Nişantaşı'nın simge dükkanı Alaaddin'in kapanması mahalleliyi üzdü. Oysa Zeynep Başaran dükkanın gayet iyi bir final yaptığını düşünüyor.
Nişantaşı’nın bilinen dükkanlarından Alaaddin’in kapanması epey yankı uyandırdı. Hatta 10Haber de bu vedayı “Nişantaşı’nın sihri biraz daha azaldı” başlığıyla verdi. Ben Nişantaşı’lıyım, hatta doğma büyüme olmanın ötesinde aynı mahallede oturan dördüncü kuşağım. O nedenle baştan itiraf ediyorum taraflıyım. Ama söylemeden geçemeyeceğim biz mahalleliler için tüm değişimine rağmen Nişantaşı’nın sihri kolay kolay azalmaz.
Gelelim Alaaddin’e. Alaaddin’e önce annemin elini tutarak, sonra çocuklarımın elini tutarak epey girdim çıktım. Daha evvel de yazıldığı gibi Alaaddin’in sahibi Necdet Güler’in yüzü pek gülmez. Biraz da bunun etkisiyle olsa gerek- çoktan kapandılar ama kapanana dek- bizim tercihimiz Üçgen ve Akademi idi.
Bir de Topağacı tarafında Necati. Stendhal’in Parma Manastırı’ndan çıkartmaya bu küçücük dükkanda başta güleryüz olmak üzere her şey vardı. Benim için çocukken bütün bir dünyaydı. O da ta 1980’lerde kapandı.
Aladdin’de kıl testereden yabancı çizgi romana her şey bulunabilir olmasına rağmen sıcak bir hava esmemesini hatırladıkça, edebiyatın ne kadar güçlü bir araç olduğunu düşünüyorum. Acaba Orhan Pamuk yazmasaydı, Alaaddin bir mekan olarak bu kadar romantize edilir miydi?
10Haber’deki yazıda, Pamuk sayesinde dükkanı merak eden insanların başka ülkelerden dahi geldiği belirtilmiş. Aklıma ister istemez “Edebiyat sayesinde ünlenen başka mekanlar nereleridir “diye bir soru düştü. Alaadin-Orhan Pamuk ilişkisine tam benzeyen bir şey anımsayamadım ama kitaplardan ötürü daha da merak edilen birçok yer geldi aklıma.
Mesela muhakkak ki Hemingway sayesinde Güneş de Doğar’da anlatılan Pamplona’ya, Hemingway’in “balayı veya biriyle kaçmak için ideal yer” diye tanımladığı Ronda’ya, Florida Key West’e gitmek isteyenler olmuştur. Ben uzun yıllar evvel Paris’i, Hemingway’in Paris Bir Şenliktir kitabında bahsettiği yerlere bir bir giderek gezmiştim. Hemingway’in bahsettiği Rue Cardinal Lemoine ve Rue Mouffetard’dan aklımda hiçbir bir şey kalmadı, ama Paris’i böyle gezdiğimi unutmadım. Buyrun size romantize etmek.
Nora Ephron’un anlatımıyla New York da daha sevilesidir. Sevginin Bağladıkları, Harry Sally ile Tanışınca, Mesajınız Var gibi filmlerin senaristi olan ve bu filmlerde de New York güzellemesi yapan Ephron, aynı zamanda matrak bir makale yazarıydı. Yaşlanıyor Muyum Ne, Kadın Olmak Üzerine İzlenimler kitabı ne tatlıdır. Uzun zaman önce okuduğum bu kitapta, yanlış anımsamıyorsam, New York kadar Campo de Fiori ve Trestavere mahalleleri başta olmak üzere Roma’dan da bahseder.
Başka şehirlerde yıllar geçse de devam eden dükkanlar , mekanlar olduğunu bilip, Istanbul’da kapanan simge mekanların ardından hayıflanmamız elbette çok doğal. Ama demem o ki, Istanbul’da, hele Nişantaşı’nda bu devinim kaçınılmaz. 1980lerde de, 1990larda da, 2000lerde de Nişantaşı’nda sevdiğimiz yerler kapandı, bazılarının yeri doldu, bazılarının dolmadı. Bence Aladdin, Necdet Güler Shop’a dönüşerek, yanındaki dükkanı alıp büyüyerek işini güzelce yürüttü ve dahası edebiyatla onurlandırıldı. İyi bir final.
Neyse ki Nişantaşı’nda hala devam eden başka sembol mekanlar da var. Mesela hediyelik satan Çıkın benim için böyle bir yer. Bana hayatta ilk derslerimden birini Çıkın’ın sahibi Meral Çıkınoğlu vermişti. İlkokuldayken evden okula, okuldan eve birkaç arkadaşımla beraber yürüyerek gider gelirdim. Çıkın’ın vitrininde birçoğu el emeği ile yapılmış türlü türlü objeler olurdu. Sokakta dükkanın önünde durup, vitrindekileri incelemiş, parlak kağıtla, pamukla yapılmış bir figüre bakıp, yanımdaki arkadaşıma “ne var ki bunda, ben de yaparım” demiştim. İçeriden Meral Hanım çıktı, bana “yap da getir o zaman, biz de satalım” dedi. O an çok utandım, ama düşününce hak verdim. Konuşmak kolay, yapmak zor. Çıkın aynı yerde değil ama eski mağazanın tam karşısında elli yıldır devam ediyor, bayrağı Meral Hanım’dan kızı Berna devraldı. Üstelik Çıkın Paskalya zamanı vitrinde Paskalya teması yapmak gibi başka bir devrin inceliklerini hala sürdürüyor.
Kapitalizmin rüzgarına, zor ekonomik koşullara veya mal sahibiyseniz bol kira almanın cazibesine direnmek güç. Mahalleleri mahalle yapan küçük esnafların kapanışı beni daha çok ilgilendiriyor. Kolacımız, tuhafiyecimiz, mezeci Niyazi’miz çoktan gitti. Yufkacımız, eskicimiz, terzimiz, terlikçimiz hala var. Gidenler gidiyor ama bir hayat tarzı da bitiyor mu? Nora Ephron’a bağlamak gerekirse Mesajınız Var filmi tamamen bu soru üzerinedir. Devirler değişir, dükkanlar kapanır, esas üzen inceliklerin yok olması. Elimizden gelen tek bir şey var: Ayakta kalmasını istediğimiz, devam etmek isteyen her yeri alışveriş ederek kendimizce desteklemek. Yel değirmenlerine karşı bir savaşsa, olsun varsın.
1 Aralık 2024 - Rıdvan Hatun’dan Billur Örüntüler: Olgun bir ilk kitap
24 Kasım 2024 - Ünlü romancı Cormac McCarthy’nin ilham perisi 47 yıl sonra ortaya çıktı
17 Kasım 2024 - Booker’ın son kazananı Orbital tam da COP 29’a denk geldi!
10 Kasım 2024 - Her şeyin sorumlusu: Çocuksuz kedi kadınlar!