Dijital hizmetlerin vergilendirilmesi alanında yeni bir vergi türü: Müzik Yayın Vergisi
Influencer'lardan vergi toplanamamasının aslında doğrudan vergi idaresi veya vergi düzenlemeleri ile pek de ilgili olmayan çeşitli sebepleri var. Bunlardan ilki toplumdaki internet üzerinden elde edilen gelirlerin vergiye tabi olmadığı algısı.
Influencer’ların vergilendirilmesine ilişkin sorunlar farklı ülkelerin gündemini hatırı sayılır bir süredir meşgul ediyor. İçerik üretiminde kullanmaları için verilen çeşitli hediyelerin, ücretsiz faydalandıkları tatil ve benzeri hizmetlerin nasıl denetlenip vergiye tabi tutulabileceği bir yana, alınan maddi ödemelerin de beyan edilmemeleri halinde nasıl kontrol edilebileceği Finlandiya, İspanya, Mısır ve ABD gibi pek çok ülkede adeta gündemde kalmaya mahkum bir konu haline dönüşmüş durumda…
Influencer’lardan vergi toplanamamasının aslında doğrudan vergi idaresi veya vergi düzenlemeleri ile pek de ilgili olmayan çeşitli sebepleri var. Bunlardan ilki, toplumdaki internet üzerinden elde edilen gelirlerin vergiye tabi olmadığı algısı. Nereden kaynaklandığı tam olarak anlaşılamayan bu düşünce, çok geniş bir kesim tarafından benimsenmiş durumda. Kripto para ticaretinden veya açtıkları bir YouTube kanalından gelir elde eden kişiler, bu gelirleri üzerinden vergi ödemeleri gerektiğinden habersiz olabiliyor. Bazı durumlarda da herhangi bir vergi ödemesi yapan bir kişi, “vergisini zaten ödediğini” düşünebiliyor. Örneğin, kripto para borsası üzerinden işlem yaparken o hizmete ilişkin KDV ödemiş bir kişi, kripto para alım satımına ilişkin ödemesi gereken vergiyi ödemiş olduğu algısına kapılabiliyor.
Vergi bilincinin tam olarak oturmaması önemli bir eksiklik olsa da, influencer’ların ve diğer internet üzerinden gelir elde eden kişilerin vergi ödememelerinin tek nedeni şüphesiz ki bu değil. Yaptıkları işlemlerin denetlenmesinin zor olduğundan hareketle, bazı kişiler mümkün olduğu kadar az vergi ödeme konusunda bilinçli bir seçim yapıyor. Örneğin, Finlandiya vergi idaresi tarafından yapılan bir açıklamaya göre, 2021 senesinde OnlyFans platformu üzerinden gelir elde etmiş kişilerden yüzde 70’i bunu beyan etmemiş durumda. Benzer şekilde, yakın zamanda Güney Kore’de yedi YouTube influencer’ına yaklaşık 834.000 dolar tutarında vergi cezası kesildi. Bazı ülkelerde bu açığın kapatılabilmesi için sosyal medya ve benzeri dijital platformlardan devamlı olarak bilgi alınması yoluna gidildiği biliniyor. Hatta Fransa’da bu bilgi alışverişine ilişkin bir kanun bulunuyor.
Influencer’ların en fazla kazananları ise vergi ödemek istemediklerini açıkça belirtebiliyor. Dört YouTube kanalında 20 milyona yakın takipçisi olan ve yılda yaklaşık 20 milyon dolar kazandığı belirtilen Logan Paul en bilinen örneklerden. Yaşadığı California eyaletinde altyapı sorunları olduğunu, her köşede evsiz insanlarla karşılaştığını, işsizlik ve düzgün bir şekilde yönetilemeyen COVID krizinden bıktığını belirten Paul, daha az vergi ödemek için Porto Rico’ya yerleşme kararı aldığını açıklamıştı. Benzer bir eğilim İspanya’da da görülüyor; daha az vergi ödemek isteyen influencer’lar Andorra’ya yerleştiklerini beyan ediyor.
Vergi ödemek istemediklerini açıkça beyan eden influencer’lar, sanatçı ve sporcu vergilendirilmesine ilişkin olarak yaklaşık 30 sene önce yapılmış tartışmaların influencer’lar nezdinde gündeme gelmesine yol açıyor. İdari açından denetlenmesi zor olan, vergi ödemek istemediklerini belirten ve diğer kişilere kıyasla daha fazla gelir elde eden bir grup ortaya çıktığında, vergi idareleri ve kanun koyucular çeşitli önlemler almak durumunda kalıyor. Bunun neticesinde, bu kişiler ya gereğinden çok daha ağır vergilendiriliyor, ya da toplumun geri kalanına göre çok daha avantajlı bir vergi rejiminden faydalanır hale geliyor.
Bilindiği üzere ülkemiz yakın zamana kadar sporcular için adeta bir vergi cennetiydi. Yürürlüğe girdiği andan beri çok eleştirilen ve sporun gelişimine de herhangi bir katkı sunmadığı defalarca belirtilen bu uygulamadan sonunda vazgeçildi. Sosyal medya içerik üreticileri için yapılan özel vergi düzenlemeleri de, bu kişilere hatırı sayılır bir vergi avantajı sağlıyor. Ortada spor gibi desteklenmesi gereken bir faaliyetin de bulunmadığı sabit olduğu için, akla gelen soru ister istemez sosyal içerik üreticilerine neden vergi adaletini zedeler nitelikte bir vergi avantajı sunulduğu oluyor. Vergi uyumu düşük olduğu anlaşılan bu gruptan vergi toplamak için bir vergi avantajı mı sağlanmalı, yoksa farklı bir strateji takip edilerek (platformlardan bilgi almak, banka işlemlerini denetlemek, yapay zeka programlarından faydalanmak vb.) bu kişiler diğer gelir elde edenlerle aynı şekilde mi vergilendirilmeli? Ekonomik açıdan makul cevap hangisi olursa olsun, etik açından cevap ikincisi…