NY Times'ın '21. yüzyılın en iyi 100 kitabı' listesine 41'inci sıradan giren 'Böyle Küçük Şeyler'in yanı sıra 'Emanet Çocuk' ve 'Mavi Tarlalarda Yürü'yle tanınan Claire Keegan, kısa ve çarpıcı kitaplarıyla İrlanda edebiyatının etkili isimlerinden.
80’lerin ortası, İrlanda… Ekonomik zorluklarla boğuşan bir ülke ortamında, fiziksel olmasa da ruhen yıpratıcı koşullarda büyümesine rağmen kendi sınırlarında idare edecek ölçüde bir hayat düzeni kuran Bill Furlong, yaklaşan Noel ortamında kimi hesaplaşmalara soyunmak durumunda kalacaktır. Karısı Eileen ve büyümekte olan beş kızıyla New Ross kasabasında yaşayan bu adam, odun-kömür satan büyükçe bir deponun sahibidir. Tırnaklarını göstermeye başlayan kış, onun için bir anlamda işlerin açılması ve daha çok para kazanması demektir. Furlong, babasının kim olduğunu bilmeden büyümüştür. 16 yaşında kendisine hamile kalan annesi, Protestan bir dul olan Bayan Wilson’ın genişçe evinde hizmetçilik yapmış, evin sahibesi bu kadın ona kol-kanat germiş ve eğitim sürecinde de yardımları dokunmuştur… Annesini beyin kanaması sonucu kaybeden Bill, söz konusu malikânemsi mekânda büyümüş ve kendisine Bayan Wilson’ın yanı sıra şoförü Ned de göz kulak olmuştu.
Bu, yoksulluktan gelen ve artık belli bir düzeyde seyreden hayat standardına kavuşmuş adam günün birinde odun-kömür ihtiyaçlarını temin ettiği manastıra gittiğinde gördüğü bir kızla birlikte kendi geçmişine uzanır ve vicdani bir muhasebeye girer. Kötü koşullardaki bu kız, ‘Magdalen Çamaşırhaneleri’ olarak da bilinen ve tecavüze uğradıktan sonra aileleri ve çevreleri tarafından dışlanıp yolları bu kurumlara uzananların ete kemiğe bürünmüş ifadesidir. Bu süreçte Bill, annesi ve kendisinin Bayan Wilson’ın iyi yürekli kalbi olmasa benzer kaderi paylaşacaklarını düşünmeye başlar. Gün boyu yaşadıklarını ve kızın çaresizliğini, durumu fark eden baş rahibenin kayıtsızlığını anlattığı karısı Eileen ise katı bir tutum sergiler ve kendisine “Bu hayatta ilerlemek istiyorsan bazı şeyleri görmemezlikten gelmek zorundasın, ancak böyle yol alabilirsin” türünden bir tavsiyede (!) bulunur… Beş kız çocuğunun babası Furlong ise gördüklerinin ört bas edecek bir yapıya sahip değildir ve kendince bir hamle yapmaya soyunur…
Claire Keegan şimdiki zamanlar İrlanda edebiyatının etkili kalemlerinden… 1968 doğumlu yazar yazarın yukarıda konusunu özetlemeye çalıştığım romanı ‘Böyle Küçük Şeyler’ (‘Small Things Like These) hem bir vicdani çabayı hem 1996’da kapanan ve günahlarının kefaretini kirli çamaşırları yıkayarak ödeyen ve çocukları ellerinden alınan kadınları sömürme mekanizmasının karşılığı konumundaki ‘Magdalen Çamaşırhaneleri’ adlı kurumsal yapıyı odağına alıyor. Öte yandan 2022 Booker Ödülü kısa listesine kalmayı başaran kitap, Dickens’ın klasiği ‘Bir Noel Şarkısı’na (A Christmas Carol) da adeta bir saygı duruşu niteliğinde. Çünkü Furlong tıpkı Dickens’in yapıtındaki ana karakter Ebenezer Scrooge gibi Noel zamanı geçmişine uzanıyor ve bir muhasebeye dalıyor. Şükür ki o Scrooge nefret edilecek türden bir ‘canavar’ değil!
