Kâğıt – Tarihin Sayfalarını Çevirmek: 5 bin yıldır bizi büyülemeye devam ediyor

30 Temmuz 2024
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı

Mark Kurlansky, 'Kâğıt' kitabında kâğıdın icadından günümüze kadar tarihini, kültürel etkilerini tüm detaylarıyla ve sürükleyici bir dille anlatıyor. Sokrates ve Platon yazı dilini sevmemiş, insanları tembelliğe sevk ettiğine inanıyorlarmış.

İnsanlık tarihi 3,5 – 5 milyon yıl önceye kadar gidiyor ama yazının bulunması yaklaşık 5.000 yıl önceye dayanıyor. Bu perspektiften bakınca yazının aslında çok yeni bir buluş olduğu açık. İnsanlar neden kayıt tutmaya başladılar acaba?

Gazeteci yazar Mark Kurlansky, Ketebe Yayınları’ndan çıkan ‘Kâğıt’ isimli eserinde, kâğıdın yazının icadından günümüze kadar tarihini, kâğıdın tarihsel süreçte geçirdiği değişimleri, kültürel etkilerini, farklı ülkelerde kullanım şekillerini tüm detaylarıyla ve sürükleyici bir dille anlatıyor. Yazar, kâğıdın icadına yol açan dürtünün, insanların her şeyi gelecek nesillere aktarma isteği olduğunu anlatıyor. Ve tabii çeşitli ekonomik, ticari ve dini ihtiyaçlar nedeniyle yazı ve kâğıt ortaya çıkıyor.

Çinliler çok eski dönemlerde dahi tuvalet kâğıdı kullanmış

Sümerler yazıyı muhasebe için kullanmış. Yazıyı geliştirmeleri ticareti ve ekonomilerini geliştirmelerine denk gelmiş. Çin’de ise yazı dini ihtiyaçlardan doğmuş.

“Hasat veya yolculuk gibi önemli bir eylemden önce Çinliler şamanlara danışır, onlar da kehanetlerini kaplumbağa kabuklarına ve geyiklerin kürek kemiklerine yazarlardı. Sadece atalar veya ruhlarla iletişim kurmak için yazı dili kullanılıyordu.”

Çinlilerin dinleri yazılı metinlere dayanıyordu. En eski dönemlerde dahi tuvalet kâğıdı kullanıyorlar; cenazelerde, törenlerde, süs eşyalarında kâğıt kullanılıyordu.

Sokrates ve Platon’un yazıyla meselesi

Ama her yeni icat ortaya çıktığında tepki de çeker. Sokrates ve Platon yazı dilini sevmemiş. İnsanları tembelliğe sevk ettiğine inanıyorlarmış. Platon yazıyı icat ettiğini söyleyen Mısır tanrısı Thoth’un hikâyesini anlatır. Kral, Thoth’a şöyle der:

“Sen hafıza değil, hatırlatma iksiri icat ettin ve öğrencilerine gerçek bilgeliği değil, bilgelik görüntüsünü sunuyorsun çünkü onlar talimat almadan birçok şeyi okuyacaklar ve bu nedenle çoğu zaman cahil oldukları halde birçok şeyi biliyor gibi görünecekler.”

Sokrates de yazmanın unutkanlık aşılayacağı ve gerçek bilgelik olmayacağını söyler.

Yazının ve kâğıdın icadı ne kadar tepki çekerse çeksin bu su hiç durmadı. Önce Mısır’da papirüsün icat edilmesiyle başlayan ve yaygınlaşan kitap sevgisi, MÖ 3. yüzyılda Makedonyalı bir Yunan olan Batlamyus’un, İskenderiye’de dünyanın en büyük kütüphanesini kurmasıyla devam etti. Limana uğrayan her gemide kitap aranıyor, kütüphane için kopyalanıyordu. Orijinal kitabın İskenderiye Kütüphanesi’nde saklandığını, gemideki sahibine ise kitabın kopyasının iade edildiği de söyleniyor.

Parşömen Bergamalı

Diğer yandan, papirüse karşı parşömenin icadı da bir hayli enteresan bir hikâye. Yunan kenti Bergama’nın hükümdarı Eumenes de büyük bir kütüphane kurmak istemiş ama bir rakip istemeyen Batlamyus ona papirüs ihraç etmeyi reddetmiş. Eumenes de alternatif yazı malzemesi olarak hayvan derisini kireçte bekletip kurutarak parşömeni icat etmiş. Kuzu, oğlak ve yavru ceylan derilerinden parşömen elde edilmiş. Böylece diyebiliriz ki parşömen Bergamalıdır (Pergamum). Ancak bir kitap yapmak için 200 hayvan katletmek gerekiyordu, bu da korkunç bir katliam.

Günlük hayatta pek de üzerine düşünmediğimiz, varlığını ve nereden geldiğini sorgulamadığımız bir malzeme kâğıt ancak sürprizlerle, ilginç anekdotlarla dolu bir tarihi var. İnsanın yazılı tarihine her anlamda eşlik ediyor; hatta eşlik etmekle kalmıyor belirleyen bir faktör oluyor. İnsanoğlunun onu icat ettiği ilk günden bu yana hayatımızı zenginleştiriyor ve bizi büyülemeye devam ediyor.

Kâğıt – Tarihin Sayfalarını Çevirmek
Mark Kurlansky
Çeviren: M. Murtaza Özeren
Ketebe Yayınları, 2024
319 sayfa.

  • 1

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.