'Ölmeden Önce Türkiye'de Görülmesi Gereken Yerler' kitabının ardından QR kodlu '100. Yılında Türkiye Seyahatnamesi'ni yayımlayan fenomen gezgin yazar Seymen Bozaslan, "Seyahat ettikçe QR kodları güncelliyorum. Bu açıdan ömürlük bir kitap" diyor.
Seymen BozaslanŞimdiye dek yayımlanmış üç kitabınız var. Yazmaya nasıl karar verdiniz, “Bunu yazmalıyım” dediğiniz bir an oldu mu?
Okuduğum bir kitapta “Ölüp gittikten sonra birinin kitaplığında adımızın geçmesi güzel fikir.” Metni okumuştum. Bu beni çok etkiledi ve yaşadığım deneyimleri, çektiğim fotoğrafları bir arşiv olarak okurların kitaplığına emanet etmeye karar verdim. Yazmayı ve kayıt altına almayı çok seviyorum. Seyahat yazmayı bir nevi günlük yazmak gibi görüyorum. Sanki bir kitap değil de hatıralarımı paylaşıyorum gibi hissediyorum ve bu bana gerçekten çok iyi geliyor.
‘İçinden Yol Geçen Öyküler’ ve ‘Ölmeden Önce Türkiye’de Görülmesi Gereken Yerler’ kitaplarının ardından QR kodlu ‘100. Yılında Türkiye Seyahatnamesi’ni (Altın Kitaplar) çıkardınız. Bu kitap, içindeki QR kodlar sayesinde ‘yaşayan seyahatname’ olarak anıldı. Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Yaşayan bir seyahatname yazmaktan son derece mutluyum. İçinde bulunan 176 adet QR kod ile okurlar, hem okuduğu şehrin müzik kültürüne ulaşabiliyor hem de Google Maps üzerinden oluşturduğum dijital haritalar sayesinde deneyimleyip not aldığım yerlere kilometre hesabı yapabiliyor, Street View özelliğiyle atmosferini inceleyebiliyor veya Google üzerinden yorumları okuyabiliyor. Böylece merak ettiği yer hakkında gitmeden fikir sahibi olabiliyor. Seyahat ederken en önemli değerlerden biri vakittir. Ve bunu kontrol edebilmek çok kıymetli bir şey… Üstelik ben seyahat ettikçe ve yeni deneyimler elde ettikçe QR kodları da güncelliyorum. Bu yüzden de ömürlük bir kitap çalışması diyebilirim.
Beyaz yakalı bir özel sektör çalışanıyken seyahat yazıları ve paylaşımlarıyla sosyal medya fenomenine dönüşen bir gezgin yazar oldunuz. Her şey nasıl başladı?
17 yıllık beyaz yaka geçmişimin büyük kısmında hem kurumsal hayat hem seyahatler beraber devam etti. Yıllık izinlerle başlayan bir süreç aslında. Seyahat ettiğim yerleri önce fotoğrafla ve sonrasında blog yazılarıyla anlatmaya başlayınca bir nevi kendimi buldum. Ve hayat tarzımı bu doğrultuda şekillendirerek çalışma hayatımdaki tüm boşlukları seyahat ederek değerlendirdim.
Sosyal medyada keşfedilmek ve fenomen olmak dijital çağın peri masalı gibi geliyor kulağa… Ne tavsiye edersiniz?
Aslında fenomen olma fikriyle yola çıkılırsa sonu hüsran olabilir. Çünkü çok sevdiğiniz bir işi iyi yaptığınızda ve paylaşımlarınızı bu çizgide sürdürdüğünüzde fenomenlik kendiliğinden inşa oluyor. Fenomen olmak ya da yaptığı işi daha geniş kitlelere duyurmak isteyen arkadaşlar; vazgeçmesin. İnsanlar sizi zamanla keşfedecek ve anlayacaktır. Burada önemli olan yaptığımız işi beğenilere, takipçilere takılmadan çeşitlendirmek, sürdürülebilirliğini sağlamak diye düşünüyorum. İstatistiklerden çok niteliğe inanmanın faydalı olacağına inanıyorum.
Fenomen olunca ne değişti?
