Ajda Pekkan’ın stadyum konseri her yaştan, her kesimden insanı Ajda sevgisinde, Ajda ikliminde buluşturdu. Peki bu iklimi yaratan sebepler neydi? 10Haber yazarı Zeynep Karaaslan Başaran sizin için 5 önemli neden saptamış. Buyrun, sebepler burada.
Ta ilkokul yıllarımdan bu yana sayısını hatırlamadığım kadar çok Ajda Pekkan konserine gittim. Tamamında ne mutlu ki ailemle ve dostlarımla birlikteydim. En arkadan, en önden, ortadan, kenardan, bazen çok uzaktan, bazen göz göze ama daima can cana izledik. 12 Haziran’daki Ajda&Arkadaşları konserini de tabii ki kaçırmadık. Ajda Pekkan’ın ilk stadyum konseri kaçar mı?
Elbette Harbiye Açıkhava Konserleri’ndeki o iç içeliği statta yakalamak zor ve evet bir saat geç başladı. Ama ne önemi var? Bu konseri her şeyin kusursuz işlediği yabancı sanatçıların konserleriyle mukayese etmek gereksiz. Muntazam bir plastikliği değil, kusurlu ve kusurlarıyla muhteşem bir gerçekliği arıyoruz biz. Ve her seferinde Ajda’da buluyoruz.
Bu son konserde konuk sanatçılar dahil hepimiz Ajda’nın misafirleri gibiydik. Sanatçıların giriş çıkışları aksadı, karşılıklı iltifatlar zaman zaman uzadı, sunucu sandığımız Çağla Şikel bir göründü bir kayboldu ama içtenlik vardı ve bu, aksamalara bir kabul günü havası kattı.
Konuk sanatçılardan favorilerim şıklığı ve karizmasıyla ile Cem Adrian, sahne hakimiyeti ve yorumu ile Hande Yener oldu. Işın Karaca tuhaf halleriyle bir fırsat kaçırdı. Nitekim Ajda bir ara Karaca’nın mikrofonunu eliyle örttü. Mazhar Fuat’ı Özkansız görmek üzdü. Ele Güne Karşı’nın “nasıl da gittin” kısmını Özkan’a ithaf ettiklerinde, stat adeta inledi. “Kulise dönene kadar alkış isteriz” diyen Mazhar’ı seyirciler mahçup etmedi. MFÖ’yü Ajda’nın geri vokali olarak sahnede izlemiştim. Mazhar buna da değindi ve Ajda’ya vokal yapmış olmakla iftihar ettiklerini söyledi.
Selda Bağcan’ı Ajda ile yan yana şarkı söylerken görmek başlıbaşına bir olaydı. Ajda için “1963’ten beri büyük aşkım” demesi çok tatlıydı. Nilüfer Ajda Pekkan resimli tişörtüyle, “rock chick vibe”ıyla çok hoştu. Ajda’yı Semicenk, Motive gibi yeni sanatçılarla bir arada görmek, Mabel Matiz’le izlemek, Bir Günah Gibi’yi rap yorumuyla dinlemek etkileyiciydi. Sosyal medyada çokça paylaşıldığı gibi, Ajda Kimler Geldi Kimler Geçti’yi Atatürk fotoğrafları, Parla’yı da Norm Ender ve Korosu eşliğinde söyledi.
Büyük sürprizlerden biri en sonda Miley Cyrus’tan Flowers’ı yorumlamasıydı. Yeni çağın “I Will Survive/Bambaşka Biri”si olarak görülen bu şarkıyı yorumlamak elbette Ajda’ya yakışırdı.
Velhasıl konser mükemmel değildi ama çok çok güzeldi. Üzerimizdeki etkisi günlerdir devam ediyor, Ajda şarkılarının etkisinin yıllardır devam etmesi gibi. Neden böyle bir etkisi var Ajda’nın?
Kütüphanemde aile fotoğraflarının yanında Ajda Pekkan Süper Star 2 plağı da duruyor. Ya Sonra’dan Yeniden Başlasın’a, Haykıracak Nefesim’den Bambaşka Biri’ne efsane şarkıların olduğu bu albümün iç kapağında şarkı sözleri de vardı. Annemin kulağını hoparlöre yapıştırıp Dile Kolay’ı, Ya Sonra’yı avaz avaz söyleyişi gözümün önünde. Ajda anne babalarımızın o en genç, en güzel hallerinin ve masumiyetimizin sesi.
İnternetin olmadığı, Türkiye’nin dünyaya henüz çok da açılmadığı zamanlarda, Ajda dış dünyadaki moda trendleri için en güvenilir kaynaktı. Ajda saçını kısa mı kestirdi, hop annem de, teyzem de. Ajda kemerini kalçadan taktı, bluzlarını bluzanlaştırdı mı, hop biz de giyelim. Ajda’nın kırk yıl önce ünlendirdiği Urart küpelerin Urart’ta hâlâ satıldığını biliyor musunuz? Bugün de hala çok şık, ne giyse yakıştırıyor, konserdeki o taşlı vizörü bile.
İşin sırrının yaşta değil başta olduğunu, kendini iyi tanıyanın, canı ne isterse yapabileceğini, kendini defalarca baştan yaratabileceğini görerek öğreniyoruz. Ajda’nın çok çalışmayı, disiplini yücelten bir tarafı olduğu gibi, saçmalamaya cesaretlendiren bir tarafı da var.
Aldatılsak da terk edilsek de yanılsak da yanıltsak da yalnız olmadığımızı bize şarkılarıyla gösteren, ayakta duracak güce sahip olduğumuzu idrak ettiren insan. Ateşten küle, külden kıvılcıma dönme kapasitemiz.
Çocukken tabure tepelerinde, ayna karşısında elimizde fırçayla, düğünlerde derneklerde, partilerin en güzel anında, doğuma giderken, bebeği uyuturken içimizdeki neşe, o en kadın, en cilveli halimiz.
Doğup büyüdüğümüz mahalleleri dahi tanıyamaz hale geldiğimiz Türkiye’de Ajda nadir sabitlerimizden. Peki hiç mi kızmıyoruz ona? “Hür doğdum hür yaşarım”ı konserlerinde, 8 Mart Kadınlar Yürüyüşü’nde bir ağızdan söyleyen insanlar, ondan politik olmasını, bazı durumlarda ses çıkarmasını yıllarca bekledi dersek yalan olmaz. Yapmadı. Bir sınırı, çizgiyi, her ne diyeceksek diyelim, aşmadı. Kamusal personasıyla kişisel görüşlerini tamamen iç içe geçiren, her konuda görüş beyan eden Cher, Madonna gibi süperstarlardan bu bakımdan ayrıldı. Onu böyle kabul ettik. Koşulsuz sevgimizin karşılığını her nesilden, her kesimden, kadınlı erkekli çoluklu çocuklu herkesin hep bir ağızdan şarkılar söylediği, gönlünce dans ettiği tarihi bir stadyum konseriyle aldık.
17 Kasım 2024 - Booker’ın son kazananı Orbital tam da COP 29’a denk geldi!
10 Kasım 2024 - Her şeyin sorumlusu: Çocuksuz kedi kadınlar!
27 Ekim 2024 - Intermezzo: Sally Rooney yine mest ediyor
20 Ekim 2024 - Kimse kendini kandırmasın, Victoria’s Secret’ta değişen bir şey yok
13 Ekim 2024 - Baskı, şiddet, yaş ayrımcılığı: Filmekimi karanlık köşeleri aydınlattı