Sultanların olası rakibi belli
Fransa aşırı sağ galibiyetiyle sonuçlanan ilk turun ardından 7 Temmuz'daki kritik seçimlere hazırlanıyor. Hezimete uğrayan Macron da aşırı sağa karşı birlik arıyor.
Haziran başındaki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri aşırı sağın yükselişini gözler önüne sermiş, büyük endişe yaratmıştı. Bu endişe en somut şekilde Fransa’da doğrulandı. Aşırı sağın yükselişine karşı adeta kumar oynayan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron erken seçim ilan etti. Erken seçimin ilk turu 30 Haziran’da yapıldı ve işler Cumhurbaşkanının hesapladığı gibi gitmedi. Aşırı sağcı Marine Le Pen’in Ulusal Birlik (RN) partisinin parlamento seçimlerinin ilk turunu kazanmasının ardından Macron da sessizliğe büründü. Aşırı sağın başarısı Cumhurbaşkanının oynadığı kumarın tutmadığını gösterdi.
Bu seçim Macron için hezimet olarak yorumlanırken Fransa’da aşırı sağa karşı tepkiler arttı, başkent Paris’te protestolar oldu. Fransa bu atmosferde seçimlerin 7 Temmuz Pazar günü gerçekleşecek ikinci turuna giderken aşırı sağ karşıtı cephe arayışı da sürüyor. Zaten seçim sonuçlarının ardından Fransız medyası da tek çözümün Cumhuriyetçi bir birlik kurulması olduğuna işaret etmişti. Aşırı sağa karşı bir çözüm aranırken Le Pen ise başarısından emin bir şekilde “azınlık hükümeti” kurmayacaklarını söyledi.
Marine Le Pen Fransa’daki seçimlerin ikinci turu öncesinde hükümeti tek başına kurmak istedikleri sinyalini “yönetmek istiyoruz” sözleriyle dile getirdi. Bu sabah France Inter’e konuşan Le Pen başbakan olması halinde Jordan Bardella’nın rolüne saygı duyacağını ve kendisinin hükümete müdahale etmeyeceğini söyledi.
Ulusal Birlik’in mecliste çoğunluğu elde edememesi halinde koalisyon hükümeti kurma girişiminde bulunup bulunmayacağı sorusuna Le Pen hareket alanlarını kısıtlayacak bir hükümeti kabul edemeyeceklerini belirtti.
Le Pen ayrıca hükümette yer almayacağını ve ulusal meclis başkanı olmayacağını da söyledi. Le Pen “Ben vekil grubunun başında olacağım” dedi.
Solcu Yeni Halk Cephesi’nden ve Macron’un “Cumhuriyet için hep birlikte” ittifakının önde gelen isimlerinden bir grup pazar gecesi bir araya geldi. Gündemde RN’yi yenebilmek için yapılacak “atak” senaryoları vardı. Reuters Yeni Halk Cephesi ve Macron’un ittifakının RN’ye karşı birbirlerini destekleyeceğini yazdı. Buna göre bölgede hangi ittifakın adayı güçlüyse halktan ona oy verilmesi istenecek.
2020 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Macron’un rakiplerinden biriydi Boyun Eğmeyen Fransa’nın (LFI) lideri solcu Jean-Luc Melenchon. Macron ile taban tabana zıt olan Melenchon, iki ittifakın birbirlerini destekleyecekleri senaryo için belirsizlik yaratıyordu. Ancak kapalı kapılar ardında yapılan toplantıya katılan bir kaynağa göre Macron, RN’nin çoğunluğu elde etmesini engellemenin en önemli öncelik olduğunu söyledi. Bu da, LFI’nin adaylarının da gerektiğinde Macron ve ittifakı tarafından destekleneceği anlamına geliyor.
