Şimşek: Ne yapılması gerektiğini biliyoruz ancak dozuna karar vermedik
Piyasaların ve ekonominin beklediği; takvim ve etki analizleri içeren, geniş kapsamlı, yapısal tedbir ve reformların içinde bulunduğu “istikrar paketi” gibi bir programın açıklanmasıydı. Ama…
Yerel seçimler sonrasında alınacağı söylenen, büyük beklenti yaratılan, yapısal tedbirler ve reformlar bir türlü gelmiyor. Bu gecikme kısa dönem piyasa beklentilerinin düzelmesini önlerken enflasyonun tek haneye düşüşü ve orta vadede sürdürülebilir yüksek büyüme umutlarını da zayıflatıyor.
Geçen yıl Haziran’da göreve gelen yeni ekonomi yönetimi, 2024 Mart seçimleri nedeniyle, radikal kararlar almadan, genellikle küçük adımlarla yetindi. Bu aşamalı gidişin faiz oranlarının olması gerekenden daha yükseğe çıkmasına neden olduğunu zaten tartışıldı. Seçimler sonrasında ise artık ekonomide radikal adımlar atılıp beklentilerin düzeltileceğini, bununla birlikte ekonominin orta vadede üretim yapısını değiştirecek, doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekecek, böylece teknoloji ve iklim uyumunu sağlamaya dönük önemli adımların artık atılmasını bekliyorduk. Ancak seçimden sonraki 1,5 ayda neredeyse önemli hiçbir adım atılabilmiş değil.
Ekonomi yönetiminden alınan bilgiler mayıs ayı başında kapsamlı tasarruf ve yapısal tedbirlerin açıklanacağını, bir bölümünün TBMM’ye geleceğini, bunun yanında orta vadeyi garantiye alacak reformlara başlanacağını gösteriyordu. Ancak bugüne kadar sadece kamuda tasarruf paketi açıklandı ve bu da piyasaları tatmin edecek bir boyutta gerçekleşemedi. Tasarruf paketinin mali portresi açıklanmazken bunun ardından 4 tane daha paketin geleceği, sonra hepsinin birden mali getirisinin açıklanacağı söylendi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise bu konudaki soruları yanıtlarken, orta vadeli program çalışmalarında tedbirlerin mali faturasının açıklanacağını söyledi.
Anladığımız kadarıyla hem açıklanan kamuda tasarruf paketinde hem de açıklanacak diğer paketler konusunda Bakan Şimşek’in eli, zannettiğimiz, hatta kendisinin zannettiği kadar rahat olamıyor. Belki içerideki koalisyon yapısının geleceği konusunda yaşanan tartışmalar, belki parti içi çekişmeler, ekonomide beklendiği ölçüde adım atılmasını engellemeye devam ediyor.
O veya bu nedenle, beklentilerin yüksekliğine rağmen sadece kamuda tasarruf önlemlerinin açıklanıp, gerisi için beklemeye girilmesi ekonomi yönetimine olan güvenin hâlâ sorgulanmasına neden oluyor. Her şeyden önce “yamalı bohça” gibi parça parça açıklanan tedbirler, ekonomik hedefler konusunda kararlılığın sorgulanmasını beraberinde getiriyor. OVP’nin şimdiye kadar, “kağıt üstünde kalan metinler” olarak kalması, ekonomik çevrelerde OVP ile yetinilecek bir programın yeterli görülmeyeceği çok açık. Zaten daha radikal kararlar beklenirken etkisi zayıf olacağı görülen tasarruf tedbirleri, atılacak adımlar konusunda bir şüphe oluşturdu. Piyasaların ve ekonominin beklediği; takvim ve etki analizleri içeren, geniş kapsamlı, yapısal tedbir ve reformların içinde bulunduğu “istikrar paketi” gibi bir programın açıklanması idi. Böyle bir açıklama beklenirken, ürkek ve küçük adımlarla yetinilen, parça parça tedbirlerin piyasalardaki beklentileri düzeltmesinin mümkün olamayacağı açık.
İşte bu nedenle aynen Mart’taki döviz ve altın paniğinde olduğu gibi, yine bu kararların sürdürülemezliği, kurların şimdilik tutulduğu ama bunun yakında bırakılmak zorunda kalınacağı, en geç sonbaharda yeniden kur artışı olacağı yönündeki spekülasyonların yeniden canlandığını görüyoruz.
Bu spekülasyonlara zemin oluşturan unsur ise gerçekten de şimdiye kadar sadece yüksek faiz ve kısa vadeli fon girişinde sonuçlarla yetinilmesi. Kapsamlı bir paket görülmediği, iş dünyasına ve piyasalara “Bu yolda devam edilecek” inancı verilemediği için, şüphelerin alıcı bulduğunu söylemek de yanlış olmaz.
Bunun yanında piyasa beklentilerinin hâlâ kısa vadede Merkez Bankası’nın istediği seviyelere gelmediğini, 2025 ilk yarısı için baz etkisi nedeniyle düşüşün süreceğinin beklendiği ama 2025 yıl sonu için hâlâ enflasyon beklentilerinin yüksek çıktığını unutmayalım. Belki Temmuz’dan sonra yıllık oranlar düştüğünde beklentiler biraz daha düşecektir ama belli ki yılsonuna doğru kurlarla ilgili şüpheler, kısa dönem beklentilerinin düşmesini engelliyor.
Halbuki piyasaları tatmin edecek kapsamlı yapısal tedbirler ve reformlar toplu bir paket olarak açıklansa, ileriye dönük istikrarın kalıcı olacağı iklimin oluşturulacağına olan güven sağlanabilse, ne kısa dönem için bu tür spekülasyonlar yapılabilir, ne de beklentiler yüksek kalmaya devam eder.
Bunun yanında belki de kapsamlı tedbir paketi açıklanmayışına engellerden biri olan, siyasi iklimdeki son keskin tartışmalar da tek başına güvenin oluşturulmasına köstek gibi görünüyor. Piyasalar ve iş dünyası rasyonel ekonomi politikalarının sürdürülebilmesi için iç siyasette ve dış politikada da rasyonel politikalara geri dönüş umudu taşıyordu. Bu kapsamda AB ile ilişkilerin yeniden düzeltilmesi, Batı’yla ilişkilerin onarılması ve böylece doğrudan yabancı sermaye girişinin hızlanacağı yolunda bir umut vardı. Halbuki mevcut siyasi koalisyon yapısı nedeniyle ortaya çıkan son siyasi yargı kararları, Cumhurbaşkanı’nın mevcut statükoyu koruyacağı işareti veren son adımlar, bu konudaki umutların azalmasına neden oluyor.
Bu programın amacına ulaşması, bu gidiş devam ederse, zor görünüyor.
23 Kasım 2024 - Para politikasında gevşeme dönemine girdik
22 Kasım 2024 - Merkez, Aralıkta faizi indirir, oranı Kasım enflasyonuna bağlı
20 Kasım 2024 - İktidarın enflasyonla mücadelede asıl niyeti ne?
19 Kasım 2024 - Fazla likidite 860 milyar TL ile yeni rekorunu kırdı
16 Kasım 2024 - ‘Faize dayalı rezerv’in Trump şoklarına dayanması zor