Ebru Ojen’in İngilizceye çevrilen ‘Lojman’ına prestijli ödül

21 Mart 2024
Bu haber 2 yıl önce yayınlandı

Eleştirmenlerin 'öfkeli' üslubuna vurgu yaptığı Ebru Ojen, İngilizcede de yayımlanan 'Lojman' adlı romanıyla ABD ve Kanada’da verilen prestijli edebiyat ödülü 'Republic of Consciousness Prize'ı kazandı. Ojen, 10Haber'e "Mutluyum" açıklaması yaptı.

2017’de yapılan “geleceğin umut vaad eden 10 yazarı” soruşturmasında birinci seçilen Ebru Ojen, İngilizcede de yayımlanan ‘Lojman’ adlı romanıyla ABD ve Kanada’da verilen prestijli edebiyat ödülü ‘Republic of Consciousness Prize’ı kazandı.

Republic of Consciousness Prize, Britanya Kralığı’nın hükümet destekli kamu kurumu Arts Council England, Britich Council, Westminster Üniversitesi gibi kurumların nitelikli edebiyatı desteklemek amacıyla verdiği bir ödül. İngiltere ve İrlanda’da verilen ödül, iki yıldır ayrıca ABD ve Kanada’da da düzenleniyor. Ebru Ojen, karlar içinde küçük bir lojmana tıkılı kalan anne ve üç kızının hikâyesini anlattığı ‘Lojman’ romanının İngilizce baskısıyla ABD ve Kanada’da verilen ‘Republic of Consciousness Prize’ın sahibi oldu.

Türkiye’de 2020’de Everest Yayınları’ndan çıkan ‘Lojman’ın İngilizce baskısı 2023 yılında aynı isimle Aron Aji ve Selin Gökçesu’nin çevirisiyle City Lights tarafından yapıldı.

Ebru Ojen, ödülle ilgili 10Haber Kitap’a yaptığı açıklamada, “Daha fazla okura ulaşma imkanı veriyor bana bu ödül. Bu sebeple mutluyum” ifadelerini kullandı.

Republic of Consciousness Prize’ın jürisinde yer alan Zoe Grams da sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Ebru Ojen’in enfes eserini okuyabilme fırsatı verdiği için” bağımsız edebiyatı destekleyen ödülün jürisinde olmaktan büyük mutluluk ve heyecan duyduğunu, Ojen’in hikaye anlatımının özgün, rahatsız edici ve etkileyici olduğunu vurguladı.

‘Lojman’, karlar içinde küçük bir lojmana tıkılı kalan bir ailenin hikâyesi, daha doğrusu babanın evden ayrılmasıyla anne ve üç çocuğunun o küçük lojmana tıkılı hayatlarının… Ojen, annelik, kadınlık, çocuk-anne bağı ya da bağsızlığı, iktidar-beden, mekân-beden ilişkisi gibi pek çok tabuya dokunuyor kitapta, öfkesini sakınmıyor.

Öfkenin izini süren yazar

Türkiye’nin en önemli edebiyat eleştirmenlerinden 10Haber Kitap yazarı A.Ömer Türkeş, Ebru Ojen’in romanlarıyla ilgili şu yorumu yapmıştı:
“Ebru Ojen bütün romanlarında hayatın, insanın, toplumun karanlık yanlarına dikiyor gözünü. Başkalarının görmediği, daha doğrusu görmek -görse de söylemek- istemediği olaylara, meselelere, kurumlara, insan tiplerine yöneliyor. Doğrudan siyaset yapmıyor ama gözünü diktiği meseleler, beden, aile, iktidar, özgürlük gibi kavramlar ister istemez çok daha radikal bir siyasi sorgulamanın içine gönderiyor okuyucuyu. Mesela ilk romanı ‘Aşı’da -ki pandemiden sonra belki de yeni bir gözle okumak gerekir- devlet, toplum ve ötekileştirilenler arasındaki hegemonik ilişkileri çok farklı bir hikâye ile anlatmıştı. Üçüncü romanı ‘Lojman’da aile kurumunu, kadının kendisine ve özellikle bedenine yabancılaşmasını, mekânın boğuculuğunu zaman zaman korku türüne özgü motiflerle sorguluyordu. ‘Et Yiyenler Birbirini Öldürsün’ yine gerilimli ve öfkeli bir atmosfere çekiyor okuyucuyu.
Hikâyeleri sürükleyici ama okuyucuda irkilti duygusu yaratan hikâyeler değil. Hikâyelere düşünsel ve duygusal derinlik katan şey Ojen’in öfke ve nefretin izini sürmesi. ‘Et Yiyenler Birbirini Öldürsün’de iki arızalı ve habis ruhlu karakterin dünyaya kustuğu öfkeyi romana çevirmiş.
Ebru Ojen, gördüklerini soyutlamaktan ziyade görünenlerin zihninde yarattığı imgeleri, ruhunda yarattığı çağrışımları öne çıkarıyor. Romanlarındaki yaralı insanları çekilmez, hain, haset, kısaca kötü bulabilirsiniz. Ne var ki onları bu hale getiren nedenler ortaya çıktığında, kötülük de insani bir görününüm kazanıyor. Bütün romanlarına dinamizm katan tam da bu; kötülükten yayılan enerji.”

