşte hikayenin en ilginç tarafı bu zaten…
Bunun için 2022 yılının Temmuz ayına dönüyoruz.
Yer Paris yakınlarındaki Versailles Sarayının koridorları.
Kentucky’li Johnny Depp başındaki Kral 15’nci Louis dönemine ait peruğu düzeltip yüzüne fondöten sürmektedir.
Birazdan “Jeanne du Barry” filminin bir sahnesi çekilecektir.
İşte tam o sırada filmin yapımcılarından biri Johnny Depp’e bir mesaj getirir.
Prens Bedr bin Ferhan El Suud kendisiyle görüşmek istemektedir.
Mesajı gönderen prens,Suudi Arabistan’ın dünya sanat çevrelerince çok iyi tanınan kültür bakanıdır ve Prens Muhammed bin Salman’ın da yeğenidir.
Dünya kültür çevreleri adını Leonardo da Vinci’nin çok tartışmalı tablosu Salvatore Mundi’nin 450 milyon dolara satın alınması sırasında duymuştur.
Johnny Depp hiç düşünmeden cevabını verir:
“Kesinlikle söz konusu değil. Kontratımda da böyle bir madde yok…”
Johnny Depp…
İsyankar gitarist Keith Richard’ın arkadaşı…
Ondan da isyankar gazeteci yazar Hunter S. Thompson’un neredeyse müridi…
Gazeteciyi parçalara ayırtmış bir Suudi prensle görüşmesi söz konusu olamaz…
“Gonzo” ruhlu bir sanatçının asla yapmayacağı bir iştir bu onun için.
Üstelik bütün Hollywood Martin Scorsese gibi bir efsanenin milyonlarca dolarlık teklife rağmen Suudi Arabistan’daki sinema festivaline katılmayı reddettiğini konuşmaktadır.
Ancak iş bu kadar basit değildir. Prens Bedr kısa süre önce aniden Johnny Depp’in oynadığı bu filmin önemli yatırımcılarından biri olmuştur.
Nitekim birkaç gidip gelmeden sonra Prens Bedr’le görüşmeyi kabul eder Johnny Depp.
Görüşme o kadar iyi geçer ki, 60 yaşına giren aktör bir iki ay sonra kendini Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ın karşısında bulur.
Prens Muhammed bin Salman, dünyadaki kısaltılmış adıyla MBS ülkesini dünyanın en büyük ekonomi, spor ve kültürel güçlerinden biri haline getirecek 2030 reformlarını uygulamaya koymuştur.
Ama önce halletmesi gereken bir sorun vardır.
İstanbul’da öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın bozduğu imajını düzeltmek.
Bunun için dünyaca bilinen “efsane isimlere” ihtiyacı vardır.
Bunun ilk adımı Ronaldo ve Messi olmuştur.
Ama asıl hedefi Johnny Depp gibi bir protest bir isimi Suudi Arabistan’ın yanına çekmektir.
İkisi de hayatlarının zor bir döneminden geçmektedir.
MBS’nin başında Kaşıkçı olayı…
Johnny Depp’in başında ise ayrıldığı eşi Amber Heard’la yaşadığı sorun vardır.
Ayrıca hesapsız harcamaları bütçesini epey boşaltmıştır.
Ama bunlardan bağımsız, ikisi herkesi hayretler içinde bırakan bir dostluk kurar.
Johnny Depp 60, prens 38 yaşında olmasına rağmen ortak bir tutkuları vardır.
Müzik…
Gerçi Johnny Depp Rock’çı, prens ise elektronik müzikçidir ama müzik müziktir.
Johnny Depp gittiği her yere gitarıyla gittiği için sarayda da yanında gitarı vardır.
Biraz önce de yazdığım gibi prens aynı zamanda profesyoneller kadar başarılı amatör bir DJ’dir.
150 metrelik kraliyet yatının bir bölümü bir düğmeyle diskotek haline getirilmekte ve o da sık sık müzik platosunun başına geçmektedir…
Onun müzik tutkusu Suudi Arabistan’ın o katı geleneksel ve muhafazakar yapısını da değiştirmektedir.