Aşırı sağa karşı ikinci turda denenecek “cumhuriyetçi cephe” geçmişte genel olarak işe yaramış olsa da, analistler Fransız seçmenlerin siyasi liderlerin yönlendirdiği şekilde ikinci tur oylarını kullanmaya hazır olup olmadığı konusunda kararsız. Uzun zamandır Fransa’da pek çok kişi tarafından dışlanan RN, şu anda iktidara hiç olmadığı kadar yakın. Le Pen, ırkçılık ve antisemitizmle tanınan bir partinin imajını temizlemeye çalıştı ve bu taktik, birçok seçmen tarafından gündelik kaygılarına dokunmadığı düşünülen Macron’a yönelik öfke nedeniyle işe yaradı. RN’nin kazanımları, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve İspanya’nın Vox partisi de dahil olmak üzere Avrupa genelindeki milliyetçiler ve aşırı sağcı gruplar tarafından memnuniyetle karşılandı. İspanya’nın Sosyalist Başbakanı Pedro Sanchez, sol eğilimli partilerin hala RN’nin zaferini engelleyebileceği kanaatinde.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock “Avrupa’yı çözüm değil sorun olarak gören bir partinin” yükselişinden duyduğu endişeyi dile getirdi ve ülkesinde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisine artan destekle benzerlikler kurdu.
Avrupa’daki aşırı sağcılar genel olarak Avrupa Birliği’ne (AB) karşı bir profil çiziyorlar. AB’nin ulusal yükselişi gerilettiği kanaatindeler. Baerbock da “AB’yi sorun olarak gören” derken aslen bunu refere ediyor.
RN liderliğindeki bir hükümet, AB’nin nereye gittiği konusunda da haliyle büyük soru işaretlerine yol açacak. İnsan hakları grupları, “Önce Fransa” politikalarının etnik azınlıklara nasıl yansıyacağı konusunda endişelerini dile getirirken, ekonomistler de harcama planları konusunda endişeli.
Bu arada RN milletvekilleri, ilk turda yüzde 7’den az oy alan Cumhuriyetçiler (LR) partisindeki merkez sağ politikacıları, RN’nin lehine dönecek bölgelerden çekilmeye çağırdı. Oylama öncesinde az sayıda milletvekilinin RN’ye katılmasıyla bölünen LR henüz tutumunu netleştirmedi. RN’nin çoğunluğu kazanması halinde başbakan olarak seçeceği Jordan Bardella, saldırılarını sol partilere odaklayarak aşırı solu Fransa için “varoluşsal bir tehdit” olarak tanımladı.
RN liderliğindeki bir hükümete alternatif ana senaryo, Macron’un 2027’ye kadar sürecek cumhurbaşkanlığının geri kalanında Fransa’yı yönetilemez hale getirebilecek bir asılı parlamento olacak. (İngilizce’de “hung parliament” [asılı parlamento] olarak kavram haline gelen hiçbir partinin çoğunluğu elde edemediği senaryo. Bu senaryo genelde koalisyon hükümeti ya da erken seçimle sonuçlanır)
Söz konusu seçim Macron’un cumhurbaşkanlığı unvanına etki etmeyecek. Ancak Macron, çoğunluğu kaybettiği bir hükümetle sınanmak zorunda kalacak gibi görünüyor. RN’nin sandıktan baskın çıkması halinde aşırı sağın işaret ettiği Bardella’yı başbakan olarak atamak zorunda kalırsa, bu Fransa Cumhurbaşkanının tüm iç politikasını al aşağı edebileceği gibi, dış politikada da işini zorlaştırabilir. Keza geçtiğimiz günlerde Le Pen bunun sinyalini de “Kesenin ağzı başbakanda olacak” diyerek Ukrayna politikaları üzerinden vermişti.
Fransa’da pazar günü yapılan erken genel seçimin ilk turunda, aşırı sağcı Marine Le Pen liderliğindeki RN partisi oyların yüzde 33’ten fazlasını toplayarak ilk sırayı almıştı. İçişleri Bakanlığının açıkladığı seçim sonuçlarına göre, aşırı sağ ittifak yüzde 33,15 oyla birinci, sol partilerin oluşturduğu Yeni Halk Cephesi İttifakı ise yüzde 28 ile ikinci sıraya yerleşmişti.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “Cumhuriyet İçin Hep Birlikte” ittifakı ise yüzde 20 oyla üçüncü sırayı almıştı.