Ojen: Susadığımız şeye ulaşmak için betonu kırmalıyız

Ebru Ojen, ‘Lojman’la ilgili Efnan Atmaca’ya verdiği Hürriyet Kitap Sanat’taki söyleşisinde “Bütün ikili ilişkiler doğal olmaktan uzakta. Ruhsal gitgeller bu yüzden. Tahakküm altındaki bedenlerin geldiği nokta bu. Yapılması gereken şey yıkmak. Susadığımız şeye ulaşmak için betonu kırmalıyız” demiş ve eklemişti:
“İlk romandan itibaren beden-mekân, beden-iktidar ilişkisini çalışıyorum. Bana göre mekânlar bedenin üzerinde geri dönülmez erozyonlar yaratıyor. Özellikle kurumsal mekânlar. Lojmanlar, devlet daireleri, okullar vs… Devletle ilişkisi olan her mekân bedenin üzerine çöküveriyor ve bedeni toplum içinde konumlandırıp isimlendiriyor. Siyasi politik bir anlamı olan aile kavramı ise mekânların uzantısı olarak bedenimizi eğip büküyor, bizi organize ediyor ve tat kaçıran bir pasta kalıbının içine yerleşebilmemiz için bizi şekilden şekle sokuyor. Beden ve zihin en güçlü ve karmaşık ilişkisiyle pasta kalıbının içinde kendine özgü şeytaniliğini devşirerek bir yer kimliği belirliyor. Diğer yandan kapana kısılmış olmak, bize bu kapandan çıkmak için hareket etme irademizin olduğu da bir pozisyon. Biz bunu aşalı çok oldu. Bizi sıkıştıran yapı artık form değiştirdi. Somut olarak etrafımıza örülmüş değil de daha akışkan, görünmeyen ve müdahale edemediğimiz, irade koyamadığımız bir hal aldı. Bu bağlamda bedenimizin bize anlattığı şey nedir? Cinsiyetlerimizden öte bir şey var bedenimizde. Bazı sırlar gizliyor. Bize dokunan düşmanın izlerini sürebilmemiz için en gerçek zemin olarak kendini sunuyor. Lojmandaki sıkışma hissi bize ipuçları verebilir. Takibi zor olsa da o izi sürmeliyiz.”


Ebru Ojen hakkında
Malatya doğumlu Ebru Ojen, 2010 yılında Dokuz Eylül Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü’nden mezun oldu. 2014’te yayımlanan ilk romanı ‘Aşı’ ile iyi bir çıkış yakalayan Ojen, Hürriyet Kitap Sanat’ın yaptığı “geleceğin umut vaad eden 10 yazarı” soruşturmasında birinci seçilmişti. Bir dönem oyunculuk da yapan Ojen, 2017’de ‘Et Yiyenler Birbirini Öldürsün’ü, 2020’de ise ‘Lojman’ı yayımlamıştı. ‘Et Yiyenler Birbirini Öldürsün’ün kısaltılmış versiyonu ise 2021’de çıkmıştı.

 

Lojman
Ebru Ojen
Everest Yayınları, 2021 (2. baskı)
roman, 200 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.