Sivas’ta 3 bin 300 yıllık Hitit mühürleri bulundu
Burası insanlığın bir zamanlar kurduğu en görkemli kentlerden biri. Anadolu'nun tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan Hattuşa, Hititlerin en güçlü olduğu dönemde ülkenin başkentiydi. 10Haber bayram rotası 8 bin yıldır yerleşimin olduğu Hattuşa'da.
Bronz Çağı’nın henüz aydınlığa kavuşturulamamış günlerinde Anadolu’nun ilk devleti Hititler yıkıldı. Ancak bu topraklara öylesine köklü bir miras bıraktılar ki aradan geçen yaklaşık 4000 yıla rağmen pek çok kentin adı ya da kuruluş tarihi onların dönemine denk geliyor. Tarih derslerinden de hatırlayacağımız üzere Mısırlılarla savaşan ve bu süreçte de tarihin bilinen ilk anlaşmasına imza atan Hititler, diplomasi tarihine de adlarını yazdırmıştı. Bugün Çorum’un 82 kilometre güneybatısındaki Boğazkale ilçesinde yer alan Hattuşa kalıntıları işte bu ilklerin devletinin başkentiydi. 1986 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne Türkiye’den dahil edilen ilk yerlerden biri olan bu tarihi yerleşime daha yakından bakalım.
Boğazkale merkezinden uzaklaşıyoruz. Yol sanki nereye gideceğimizi bilirmişçesine bizi tepelik bir alana ulaştırıyor. Sonsuzluk hissine kapılacağınız bu yer Hititlerin tarihi başkenti Hattuşa. Nedendir bilinmez Troya’da hissettiklerinizin benzeri burada da kalbinize işliyor: “Sanki burada daha önce vardım” Doğru, burası Troya ya da diğer adıyla İliad, hatta Efes diye bildiğimiz Apaşa kentinin kurucuları Hititlerin başkenti.
Milâttan önce 17. yüzyıldan itibaren 400 yıl boyunca Hititlere başkentlik yapan Hattışa, milâttan önce 13. yüzyıla denk gelen Bronz Çağı’nda devletin yıkılmasıyla kısa sürede nüfusunu kaybetti. Hititler yerine Anadolu’da etkinlik kazanan Frigler bölgeye gelip şehri canlandırmaya çalışsa da bu pek işe yaramadı. Tarihi başkent tabiri caizse yaklaşık olarak 3200 yıl boyunca unutuldu. Ankara’nın 160 kilometre doğusunda kalan bu tarihi yerleşim yerinde ilk arkeolojik kazılar bundan 1904 yılında başladı. Diğer pek çok arkeolojik alanda olduğu gibi buradaki kazıları da Almanya’dan gelen araştırmacılar yapıyordu. Aslında bu bölgede Alman araştırmacıların varlığı kentin ilk kez ortaya çıkarıldığı 1834 yılına kadar uzanmakta. Ancak bu 80 yıllık süreç bireysel ve aslında kaçak kazıların yapıldığı bir dönemdi.
2 milyon metrekarelik bir alanı kaplayan Hattuşa, kazıldıkça tarihi önemi gün yüzüne çıkmaya başladı. Varlığı 1834 yılından beri bilinen bölgedeki kazılar günümüzde de devam etmekte. Aslanlı Kapı ve Kral Kapısı adlı girişleriyle bu tarihi şehre adım atmak mümkün. Bununla birlikte Sfenskli Kapı da yine aynı işlevi görüyor. Üstelik adındna da anlaşılacağı üzere Mısır esintileriyle sizi karşılıyor. Hatay Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret eden hemen hemen herkesin sevgisini kazanan dev bir heykel vardır. Hitit Kralı 1. Şuppiluliuma döneminde altın çağını yaşayan kent dönemin şartlarına göre oldukça iyi surlara sahipti.
Hattuşa içinde devletin idarî merkezi, asillerin ikamet ettiği evler, tapınaklar ve askeri amaçla inşa edilmiş yapılar bulunuyordu. Günümüze bu yapıların pek azı ulaşmayı başardı. Bunda dönemin yapı malzemeleri ve depremlerin de payı büyük. Kraliyet mensupları kentin yukarı kısmında ikamet ederken bu bölgede bir de iç kale bulunuyordu. Kentin alt kısımlarında daha çok ahşaptan ve kerpiçten evler bulunurken kentin ihtiyaçları için tarımsal faaliyet alanları ve erzak depoları da inşa edilmişti. Bu erzak depoları kentin düşmanlar tarafından kuşatıldığı dönemlerde hayati öneme sahipti.
Günümüzde Türkiye’nin en çok ziyaret edilen ören yerlerinden biri konumundaki Hattuşa, aynı zamanda bir replikaya da evsahipliği yapıyor. Kentin en görkemli dönemlerini yanstıma amacıyla yapılan sur replikası eleştirilere neden olsa burayı görmeye ziyaretçilerin önünde en çok fotoğraf çektirdiği yerler arasında. Beş farklı katmandan oluşan şehrin, en dikkat çekici bölümü yıkarıda da bahsettiğimiz ağırlıklı olarak kral ve yakınındaki yönetici sınıfın yaşadığı Yukarı Şehir. Bugünkü haliyle bilinen kentin neredeyse yarısına tekabül eden Yukarı Şehir, beş tane kapıya sahip. Bunlardan üçü az önce de bahsettiğimiz Sfenskli Kapı, Aslanlı Kapı ve Kral Kapısı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilânından sonra tüm yokluklara rağmen özel önem verdiği arkeolojik kazıların odaklandığı noktalardan biri Hattuşa idi. Tıpkı yakınlarındaki bir diğer Hitit yerleşimi olan Alacahöyük gibi. Anadolu kültürüne büyük etki bırakan bu kadim uygarlığın izlerini yerinde görebileceğiniz Hattuşa, mutlaka ziyaret listenizde yer almalı.