Bir zamanlar müziğe tamamen kapalı Suudi Arabistan artık Orta Doğu’nun en büyük müzik festivaline ev sahipliği yapmaktadır.
Mısırlı sanatçı Amr Diab’ın Mekke yakınındaki konserine 100 binden fazla insan katılmıştır.
Ülke ilk güzellik yarışması yapmaya hazırlanmaktadır.
Johnny Depp Suudi Arabistan’a gelirken bir şart koymuştur.
Orada bulunduğu sırada medyaya hiçbir fotoğrafı servis edilmeyecektir.
Edilmez de…
Ama Suudi Arabistan’ın en kapalı yerleri bile ona açılır.
Üstelik de oralara prensin özel helikopteri ile gider.
Prensin çöldeki ultra lüks saray gibi çadırları bile açılır ona. Onun iktidara gelişinden önce dış dünyaya kapalı bir şehir olan Al Ula’ya gider. Orası artık Suudi Arabistan’ın kültürel merkezlerinden biri haline gelmiştir.
En önemlisi Johnny Depp bu ziyaretler ve gecelerden sonra artık Prens bin Salman’ın ülkesini değiştirme vizyonuna inanmıştır.
Bunun açıkça söylemektedir artık.
O andan itibaren onun Suudi Arabistan’da çekilmiş fotoğraflarını da görmeye başlarız.
Onun bu sözlerinden sonra basketbolun efsanesi LeBron James de Suudi yetkililerle iş meselelerini görüşmeye başlamıştır.
İşte böyle gecelerden birinde, prensin bir DJ’lik seansından sonra Johnny Depp o soruyu sorar:
“Gerçekten o gün o adama ne oldu?”
Yani Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda Kaşıkçı’nın parçalara ayrıldığı gün.
Açıkça “O adamı sen mi öldürttün” iması taşımaktadır soru.
Prens Muhammed bin Salman kısa süre susar ve sonra çok rahat bir tonda, tane tane anlatmaya başlar.
Öldürme emrini o vermemiştir. Ancak sonuç itibariyle öldürülmesinden kendisinin sorumlu olduğunu kabul eder.
Kaşıkçı’nın ‘yabancı ülkelerin emrinde’ olduğunu ve kendisinin uygulamak istediği reformları mayınlamaya uğraştığını söyler.
“Ben onun bu suçlardan dolayı tutuklanmasını emrettim” der.
Ancak emir verdiği görevliler yanlış anlamış ve onu öldürmüştür. Son olarak “O görevliler yargılandı ve ceza aldı” der.
Prense ait Boeing 747 Jeff Beck konserinden sonra havalanırken Johnny Depp’e ilk içki servisi yapılmıştır.
Çünkü Suudi Arabistan’da onun gibi VİP misafirlere alkol serbesttir artık.
***
NOT: Bu konudaki haberleri büyük ihtimalle gazetelerde okumuşsunuzdur. Ancak hikayenin perde arkasında böyle ilginç ayrıntılar da var. Bu ayrıntıları Vanity Fair dergisinin son sayısındaki yazıdan ve sosyal medya ile başka gazetelerde yayınlanan haberlerden aldım. Senaryo kurgusu bana ait.
9 Kasım 2024 - Türkiye alfabesine X ve Q’yu eklerken Çöl Davosu’ndan gelen Arapça istihbarat
7 Kasım 2024 - Başkan seçiminin en kritik anında o salonda Külliye’den biri vardı
6 Kasım 2024 - Esenyurt Belediye Başkanının tutuklandığı gün Oval Ofis’ten gelen şen şakrak fotoğraf
5 Kasım 2024 - Cumartesi günü Beyrut’a yanaşan Anadolu gemisinin arkasındaki sekiz aylık gizli savaş
3 Kasım 2024 - 6 Ağustosta bu çocuğu yasaklayan adam, bugün 3 Kasım, sen neredesin?