Benim doğduğum şehir orası…
Gömüleceğim şehir de orası olacak.
Bana biat etmemeyi, özgür düşünmeyi, çağdaşlığı, modernliği, tek kişi kalsam bile direnebilmeyi, Akdeniz neşesini, hoşgörüyü öğreten, bedenen bir başka yere gitsem de ruhen hep orada kaldığım memleketim burası…
Türkiye’ye ağır bir muhafazakarlık elbisesinin zorla giydirildiği günlerde azınlık olduğu hissettirilen insanlara “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” şarkısıyla “Hayır siz asla azınlık değilsiniz, bu ülkenin göğsü dik vatandaşlarısınız, siz de bu ülkenin halkısınız” morali veren şehir.
31 Mart günü bu ülkede bir fırtına esti.
Üç yıl öncesine kadar sadece İzmir’in dağlarında açan çiçekler şimdi bütün Türkiye’de açıyor…
Ama aynı 31 Mart gecesi benim İzmir’ime resmen kırağı düşmeye başladı.
Bütün Türkiye’de hiç beklemediği ağır bir yenilgi alan AKP o gece İzmir’de CHP’nin ensesine dayandı…
AKP’ye moral veren belki de tek şehirdi İzmir.
22 yıldır ilk defa “Bu şehri alabiliriz” umudu taşıdı ona…
İtiraf edelim, birçok insan çok korktu o gece… Gitti geldi…
Düşünün bir tek İzmir o gece İstanbul ve Ankara’da yaşanan duygunun havasını bozabilirdi…
Hele dibindeki Manisa’nın geldiği gece o gitseydi…
Bugün çok utanırdın, mahcup olurdun Türkiye’ye sevgili şehrim.
Öyleyse gelin, İzmirli olarak şapkamızı önümüze koyup düşünelim biraz.
Ey İzmirli hemşehrim…
Şimdi yazacaklarım sana değil. Bu şehri yönetenlere…
Ama bil ki senin, benim hissimize düşen bir pay da var.
Biliyorum Karşıyaka Erik Dalı oynuyor… Sen de oynuyorsun.
Ama AKP’nin sırtına yapışmış nefesini daha bu gece ensende hissetmiyorsan eğer…
Bil ki bir başka 31 Mart gecesi AKP o sokaklarda dombra oynar…
Otur iyi düşün.
Gerçekçi bir değerlendirme yap.
Neden 10 puan kaybettik bu şehirde…
CHP Manisa’da bile yüzde 57, Afyon’da yüzde 67 alırken ben burada yüzde 50’yi bile neden geçemedim?
Neden AKP bu şehirde Türkiye ortalamasının üstünde oy aldı…
Ben yüzde 60 alan Ankara’nın, 17 bakanın, devletin, bürokratın yüklendiği İstanbul’un yüzde 50’sinin neden gerisinde kaldım.
Biliyorum Erik Dalı oynarken, İzmir’in Dağları diye haykırırken sana böyle deyip neşeni kaçırmak hoş bir şey değil..
Biliyorum, “Yahu arkadaş bırak da üç gün keyfini çıkaralım” diyorsun.
Haklısın ama…
Ben de şunu biliyorum ki bu gerçekçi değerlendirmeyi on gün, yüz gün sonra da yapmayacaksın.
Çünkü hayat tarzını, moderniteni, ideolojin, kimliğin haline getirdin.
O kimliğinle övünüyor, onu aslanlar gibi savunuyorsun.
Çok güzel, ben de iftihar ediyorum şehrimin bu içimi açan kimliğiyle.
Ama bunu yaparken şehrinin gelişmesini de ihmal etme.
Git bak Basmane’yi Kordon’a bağlayan caddeye…
Benim ilkokul yıllarımdan beri boya bile görmemiş gibi duruyor.
Gençlerin harika oyun programları yazıyor ama seçtiğin belediye başkanları hala Akhisar kasketi, Söke Ovası üstlüğüyle halkçılık yaptığını sanıyor.
Yıllardır bir Yılmaz Büyükerşen bulamadın şehrini bütün Türkiye’de bayrak gibi taşıyacak…
O yüzden senin İzmirli hemşehrin atlıyor otobüse, gidiyor Eskişehir’e…
Neden mi…
Sırf şunu deyip Yılmaz Hoca’yı kutlamak için:
“Demek ki Atatürk’e, Cumhuriyete bağlı insanlar da yapabilirmiş bu harika şeyleri…”
Kim bilir kaç defa gördüm bu sahneyi Eskişehir’de Yılmaz Hoca’nın yanında…
Sevgili hemşehrim…
CHP kim bilir kaçıncı defa belediyeyi kazanıyor ama sadece Türkiye’de değil, dünyada rol modeli olacak bir “homo faber,” “yapan insan” bulamadı…
Yapmayı değil yaptırmamayı maharet zanneden insanlar geldi o makama hep.
Sen de onunla övündün.
Yıllardır insana heyecan veren bir tek mega projen yok ey güzel İzmir’im.
Türkiye’nin en Batılı şehrisin ama yılbaşı gecelerinde bile sokakların, caddelerin kapkaranlık.
Ege’nin incisisin ama Ege’nin neşesini bile tam bulamamışsın.
Dibinde Çeşme yarımadası, öteki tarafında Efes, beri tarafında Bergama var…
Ama o muazzam kazılardan Göbeklitepe’in üçte biri kadar evrensel bir hikaye çıkaramamışsın.
Urla, Alaçatı, Çeşme gibi markalar yaratmışsın ama İzmir adı yarattığı markaların altında kaybolmuş gitmiş.
Türkiye’nin birinci liglerinde bir tek Karşıyaka basketbol takımın kalmış, ama ona bile doğru dürüst bir arena inşa edememişsin hala.
