Türkiye sıcaklık artışlarına bağlı enflasyondan yani ‘heatflasyon’dan en çok etkilenecek ülkelerden biri. ‘Heatflasyon’ sıcak hava dalgalarının dünya genelinde ürünlere zarar vermesi ve gıda arzı azaldıkça fiyatların da artması olarak tanımlanıyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) gıda ürünlerinin uluslararası fiyatlarındaki aylık değişimin izlendiği Küresel Gıda Fiyat Endeksi Mayıs 2024 sonuçlarını açıkladı. Endeks mayısta bir önceki aya göre yüzde 0,9 arttı. Dünya gıda fiyatları mayıs ayında şeker ve bitkisel yağ fiyatlarındaki düşüşlere rağmen tahıl ve süt ürünleri fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle art arda üçüncü kez yükseldi. Küresel gıda enflasyonu yıllık düzeyde ise eksi yüzde 3,4 olarak gerçekleşti. Yani yıllık bazda gıda fiyatları yüzde 3,4 oranında düştü.
Dünya gıda fiyatları Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Mart 2022’de gördüğü tarihi zirveden düşüşe geçmiş ve bu yıl şubat ayında son üç yılın dip seviyesini görmüştü. Böylece endeks Mayıs’ta üst üste üç ay yükseliş göstermiş oldu.
Tahıl Fiyat Endeksi özellikle Kuzey Amerika ve Ukrayna’da hasada yönelik artan endişelerin etkisiyle Mayıs’ta önceki aya göre yüzde 6,3 artarken yıllık bazda yüzde 8,2 düştü. Tahıllar içinde en fazla artış buğdayda görüldü. FAO ayrıca Batı Avrupa’da süt üretiminin düşebileceği endişeleriyle fiyatların Mayıs 2024’de bir önceki aya göre yüzde 1,8 arttığını açıkladı.
Uzmanların gelecekte gıda fiyatlarıyla ilgili bir endişesi de heatflasyon olarak adlandırılan ve küresel iklim değişikliğinin parçası olan sıcaklık artışlarına bağlı enflasyon. Gıda fiyatlarında aşırı sıcakların neden olduğu artış şeklinde tanımlanan heatflasyon sıcak hava dalgalarının dünya genelinde ürünlere zarar vermesi ve gıda arzı azaldıkça fiyatların da artması şeklinde kendini gösteriyor. Türkiye de bu konuda en büyük riskleri taşıyan ülkelerden biri.
Küresel gıda enflasyonu belirttiğimiz gibi yıllık eksi yüzde 3,4 olarak gerçekleşirken TÜİK verilerine göre Mayıs ayında Türkiye’de yıllık gıda enflasyonu yüzde 69,9 oldu. Türkiye’nin küresel gıda enflasyonuyla olan farkı TÜİK rakamlarıyla bile 73 puanın üstünde gerçekleşti.
Görüldüğü üzere gıda fiyatları ülkemizde son bir yılda dünyadaki gelişimin tersine hareket etti. Dünyada gıda fiyatları düşerken bizde ciddi oranda yükseldi. Ancak esas tehlike önümüzdeki dönemde. Son üç aylık dönemde küresel gıda fiyatları yükseldi ve ve bu yükselişin devam edeceği de bekleniyor. Bu ortamda Türkiye’de saten yüksek seyreden gıda fiyatlarının daha da artması kaçınılmaz. Bu durum ise zaten ülkemizde açlık sınırının altında gelirle yaşamaya çalışan çok ciddi oranda insan olduğu düşünüldüğünde daha da sıkıntılı durumlar yaratacak.
Ülkemizde gıda fiyatlarını artıran temel sorun tutarlı ve akılcı bir tarım ve hayvancılık politikasının olmaması. Stratejik bir sektör niteliği taşıması itibariyle planlı ve programlı bir tarımsal üretim ve hayvancılık politikası olması gerekirken, üretim yapan herkesin kafasına göre hareket ettiği ve üreticilere hiç değer verilmeyen bir ülkenin tarımının bu hale gelmesi kaçınılmaz.
İkincisi destekleme ve teşvikler yetersiz ve verimli değil. Verilen desteklerin çoğunluğundan gerçekten üreticinin yararlanıp yararlanmadığı bilinmiyor. Yine tarımsal girdilerdeki (gübre, ilaç vb.) yüksek fiyat artışları ürünlerin fiyatlarını da artırıyor.
Bir diğer sorun da taleple ilgili. Ülke nüfusu 85 milyona ulaştı. Bunun ötesinde gerçek sayıları bilinmeyen ancak bazı kaynaklara göre 10 milyonu bulduğu söylenen ve sayıları giderek artan kayıtlı ve kaçak mülteciler zorunlu ihtiyaç olan gıdaya ciddi talep yarattığından arz yetersiz hale geliyor ve fiyatlar yukarı çıkıyor.
Bu kargaşa içinde gerçekte tarım ve hayvancılığın stratejik sektör olarak değerlendirilerek önlemler alınması gerekiyor. Bu çerçevede Avrupa Birliği uygulamaları da esas alınarak devletin aktif bir şekilde içinde yer aldığı planlı ve programlı üretim sağlayacak tarım ve hayvancılık politikası uygulanmalı.
Devlette israf edilen kaynaklardan sağlanacak tasarrufun bir bölümü tarımsal desteklere aktarılarak bilinçli ve ihtiyaç duyulan alanlarda üretimi teşvik eden bir tarımsal destekleme politikasına geçilmeli. İklim değişikliğinin tarım ve hayvancılığa etkilerini azaltacak yapılanmalar ve politikalar üretilmeli, tarımsal üretim bu çerçevede yapılmalı.
Talep tarafında en önemli konu mültecilerin ülkelerine dönmelerini sağlamak. Mültecilerin ülkelerine dönmeleri amacıyla bir plan ve program geliştirilerek uluslararası çerçevede de gerekli zemin oluşturulup bunların ülkelerine geri dönmeleri sağlanmalı. Kaçak olarak gelenlerin de tespiti ve geri gönderilmeleri sağlanmalı, ülkeye girişlerini önleyecek daha ciddi önlemler alınmalı. Aksi takdirde gıdaya ilişkin önümüzde dönemde yaşanacak sıkıntılarda Türkiye başı çeken ülkeler arasında olacak.