CHP lideri Özel, Erdoğan ile yaptığı görüşmeye dair yeni bir detay verdi. Erdoğan'a dış temaslarına dair bir dosya verdiğini ve bunda sonra Dışişleri'nin 'ne yapacağını bilmesi için' kendisine bilgi vermesini istediğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in yaptığı görüşmenin yankıları sürüyor. Görüşme sonrası iade ziyareti yapacağı açıklanan Erdoğan “Türk siyasetinde yumuşama dönemi” derken Özel “Demokrasi için kilometre taşı” yorumu yapmıştı.
İki liderin görüşmesine ilişkin yeni bir ayrıntı dün ortaya çıktı. Buna göre CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yaptığı dış temaslarla ilgili bilgi vermiş.
Habertürk’e konuşan Özgür Özel ”Bunu ilk kez söylüyorum” diyerek görüşmeye dair şunları anlattı: ”Ben sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığımız görüşmede, ilk kez söyleyeceğim, yaptığımız dış temaslar hakkında bilgi verdim. Filistin için sol ve sosyalist partilere yazdığım mektuplar, SPD konuşmam, kendisine verdiğim dosyalarda var. Benim yurtdışına gitmeden önce Dışişleri Bakanlığı’ndan brifing almam lazım. O ülkeyle ilgili işbirliğimiz ne noktada, sorunlar neler? Benden ne beklersiniz? Üzerinde mutabık olmadığım konu varsa o zaman söylerim. Müştereklerde birleşiyor olmamız lazım. Kıbrıs meselesinde son geldiğimiz noktayı bilmeliyiz. Buna bana bakanların, yardımcılarımıza da bakan yardımcılarının yapması lazım. Dönüşte de bizim bilgi vermemiz lazım. Almanya’da SPD üyesi başbakan var, siyaseten Erdoğan’la taban tabana zıt, bizim siyasi akrabamız. Ona ilettiğim mesaj ve aldığım cevabın önemi var. ‘Bir an önce yapalım’ diyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’na bunları söyledim. Benim söylediklerimi söylemek kolay, onun cevaplarını söylemek nezaket dışı. Kendisi cevap verdiği için söyleyebilirim. ‘Milli savunma, dışişleri bakanlarımız sayın genel başkan ihtiyaç duyduğunda bilgi versinler, bu temaslar sağlansın’ dedi. Bu önemli adımdı. Bundan sonra İngiltere’ye gitmeyi düşünüyorum. Ben İngiliz İşçi Partisi ile en yakın siyasi akrabayım. Ama gitmeden önce ilişkilerde ne yapıldı, F-35 konusunda her şeyi bilmemiz ve ortak menfaatleri birlikte savunmamız lazım.”
Osman Kavala’nın da görüşmede gündeme geldiğini belirten Özel AİHM ve AYM kararlarına vurgu yaptığını söyledi: ”Kavala konusunda Cumhurbaşkanının yanıtını söylemem uygun değil. Benim söyleyeceğim şudur; elbette ismi geçti. AİHM kararlarının uygulamanın anayasal bağlayıcılık olduğunu ifade ettim. Yeni anayasa tartışmaları gündemimde yoktu. Sayın Erdoğan Meclis’in yeni anayasa yapabilecek meclis olduğunu ifade ettiğinde ben de kamuoyuna söylediğim gibi mevcut anayasaya tam uyumun yeni anayasa süreci için olmazsa olmaz şart olduğunu, bunun için AİHM, AYM kararlarına uyma, yasama, yürüme, yargı erkleri için bunun bağlayıcı olduğunu hatırlattım. Bizim AYM kararlarına uyulsun dediğimizde Can Atalay’ın serbest kalması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bunu konuştuk tabii ki. Böyle bir durumda sayın Erdoğan’a ‘Bırakın Can Atalay gelsin’ diyecek halim yok. Onun önündeki engel AYM kararlarını tatbik etmeyen yapı.”
CHP lideri yerel seçimlerde birinci parti çıkmalarının ardından diyalog zemini için ilk adımı attıklarını belirtti: ”5 Kasım’da seçildim. 7 Kasım’da sayın Bahçeli tebrik etti. Birçok lider aradı. Sayın Erdoğan aramadı. Yılbaşı için AK Parti’den Abdullah Bey’i aradım. Sayın Bahçeli’yi aradım. 17 liderle yeni yıl kutlaması yaptım. O zaman birinci parti sayın Erdoğan’ın partisiydi. Sayın Erdoğan bana tebrik telefonu açmamıştı. Buna rağmen aramam doğru olmazdı. 31 Mart’ta millet birinci partiyi değiştirdi. Biz kazandık ve artık bana düştü aramak. Biz kazandık yeni dönem başladı. Ben birinci partiyim. Artık kavgayı sürdürmemek için elimi ben uzatacağım. Şeyh Edebali ne diyor ‘Ey oğul bundan sonra kızdırmak bize affetmek sana’ diyor. Ben Şeyh Edebali’nin mektubunu birinci parti olduğum gün vasiyetini uyguladım. Birinci partiye aramak, el uzatmak, hatır sormak düşer. Bayramda sayın Erdoğan’ı sabah 10.50’de aradım. Ulaşamadık. Sayın Hasan Doğan dünya liderleri ile bayramlaşıyor dedi. Akşam üstüne doğru döndüler. 18 liderle bayramlaştım. CHP tüm partilerle bayramlaşabilen tek partidir. Bundan sonra diyalog zemininin ilk adımını atmıştır. Bu karşılıklı bir şey. Sadece bir kişinin tutumuna değil.”
Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesini şöyle anlattı: ”Sayın Bahçeli ile biraz daha kısa görüştük. Grup konuşmam vardı. 50 dakika kadar sürdü. Hızlı ve kısa konuştuk. Sayın Bahçeli’nin de önemli değerlendirmeleri oldu. Emekli maaşının yetersizliği sayın Bahçeli’nin geçmişte de yakındığı bir durumdu. Biz ikimiz de milletvekiliyiz. Bahçeli’nin benden farklı yanı sayın Erdoğan ile ittifak ortağı. Hep birlikte olalım, biz yapalım siz peşimizden gelin diyecek halimiz yok. Asgari ücret, vatandaşın ekonomik beklentileri, öğretmen, memurların beklentileri, müfredat, mülakatı konuştuk. Seçimleri karşılıklı değerlendirdik. Sayın Bahçeli de sıkılı yumruk doğru değil yaklaşımını ifade etti. El sıkışmanın, diyaloğun önemi. Biz sayın Bahçeli ile çok polemik yaptık, sözcüleri ile sert tartışmalara da giriyoruz tabii. Sayın Bahçeli ile karşılıklı nezaket ve anlayışla son derece ev sahibi şekilde. Birbirimizin sözümüzü kesmeden. Farklı düşünüyorsak da söz sırası bize geldiğinde bunu yaptık. Sayın Erdoğan’la da öyle. Grup başkan vekillerimiz yan odada oturdular, biz başa baş görüştük.”
Özel’in iktidara yakın olan ve geçmişte CHP’yi hedef alan Taha Hüseyin Karagöz’le görüşmesi tartışma yaratmıştı. Özel kapısına gelen birisini geri çevirmeyeceğini söyledi: ”Taha Hüseyin Karagöz, Yeni Şafak’ta çalışırken bana bir yolla ulaştı. ‘Ben TV Net’te program yapıyorum ‘Zor Sorular’ diye, sizin Meclis’te performansınızı görüyorum, benim zor sorularıma cevap vermek istemezsiniz’ gibi davet. Biraz da meydan okumalı bir davet. Nezaketli dille söylemişti. Ben de ‘tamam’ deyip gitmiştim. Format gereği sert sorular soruldu. Değişik üsluplu, sert. Kamuoyunda çok tartışılan konuyu sert üslupla soruyor. Ben kendi açımdan büyük fırsata çevirmiştim. Soruların birçoğu da trollerin çarpıtması, cümlenin başı var sonu yok falan gibi. Çok iyi niyetle yapılan esprinin gerçekmiş gibi algılatılması. Benim açımdan, benim çevrem ‘çok başarılı program oldu’ dedi. Karşı mahallede programın bizim tezlerimiz açısından faydası olmuş. Sonrasında Taha Hüseyin Karagöz bayramlarda beni arar. O gün de demişti ‘Biz burada tartışırız ama insan ilişkilerine önem veririm’. Bire birde ‘abi’ demeyi tercih ediyor. Adem Metan var mesela onunla da konuşurum. Geçenlerde 23 Nisan resepsiyonunda yanıma geldi. ‘Bir tebrik mesajı attım, ziyaretinize gelmek isterim’ dedi. ‘Buyurun’ dedim. Meclis’te geldi. Çok hayırlı iş için gelmiş. Evleniyormuş, davetiye çıkardı. ‘Birçok yere dağıttım. Şeref verirsiniz’ dedi. Davetiye verdi aldım. Siyasetçi eleştiriye açık olacak. Bütün eleştiriler başım üstüne. Kızıp da bir şey demem. Yeni dönemin ruhu başka bir şey. Buna belki içinden rahatsız olup kamuoyundaki büyük destek üzerine bir şey demeyen, mahalle kavgasının yaralarını unutmayan, haklı da olabilecek kadar bazı arkadaşların tepki gösteriyor olmasını anlıyorum. Ben geçmişte de televizyon programına gittiğim birisi ‘ziyaretinize geleceğim’ demesine nasıl gelme derim? Bana cevap verme olanağını açmış. Geldi davetiye verdi. Davetiye olmasa da kabul ederim. Meselenin özü bu. Beş-altı dakikalık bir şey.”
Özel cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasına dair ise şunları söyledi: ”En geniş toplumsal kabulle en çok oyu alacak bir CHP’li Cumhurbaşkanı adayı yapacağız ve bu seçimi kazanacağız. Bunun önünde kendim dahil kimsenin ihtirasını kabul etmem. Benim bir tane rüyam var. 1970’lerde toplumun talebini duymuş, okumuş, ona göre siyasi hat belirlemiş Ecevit iki genel iki yerel seçimin dördünden de başarılı çıktı. Ben şimdi bir seçimi kazandım, önümüzdeki seçimi de kazanacağım. Teknik direktör 90. dakikada penaltı kazanınca kimin atacağına kara verir. Kadroya yeni kişiler koyar, mevcudu dinlendirebilir. Ben takımda iki santrfor var, bir sağ açık, bir sol açık. Bunu Çipras’a da söyledim, çok güldü. Ekrem Bey’in toplumsal kabulü, Mansur Bey’in toplumsal kabulü çok üst düzeyde.
Yarın üç santrforla oynarsınız, tek santrfora geçersiniz. Bu o günün işi. Bir kez daha söylüyorum; bugünden aday tartışmalarına son nokta Özgür Özel tarafından konmuştur. Adayı günü gelince konuşacağız. Biz siyaset kalesinin başarı kapısında 1980’den beri kapıda kalmıştık. Baktık üç kilit var. Atatürk bu kilidi bir yere koymuştur dedik. Birinci kilit gençler. İkincisi kadınlar, üçüncüsü bilime sarıldık.”