En büyük avantajı sponsor firmalara ulaşmak oldu. Çünkü kendi bütçemle ayda 1 veya 2 seyahat yapabilirken bu sayı sponsorlar eşliğinde daha da arttı. Ve bu artan seyahatler doğru orantıda ürettiğim içerik adedini ve çeşitliliğini de arttırdı. Daha çok deneyimleyip, daha çok anlatma fırsatı yakaladım. Çok kişiye sesimi duyurmanın böyle bir avantajı oldu diyebilirim.
Hangi içerikler daha çok etkileşim alıyor?
Kesinlikle kişiselleştirilmiş içerikler daha çok erişim alıyor. Bir hikâyenin içindeki kahraman sizseniz ve direkt kendi deneyiminizi anlatıyorsanız daha çok etkileşim alıyor. Benim dağ tepe tırmanarak çektiğim çok manzara var ama en çok etkileşimi bunlar değil, eğlenceli ve kişisel deneyime odaklı içerikler alıyor.
Takip ettiğiniz, ilham aldığınız kişiler var mı?
Elbette. Aklıma ilk gelenler mesela; Gurukafa, Kerimcan Akduman, Ahmet Erdem, Uğur Evin, Neşem Çelikkaya, Biz Evde Yokuz, Çağrı Selek, Mücahit Muğlu, Orçun Dalarslan, Murat ve Tuğçe Özbilgi, Hasan İlkay Özduman, Murat Dağaslan, Berkan Bilgiç, Mustafa Seven gibi seyahat ve çalışma tarzlarını beğendiğim gezginler ve fotoğrafçılar var. Her birinden çok şey öğrendim, hala da öğreniyorum.
Yaptığınız paylaşımlarla kültürel sürdürülebilirliğe de katkı sağlıyorsunuz. Gezip gördüğünüz yerlerde sizi en çok ne etkiliyor?
Batı Afrika ülkelerine gönüllü fotoğrafçı olarak yolculuklar yapıyorum. Ve orada gördüğüm kısıtlı suya ulaşım ve yaşam şartlarını belgeleyerek durum tespitleri gerçekleştiriyorum. Bu sırada gördüğüm Gana Cape Coast’ta köle ticaretinde kullanılan kalede yaşanan acıların bugün müze başlığı altında misafirlere anlatılması, bir daha yaşanmaması adına farkındalık oluşturulması çok önemli bir sürdürülebilirlik örneğiydi. Yine 70 yıldan uzun süredir günlük yazan Çayelili Abdullah Amca, Urartuca dilini gelecek nesillere taşımak için bireysel bir seferberlik içinde olan Vanlı Mehmet Amca gibi çok fazla örneği de yolculuklarım sırasında tanıdım.
Türkiye’yi karış karış gezdiniz. Dünyada pek çok yeri gördünüz. Nereleri görmeden ölmeyelim?
Türkiye’de kesinlikle tesisleşmemiş doğa olarak ifade ettiğim Artvin, otantik kültürüne hayran kaldığım Mardin, koyları ve salaş hayatına bayıldığım Datça. Yurt dışında ise doğal güzellikleriyle dünyadan ayrı bir yer olan İzlanda, sokaklarında dolaşmaktan keyif aldığım Braga, Porto, Lizbon ve araçlı rota için bence dünyadaki en iyi destinasyonlar arasında yer alan Norveç.
Seymen Bozaslan’ın başucu kitapları neler?
Ben kişisel deneyimlerin ve yaşantıların ifade edildiği kitapları çok ilgiyle okurum. Faik Sabri Duran’ın ‘Kâşifler Atlası’, Andrea Wulf’un ‘Doğanın Keşfi’, Ali Bey’in ‘Seyahat Jurnali’ ve ‘Anne Frank’ın Günlüğü’ ilk aklıma gelenler.
Yakın zamanda çıkacak yeni bir projeniz var mı?
Evet bir deli işine giriştim ve umarım sonunda başarılı olurum. 17.yüzyılın en önemli insanlarından Evliya Çelebi’nin rotasını yaparak 4 asra yakın bir süre sonra onun anlattıkları ve benim gördüklerim ile ilgili bir kıyas kitabı çıkarma düşüncem var. Çalışmalarına başladım, yurt içi ve yurt dışı olmak üzere 2 etaptan oluşan çalışmamın ilk etabını 2024 yılı sonunda neticelendirmeyi planlıyorum.


