Sent Antuan’da bir festival gecesi

52. İstanbul Müzik Festivali tüm hızıyla devam ediyor. Dün akşam İstiklal Caddesi'ndeki Sent Antuan'da gerçekleşen konserde bariton Benjamin Appl ve akordeon sanatçısı Martynas Levickis sahnedeydi.

Alman bariton Benjamin Appl ve Litvanyalı akordeon sanatçısı Martynas Levickis dün akşam birlikte konser verdi.

52. İstanbul Müzik Festivali 10 günü geride bıraktı. Bunu düşününce insan biraz hüzünleniyor. Ne de olsa başlayan her şey biter. Ancak festival için neyse ki biraz daha süremiz var, iddialı konserler de. Dün akşam birisini geride bıraktık. İstiklal Caddesi’nde Sent Antuan Kilisesi’ne yürürken epeydir cadde üzerinde bir konsere gitmediğimi fark ettim. “İstiklal geri döndü” sözünü doğrulatan bir etkinlik için kilise kapısına geldiğimde upuzun bir kuyrukla karşılaştım. Bu kuyruk bana bundan 12 yıl önce Filmekimi için Atlas Sineması önünde saatlerce beklediğim kuyruğu hatırlattı. Ancak hatırlattığı bununla da sınırlı değildi. Sahi bir Aya İrini vardı. Ne oldu ona?

Gözümde canlandı koskoca mazi

Sent Antuan kapısında beklerken olağan bir çağırışımla İstanbul Müzik Festivali’ne yıllarca mekân olan Aya İrini’deki konserler geldi aklıma. Festival kapsamında burada Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Tekfen Filarmoni Orkestrası ve Berlin Filarmoni müzisyenlerini canlı canlı dinlemiştik. Festival en son 2019’da Topkapı Sarayı bahçesindeki tarihi mekâna konuk olmuştu, biz de öyle. Orada gerçekleşen unutulmaz konserler başka bir yazının konusu olduğundan ben Sent Antuan kapısındaki bekleyişime döneyim.

Festivalin en çok ilgi gören konserlerinden biri dün akşam gerçekleşti.

İstiklal Caddesi’nde bir süre bekledikten sonra kilisenin avlusuna geçtik. Çiftlerin ve ailelerin ağırlıkta olduğu bir kitle kilisenin içinde bekliyordu. Sıraya girmek yerine onları bir köşeden izlemeyi tercih ettim. Kimisi programı inceliyor kimisi de Benjamin Appl’ı canlı canlı görecek olmanın heyecanını yanındakiyle paylaşıyordu. Ne de olsa son yılların en büyük baritonlarından biri birkaç dakika sonra sahnede olacaktı. Üstelik Viyana, Paris, Berlin ve New York’tan şarkılarla. Bu dört kentte bestelenmiş veyahut o kentlerle özdeşleşmiş parçalardan önce festivalin havasını biraz daha koklayalım. Rengarenk kıyafetleriyle her konserde olduğu gibi bu sefer de festival direktörü Efruz Çakırkaya’ya denk geldim. Her şeyin olması gerektiği gibi gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol ediyordu. O da Appl’ı izleyecek olmaktan dolayı büyük heyecan duyanlardan biriydi. Kapıdaki sıra hızlı bir şekilde ilerlerken biz de yavaş yavaş içeriye geçiyoruz. Yanımda da bir diğer klasik müzik sevdalısı ve yazarı arkadaşım Andaç Üzel.

Konser başlamadan önce müzikseverler Sent Antuan Kilisesi’nde bol bol fotoğraf çekti.

112 yıllık kilisede festival buluşması

Ve işte tüm görkemiyle Sent Antuan Kilisesi’nin iç kısmı karşımızda. İstanbul’da gotik mimariyle inşa edilmiş az sayıdaki kiliseden biri olan Sent Antuan, kentin çokkültürlü yapısının da simgelerinden biri. 15 Şubat 1912’de kutsanarak ibadete açılan yapı, İstanbul’un en büyük kilisesi olma özelliği taşıyor. Yanlış hatırlamıyorsam kilisenin bu bölümü İstanbul Müzik Festivali’nin bir konserine ilk kez evsahipliği yapuyor. Arka tarafta pek bilinmeyen şapelinde ara ara özellikle barok konserler düzenlenirken kilisede de kimi zaman özel programlı konser gerçekleşmekte. Sessizliğin sağlanması ve flaşlı fotoğraf çekimlemesine yönelik uyarıların ardından bariton Benjamin Appl ve Martynas Levickis apsise geldi. Burası kilisenin yarım daire ya da yarım çokgen şeklinde ve dışa taşkın kısmı.

Konserde oturma alanların tamamı doluydu.

Litvanyalı Martynas Levickis’i 2021’de de İstanbul Müzik Festivali kapsamında izleme fırsatı bulmuştuk. Hatta bir röportaj yapmaya da zamanımız olmuştu. Bu konserse Benjamin Appl’in şehre ilk gelişi anlamına da geliyordu. Konserin hemen başında burada olmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Appl, mekânın atmosferi ve akustiğinden de büyülendiğini sözlerine ekledi. 41 yaşındaki Alman bariton çok haklıydı. Konserin başlamasıyla birlikte tarihi yapının akustiği de kendisini gösterdi. Gustav Mahler, Arnold Schönberg, Maurice Ravel, Astor Piazzolla, Kurt Weil, Philip Glass, George Gershwin, Leonard Bernstein ve Aaron Capland’ın eserlerinden bir seçkiyi seslendiren ikili, ısrarcı alkışlardan sonra yeniden sahneye gelip ‘I Bought Me a Cat’ı seslendirdi.

Festivalde bir konseri daha geride bırakırken kapısından İstiklal Caddesi’ne çıktığımız etkinlikleri ne denli sevdiğimizi bir kez daha hatırladık. Festivalin bundan sonraki yıllarında da bu özel akustiğe sahip mekânı bu tip özel buluşmaların yanı sıra koro müziği veya barok konserlere evsahipliği yaparken görmeyi dileriz. Hemen hatırlatmış olalım festivalin bu akşamki durağıysa Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı. Bir dönem açılış konserlerinin de gerçekleştiği bu mekâna beş yıllık bir aranın ardından yeniden dönen festival, yıldız piyanist Maria Joao Pires’i sahnede ağırlayacak. Festivalin merakla beklenen bu konserinde Pires’e grup üyelerinin doğum yerleri nedeniyle Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu hatırlatan Festival Strings Lucern eşlik edecek.

İki mübadil konserde yan yana oturunca müzik festivalinin yol haritası çıktıİki mübadil konserde yan yana oturunca müzik festivalinin yol haritası çıktı