TOBB’dan ücret artışı için gelir vergisi tavanında düzenleme çağrısı
Çeşitli platformlarda yayınlanan haberlerden anlaşılan, kripto para alım ve satım işlemlerine düşük oranlı bir işlem vergisi uygulanacağı. 'Mikro-vergi' olarak da adlandırabileceğimiz bu işlem vergisi binde 3 ila 5 arasında değişkenlik gösterebilir.
Kripto paraların vergilendirilmesi sadece ülkemizde değil dünya genelinde de vergi gündemini en çok meşgul eden konulardan. Ülkemizde kripto paralara ilişkin bir düzenleme yapılacağına yönelik haberler dönem dönem gündeme geldiyse de henüz bir kanun taslağı yayınlanmadı. Bu bitmeyen düzenleme beklentisi konuya ilişkin tartışmaların belirli aralıklarla alevlenmesine yol açıyor.
Geçen hafta kripto para vergilendirmesi tartışmaları bir kez daha hız kazandı. Farklı haber platformları ve sosyal medyada kripto paraların Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) gibi düşük oranlı bir işlem vergisine ve menkul sermaye iradı sayılmak suretiyle stopaj yoluyla vergilendirmeye tabi tutulacakları belirtiliyor. Stopajın amacının kazancını yurtdışına kaçıranlara beyanname verme zorunluluğu getirmek olduğu, stopaj oranının %0 olarak belirlendiği de altı çizilenler arasında. Kanunun olası yürürlük tarihinin ise haziran ayı olduğundan bahsediliyor.
Bu güncel tartışmaya ilişkin bilinmesi gereken ilk husus henüz herhangi bir kanun taslağının yayınlanmamış olması. Bu nedenle de aslında net bir değerlendirme yapılabilmesi söz konusu değil. Bu aşamada mümkün olan, çıkan haberlerin Türk vergi sistemine ilişkin genel bilgiler ışığında yorumlanması. Yapılacak her yorum ister istemez şahsi fikirleri de içeriyor.
Bilindiği gibi kripto paralar aracılığı ile yapılabilecek işlemler son derece farklı olabilir. Örneğin kripto para alım/satım işlemleri sonucu bir kazanç elde edilebileceği gibi, merkeziyetsiz finans ekosistemi içinde kripto paraların ödünç verilmesi suretiyle bir gelir elde edilmesi de söz konusu olabilir. Vergi sisteminde, özellikle gelir vergisi nezdinde, mevzuatın kalanı ile de uyumlu olarak birbirinden önemli ölçüde ayrışan işlemlere farklı kurallar uygulanması söz konusu. Kripto paralar ile yapılan işlemlerin bu genel sisteme istisna teşkil ederek tek tip bir vergi uygulamasına tâbi tutulması ihtimali düşük.
Çeşitli platformlarda yayınlanan haberlerden anlaşılan kripto para alım ve satım işlemlerine düşük oranlı bir işlem vergisi uygulanacağı. “Mikro-vergi” olarak da adlandırabileceğimiz bu işlem vergisinin binde 3 ila binde 5 arasında değişkenlik göstermesi beklenebilir. Bir işlem vergisinin alınacak olması nedeniyle alım/satım işlemleri üzerinden gelir, kurumlar ya da katma değer vergisi alınmayacağı düşünülebilir.
Kripto para alım ve satım işlemlerinin genellikle kripto para borsaları gibi aracı kurumlar üzerinden yapıldığı da göz önünde bulundurulduğunda alım işlemleri ve satım işlemlerine uygulanacak bir işlem vergisinin denetlenmesi ve tahsil edilmesi nispeten daha kolay. Verginin bir mikro-vergi olarak yani düşük oranlı olacak şekilde tasarlanmış olması da mükelleflere fazla bir yük oluşmamasını sağlayacak.
Şüphesiz ki gelir veya kurumlar vergisi uygulaması mükellef bazında daha fazla vergi geliri elde edilmesini sağlayabilir. Fakat bu vergilerin uygulanması ve denetlenmesi ile gelecek zorlukların yanı sıra vergi ödememek için kripto para işlemlerinin yurt dışına taşınması riski gelir veya kurumlar vergisi uygulamasından elde edilecek olası faydanın son derece düşük olacağına işaret ediyor. Bu nedenle, hiç vergi alamamaktansa bir işlem vergisi getirerek belirli oranda bir vergi geliri elde etmek son derece mantıklı bir strateji.
Haberlerde bahsi geçen “ikinci vergi” ise son derece tanıdık olan gelir vergisi. Gelir Vergisi Kanunu’muzda (GVK) 7 farklı gelir türü bulunuyor. GVK’nın sistematiği içinde kripto paraların alım/satımı genellikle “diğer kazanç ve iratlar” başlığı altında yer alan “arızi kazanç” olarak değerlendirilebilecekken kripto paralardan elde edilen diğer gelirlerin “gayrimenkul sermaye iradı” veya “menkul sermaye iradı” olarak kabul edilebileceği düşünülüyordu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından 16 Nisan 2021 tarihinde çıkarılan Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik’te yapılan kripto varlık tanımında “gayri maddi varlık” ifadesinin kullanılmış olması, kripto paraların gerçekten de gayri maddi varlıklarla benzerlik göstermesi ve GVK’da bir değişiklik yapılmadığı sürece kripto paralardan elde edilen gelirin “menkul sermaye iradı” olarak nitelendirilmesinin mümkün olmaması nedeniyle “gayrimenkul sermaye iradı” nitelendirmesinin üzerinde daha fazla durulmaktaydı.
Nakdi sermaye ve para ile temsil edilen değerlerden oluşan sermaye aracılığıyla elde edilen kâr payı, faiz ve benzeri gelirler “menkul sermaye iradı” olarak nitelendiriliyor. Kripto paraların ödünç verilmesi karşılığı elde edilen gelir, menkul sermaye iradı olarak değerlendirilen diğer gelirlere büyük oranda benziyor. Fakat bu kategori kapsamında vergilendirme yapılabilmesi için bir mevzuat değişikliği gerekiyor. Son günlerde çıkan haberler, işte bu yönde bir değişikliğin yapılacağına işaret ediyor.
“Stopaj yapılacak” olması verginin aracı kurumlar tarafından kesinti yapılmak suretiyle ödeneceği ve yüksek ihtimalle yine aracı kurumlar tarafından beyan edileceği anlamına geliyor. Stopajın %0 olarak belirlenmiş olması da bu aşamada aslen herhangi bir vergi tahsil edilmeyeceği, sadece beyanname ile bildirime önem verildiği şeklinde yorumlanmalı. Bu noktada da mükelleflerin yükü, en azından şu an için, son derece hafif olacak gibi görünüyor.
Yapılması planlandığı belirtilen düzenlemeler tek bir stratejiye işaret ediyor: Temel amaç mükelleflere mümkün olduğu kadar az bir vergi yükü yükleyerek bir yandan da aracı kurumların da desteğiyle kripto para ile yapılan işlemlerin beyan edilmesini sağlamak. Bu stratejinin en azından bu aşamada son derece yerinde olduğunun altını çizmek gerekir. Zira yapılacak her türlü düzenlemenin kripto para ekosistemine uygun olması şart. İşlemlerin yurt dışına taşınmasına sebebiyet verecek veya idare tarafından denetlenmesi son derece meşakkatli (hatta mümkün olmayan) kurallar getirilmesinin ne mükelleflere ne de kamuya herhangi bir fayda sağlamayacağı açık.