Kayseri, Konya, Şanlıurfa güzel statlarda oynarken…
Barcelona gibi bir dünya basket devi geliyor, mahalle arası sahanın soyunma kulübesinde ağırlıyorsun.
Bütün dünya İzmir diye onu görüyor.
Ve sanma ki Çeşme, Alaçatı, Urla markalarını sen yarattın ey İzmirli…
Dışarıdan gelenler taşıdı o markayı.
Sana gelince içinden çıkmış Sezen Aksu gibi olağanüstü bir Türkiye sanatçısının adını bir Körfez vapuruna vermeyi bile çok gördün.
Neden?
Çünkü o “Yetmez ama evet”çiydi…
Onun bu ülkede insan hakları, kız çocukları, Ünzileler için verdiği mücadeleyi üç kelimeyle sildin attın ey İzmir…
Ağlattın beni Sezen’e bu hoyratlığınla…
E hani nerede o özgürlükler şehri? Nerede o çağdaşlık, Batılılık, hoşgörü diyarı…
Hadi kabul et; rakını yudumlarken hala hemşehrilikten kovduğun Sezen’in şarkısıyla buluyorsun kafayı…
İzmirli hemşehrim,
Böyle güzel bir gününde neşeni kaçırdığım için bana kız…
Ama içinden çıkmış insanlara, samimi insanlara, senin iyiliğini isteyen, içinde hala seni taşıyan, seninle yaşayan insanlara küsme, sırt çevirme…
Bak tekrar ediyorum.
Memleketimizin bütün dağlarında İzmir çiçekleri açıyor ama senin Yamanlar dağın kırağı çaldı…
Çiçekler donmak üzere…
Genç İzmirli hemşehrilerime de bir çift sözüm var.
Ben 76 yaşındayım.
Annemin babamın mezarının olduğu şehirdir İzmir…
İzmirspor taraftarı rahmetli babam Milli Lig başladıktan sonra İzmir takımlarına karşı Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi takımları tutan İzmirlileri gördükten sonra Alsancak Stadı’na küsen insandır.
İzmir’imdir orası benim. Babamın bana kalamarı öğrettiği aziz şehrimdir.
Sadece Tarkan konseri, 9 Eylül kutlamaları ve İzmir’in Dağları şarkıları ile gidebileceğimiz yer kalmadı artık.
Şimdi hedef, İstanbul gibi tam yol ileri…
Atatürk Cumhuriyet’in yol haritasını çizen Birinci İktisat Kongresini niye orada yaptı hiç unutma.
O şehrin DNA’sında “Liberal düşünce” vardır. Sokaklarında “Özgürce düşün,” “Biat etme,” “Fikrini özgürce söyle” yazar..
Böyle bir günde bu yazıyı yazma cüretini de Kahramanlar mahallesinin 1423 Sokağının, Üçyol’un 319 Sokağının duvarlarında yazılı o görünmez şehir anayasamızdan alıyorum.
Bugün CHP’lidir, ama geçmişi de unutma.
Çok partili hayata geçişten sonra sağ liberal hareketin çıkış şehridir orası.
Adnan Menderes hareketinin start aldığı yerdir..
Aynı Adnan Menderes 1959 yılında Londra’da geçirdiği kazadan sonra İzmir’e geldiğinde 700 bin nüfusunun 350 biniyle onu Körfez’de kayıklara binerek karşıladığı şehirdir.
Malatyalı Turgut Özal’ın güç aldığı coğrafyadır.
Darbe anayasalarına hep karşı çıkmış, hayır demiş bir şehirdir İzmir.
O dağlarda modern bir sağ düşüncenin çiçekleri de açar hala…
İşte o nedenle;
Artık yaratıcı düşünceye sahip, gerçekten özgür, çağdaş, büyük hayalleri, büyük projeleri olan yapıcı belediye başkanlarına ihtiyacımız var.
Bize bahane değil iş ve proje üretecek, modernite taşıyacak siyasetçilere, yerel kahramanlara ihtiyacımız var.
Yine o nedenle;
“Ama devlet bize para vermiyor” bahanesine sığınmaya kalkan olursa ona de ki;
“Aynı iktidar Ekrem İmamoğlu’na sana vermediğinden fazlasını vermedi. Hatta onun elindekini de aldı.”
Cehennem azabı çektirdi bu iktidar ona.
De ki;
“Mansur Yavaş senin aldığından bir kuruş fazla almadı…”
Ama sonuç ortada…
Senin İzmir’de altına indiğin yüzde 50’yi onlar İstanbul’da, Ankara’da çok daha kozmopolit bir Anadolu peyzajında aştı…
Ve son söz…
Sen de AKP’nin yaptığı yanlışı yapıp “Seçmen sandığa gitmeyerek bizi cezalandırdı. Gelecek seçim yine döner” diye avunma…
Sakın ha avunma…
Çünkü dönmeyebilir…
Bir Hamza Dağ daha gelirse…
Çok şaşırabilirsin…
Unutma, bu defa kenarından döndün.
22 Kasım 2024 - Ufuk Uras’a sordum: Devlet beye o soruyu sordun mu?
20 Kasım 2024 - Son anket: Türk halkı böyle bir Milli Eğitim Bakanı istemiyor
19 Kasım 2024 - Yılın son profil analizi: Hakan Fidan’a elini veren kaç parmağını kaybeder?
17 Kasım 2024 - İşte o ünlü adamın aynı anda idare ettiği altı kadının isimleri
16 Kasım 2024 - Dün Bebek’teki Thomas Mann teknesinde Hasan Cemal’in beni ağlatan 285’inci sayfası