Dünyayı daha güzel bir yere dönüştüren büyük Hayalperest’ler

Mark Janssen’ı illüstratör kimliğiyle tanıdık. Ardından yazıp resimlediği ‘Ada’, ‘Bir Aslan İstiyorum’ ve ‘Sıradan Bir Gün’ girdi hayatımıza ve çizimleri kadar öykülerinin de hayranı olduk.
Janssen’ın hayalperestliğe övgü niteliğindeki son kitabı ‘Hayalperest’, Rembrant’tan Monet’ye, Charles Dickens’tan Marie Curie’ye, Rosa Parks’tan Janis Joplin’e dünyanın dört bir yanındaki hayalperestlere selam yolluyor.

Aaron ve babası uçsuz bucaksız çam ağaçlarıyla çevrili yoldan evlerine dönüyorlar. Okulda konuşulanları düşünüp uzaklara dalıyor Aaron. Büyüyünce ne olacaklarıyla ilgili soruya onun dışında herkesin cevap verdiğini öğreniyoruz. Aaron cumhurbaşkanı, itfaiyeci, fil bakıcısı ya da arkeolog olmak istemediğini biliyor, bilmediğiyse ne olmak istediği.
Böylece baba oğul eşsiz manzaralar eşliğinde koyu bir sohbete dalıyorlar. Tam bu sırada bir ağacın ardından tuhaf bir kuş başını uzatıyor, gökyüzünde bir ahtapot süzülüyor. Belli belirsiz, bulutsu, beyaz silüetler halindeler.

Sohbet ilerledikçe silüetlerin de sayısı artıyor, her şey değişmeye başlıyor ve derken gökyüzünden saçılan rengarenk ışıltılar arasında bambaşka bir diyarda açıyor gözlerini Aaron. Aslanlar, ejderhalar, zebra vücutlu tukanlar, kanatlı timsahlar, gagalı bir uzay mekiği…

Bazıları böyledir işte; her şeyi farklı görür, işitir, hissederler. Büyüdüklerinde de dünyayı daha güzel, daha mutlu bir yere dönüştürürler. Hayalperestler, iyi ki varlar.