‘Böyle Küçük Şeyler’, 84 sayfalık hacmiyle kısa ama çarpıcı bir edebi liman görünümünde. Öte yandan benim bu zarif kitaba, daha doğrusu bu yazara doğru yelken açmama neden olan asıl motivasyon ise İrlanda yapımı ‘Sessiz Kız’ (An Cailín Ciúin) adlı filmdi. çalışmaydı. ‘En iyi uluslararası film’ dalında Oscar’a aday olan beş film arasına giren bu çalışma, adı gibi sessiz ama son derece çarpıcı, hüzünlü ve etkileyici bir yapıt olarak göze çarpıyor. ‘Sessiz Kız’ı izledikten sonra “Senaryosunu kim yazmış, bakayım” derken Claire Keegan’ın bir eserinden uyarlandığını fark ettim ve ‘Yazarın başka kitapları var mı?’ türünden bir çabaya soyundum… Nihayetinde gördüm ki Keegan, 1999’da ‘Antarctica’ adlı ilk öykü kitabını kaleme almış, ardından da ‘Mavi Tarlalardan Yürü’ (Walk the Blue Fields, 2007), ‘Emanet Çocuk’ (Foster, 2019) ve ‘Böyle Küçük Şeyler’ (2021) gibi romanlara imza atmış. ‘Sessiz Kız’ ise ‘‘Emanet Çocuk’tan uyarlanmış…
Keegan, İrlanda kırsalında, Wicklow/Wexford sınırındaki 53 dönümlük bir çiftlikte, üç kız ve üç erkek çocuğun en büyüğü olan Katolik bir ailede büyümüş. 17 yaşında New Orleans’ta İngiliz Dili ve Edebiyatı’nın yanı sıra siyaset bilimi okumak için aile ocağını terk etse de hem kendi bu yöreye dönmüş, hem de hikâyeleri sürekli olarak bu bölgeye ait metinler olarak biçimlenmiş. Bir söyleşisinde ailesini ilişkin bilgiler verirken “Evde çok fazla kitap olmazdı. Belki üst kattaki dolaptaki birkaç kitap ve teyzemin getirdikleri; hepsi o kadar. Yine de annemin ‘Jane Eyre’ hakkında konuştuğunu hatırlıyorum” diyor. Bir başka söyleşisine de 17’sinde eğitim amacıyla evi terk etmesinden bu yana kendisini ‘biraz göçebe’ olarak tanımladığını belirten Keegan, “Ama yazmak için eve dönmem gerekiyordu” şeklinde bir ifade kullanmış.
Sözün özü ‘Sessiz Kız’ dolayısıyla ben kendi adıma yeni bir yazarı tanımaktan memnunum. Bir an önce kitapevlerine koşturdum ve ilk olarak ‘Böyle Küçük Şeyler’i buldum, hemen bir gecede bitirdim, naçizane sizlere de tavsiye ederim. ‘Böyle Küçük Şeyler’in de sinemaya uyarlandığını, başrolünde ise ‘Oppenheimer’ın Oscar’lı oyuncusu Cillian Murphy ile Emily Watson’ın oynadığını, filmin bu yılki Berlinale’de dünya prömiyeri yaptığını da hatırlatalım.
Claire Keegan’ın bizim coğrafyamızda basılan diğer eserleri şöyle: ‘Sessiz Kız’a ilham kaynağı olan ‘Emanet Çocuk’ (Jaguar Kitap), ‘Mavi Tarlalardan Yürü’ (Yüz Kitap)… İyi okumalar efendim…
Meraklısına not: ‘Böyle Küçük Şeyler’in gezindiği dertlerden biri olan ‘Magdalene Çamaşırhaneleri’ meselesini anlatan çok iyi bir film vardır; 2002 tarihli ‘The Magdalena Sisters’ (bizde çağrışımları bakımından saçma bir Türkçe isimle, ‘Günahkâr Rahibeler’ adıyla vizyona girmişti). Asıl olarak Ken Loach oyuncusu olarak bildiğimiz ve son olarak ‘Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri’ serisinde ‘Kral Durin’ rolünde karşımıza çıkan Peter Mullan’ın imzasını taşıyan bu yapım, Vatikan’ın tepkisini çekmişti…