Yaklaşan Dalga: Yapay zeka kıyamet mi yoksa cennet mi vadediyor

25 Haziran 2024
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı

Yapay zeka devriminin etkili isimi Microsoft AI’ın CEO’su Mustafa Suleyman, Doğan Kitap'tan çıkan 'Yaklaşan Dalga'da yaşadığımız birçok sorunun yapay zeka sayesinde çözülebileceğini vurguluyor. Ama dikkatli olunmazsa totaliterlik kabusu kapıda.

Yapay zekâ hakkında üretilen kıyamet senaryolarının ardı arkası kesilmiyor. Yapay zekâ insanlığın geliştirdiği en büyük icat olma potansiyeline sahip ama aynı zamanda insanlık olarak türümüzün sonu da olabilir. Tehlikeli ve dar bir yolda ilerliyoruz. Yaptığımız bir hatanın, dikkatsizliğin veya olabilecekleri ciddiye almamanın bedeli çok yüksek olabilir ama yaklaşan teknoloji dalgasının etkilerini sağlıklı bir şekilde kontrol edip karşı kıyıya geçebilirsek bizden önce hiç kimsenin hayal bile edemediği bir bolluk ve olasılıklar dünyasında yaşama imkânına sahip olabileceğiz.

Yapay zekâ devriminin tam ortasında bir isim

Mustafa Suleyman, Suriyeli taksi şoförü bir baba ile İngiliz bir hemşirenin oğlu. Oxford Üniversitesi’nde eğitim görmüş ve eğitimini tamamlamadan iş dünyasına atılmış. İlk girişimlerinden biri de 2010 yılında Londra’da kurduğu ‘Deepmind’. Deepmind’ın çalışmaları ve elde ettikleri sonuçlar kısa sürede büyük ilgi toplayınca kurduğu şirket Google tarafından satın alınmış ve kendisi de Google’ın bünyesinde çeşitli pozisyonlarda çalışmış. Günümüzde ise Google’dan ayrılmış ve Microsoft AI’ın CEO’su olarak çalışmakta.

Yapay zekâ devriminin tam ortasında bulunan Mustafa Suleyman’ın bize uyarısı basit bir kıyamet senaryosundan veya korku pompalamaktan çok daha fazlası. Her şeyden önce yapay zekâ konusunda çok ümitli. Günümüzde yaşadığımız birçok sorunun yapay zekâ sayesinde çözülebileceğinden emin. Sağlık, güvenlik, enerji, hukuk, iklim krizi ve diğer birçok alanda insanlığın en büyük yardımcısının yapay zekâ olacağını savunuyor. Yaşanacak devrimle birlikte tarihte eşi benzeri görülmemiş bir enerji ve kaynak bolluğu içinde yaşayabileceğiz. Bilinen tüm hastalıkları tarihin tozlu sayfaları arasında bırakabileceğiz. Çatışmaları ve hukuki itilafları minimuma indirgenmiş yeni bir çağa adım atabileceğiz. Gerçekten de yapay zekâ insanlığa çok büyük vaatlerde bulunuyor.

Arkasında gizlediği tehlikeler de korkunç

Eşiğinde bulunduğumuz büyük teknolojik dalganın bir kolu da sentetik biyoloji. Günümüzde mikrobiyoloji, tıp ve eczacılık alanlarındaki birçok gelişmeyi sentetik biyolojiye borçluyuz. Yapay zekâyla birleştiğinde bildiğimiz tüm hastalıkların sonunu getirebilecek potansiyele sahip bir alan bu. Ancak kazayla veya kasten, hiç bilmediğimiz ve hazırlıklı olmadığımız viral hastalıkların ortaya çıkmasına da sebep olabilir. Yeni bir Ebola, yeni bir AIDS, yeni bir pandemi…

Önümüzdeki yol kesinlikle aydınlık, ferah ve geniş değil. Yapay zekâ göz kamaştırıcı vaatlerde bulunurken arkasında gizlediği tehlikeler de korkunç. İlk akla gelen ve belki de etkisini ilk hissedeceğimiz tehlike işsizlik. Yapılması gereken işleri yapay zekâya devrettikçe büyük bir işsizlik dalgasının oluşmasına kesin gözüyle bakılıyor. Mustafa Suleyman’a göre ise işsizlik en büyük tehlike değil. Evrensel temel gelir veya yeni açılacak iş kollarında eğitim verilmesiyle bu tehlike nispeten kolayca aşılabilir. Daha büyük tehlike ise ulus devletlerin yapay zekâya vereceği tepki ve onu nasıl kullanacağı. Yapay zekâ herkesin ve her şeyin gözetlendiği, kontrol edildiği, düzenlenip takip edildiği totaliter bir kâbusun kapılarını rahatlıkla aralayabilir. Ulus devletlerin yapay zekâ üzerinde tam hâkimiyet sağladığı bir gelecek senaryosunda bu sonuç kaçınılmaz olabilir. Öte yandan yapay zekânın kontrolünü tamamen bireylere ve özel şirketlere bırakmak da ideal olmayabilir.

Şiddet tekeli devletten yapay zekâya geçer mi?

Devletler, en yalın haliyle, insanların özgürlüklerini kısıtlamak ve şiddet tekeline sahip olmak karşılığında vatandaşlarının can güvenliğini sağlar. Can güvenliğimizi, sağlığımızı, kaynaklara erişimimizi sağlayan taraf devlet değil de yapay zekâ olursa nasıl bir senaryoyla karşı karşıya kalırız? Bildiğimiz anlamda ulus devletler ayakta kalabilir mi? Şiddet tekeli devletten yapay zekâya geçer mi?
Teknoloji ve siyaset çevrelerinde uzak gelecekteki tehlikeler genellikle hiç önemsenmez ve bir tedbir alınmaz. Ancak yapay zekânın lütufları da tehditleri de artık kapımızda. 10 yıl önce gülüp geçtiğimiz çeviri programları bugün birçok kişiyi işsiz bırakabilecek kalitede. Yapay zekâ görsel tasarımlar, video kurgular, animasyonlar yapmaya başladı. Deepfake teknolojisi sesleri ve görüntüleri maniple ederek sahte ama kesinlikle inandırıcı videolar üretebiliyor.

Dar yolda yürümek

‘Yaklaşan Dalga’ artık başımızı kuma gömemeyeceğimizi söylerken bize umut da veriyor: Yapay zekâyı dizginlemek kolay değil ama mümkün. Atılması gereken adımlar var. İnsanlık olarak yapmamız gereken şeyler var. Yeni teknoloji dalgasının içinde boğulmak istemiyorsak ilk önce neler olduğunu ve bizi nelerin beklediğini öğrenmek zorundayız.
Önümüzde karanlık ve dar bir yol var. Bir tarafta devletlerin anlamını yitirip yıkıldığı, kaosun hüküm sürdüğü bir felaket; öbür tarafta ise totaliter ve baskıcı bir devletin gözetimi altında yaşadığımız bir distopya bulunmakta. İnsanlık olarak bu dar ve zor yolu yürümek, iki tarafımızı kuşatan tuzaklara düşmeden ilerlemek zorundayız.

Yaklaşan Dalga – Teknoloji, Güç ve 21. Yüzyılın En Büyük İkilemi
Mustafa Suleyman, Michael Bhaskar
Çeviren: Omca A. Korugan
Doğan Kitap, 2024
teknoloji, 432

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.